YDH- Arapça yayın yapan Rey el-Youm’un bildirdiğine göre, İsrailli sivil toplum kuruluşu Latet, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, İsraillilerin dörtte birinden fazlasının yoksulluk sınırının altında yaşadığını, yoksulluk sınırının 2023'e kıyasla bu yıl daha da arttığını söyledi.
Kuruluşa göre, İsrailli çocukların yüzde 39,6'sı yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Latet’in yoksulluğu temel yaşam ihtiyaçları ve koşullarıyla ilgili ‘kritik yoksulluk’’ olarak tanımlayan çok boyutlu yoksulluk endeksine göre İsrail'de 678 bin 200 yerleşimci aile (%22,3) ve 2 milyon 756 bin yerleşimci (%28,7) yoksulluk içinde yaşıyor.
Raporda şu açıklama yer aldı:
“Bu yıl yoksulluk oranlarındaki göreceli istikrar kısmen hükümetin tahliye edilenlere ve işletmelere verdiği destekten, sivil toplum ve hayırseverlik faaliyetlerinden, devam eden ulusal sigorta ödemelerinden ve yoksulluğa inişin kademeli olmasından kaynaklanıyor.
Bu süreç genellikle tasarrufların tüketilmesiyle başlar, kredi almaya doğru ilerler ve ancak daha sonra resmi yoksulluk istatistiklerinde belirgin hale gelir.
Ne yazık ki, geleceğe yönelik tahminler, özellikle de hükümetin yeni ekonomik tedbirleri ışığında durumun daha da kötüleşeceğine işaret etmektedir.”
Latet, “Hayatta kalmak için gereken temel harcamaları yansıtan asgari yaşam maliyeti, %3,6 olan Tüketici Fiyat Endeksindeki büyümeyi neredeyse ikiye katladı” diyor.
Yediot Ahronot geçtiği haberde, ‘’İsrail, Ulusal Sigorta Enstitüsü tarafından yoksul olarak sınıflandırılmasa da fiilen yoksulluk içinde yaşayan ve giderek artan bir nüfus var.’’ dedi.
Latet'in kurucusu ve başkanı Gilles Darmon ve CEO'su Eran Weintraub gelecekle ilgili ciddi endişelerini dile getirdi:
“KDV'nin yükseltilmesi, sosyal güvenlik ve sağlık sigortası ödemelerinin arttırılması, elektrik, su ve emlak vergisi maliyetlerinin yükseltilmesi gibi planlanan ekonomik tedbirlerin, savunmasız nüfusun karşılaştığı zorlukları derinleştirmesi bekleniyor.
Enflasyon, yüksek faiz oranları, anti-sosyal bir hükümet bütçesi ve savaştan çıkmanın devam eden maliyetlerinin birleşimi, muhtemelen binlerce düşük-orta sınıf aileyi daha ciddi yoksunluk içine itecektir.”
Yediot Ahronot’un medyaya taşıdığı verilerin ışığında, ‘’İsrail'de savaştan önce zaten yüksek olan yaşam maliyetinin önemli ölçüde kötüleştiği, çatışmanın, özellikle gıda ve tüketim malları fiyatlarını artırdığı’’ gözlemlendi.
İsrailli gazetenin paylaştığı verilere göre, Latet raporu, 2024 yılında İsrail'de asgari aylık yaşam maliyetinin kişi başına 5 bin 355 şekel, iki yetişkin ve iki çocuktan oluşan bir hane için ise 13 bin 617 şekel olduğunu ortaya koydu.
Bu rakamlar geçen yıla kıyasla sırasıyla %6,5 ve %6,9'luk artışları temsil etti.
Bu da yıllık olarak kişi başına yaklaşık 4 bin şekel ve hane başına 10 bin 500 şekel ek harcama anlamına geliyor.
Orta sınıf haneler için normal yaşam maliyetleri kişi başına 8 bin 665 şekel ve hane başına 22 bin 181 şekel olarak tahmin edildi.
Kişi başına geliri ulusal yoksulluk sınırı olan 4 bin 105 şekelin üzerinde ancak asgari yaşam maliyeti olan 5 bin 355 şekelin altında olan haneler temel yaşam standartlarını koruyamıyor ve bu nedenle kritik yoksunluk yaşıyor.
Bu hanelerin arasında borçlanmanın yaygın olduğu, genel nüfusun %26,9'una kıyasla %78,8'inin ödenmemiş borçları olduğu bildirildi.
Desteklenen nüfusun %69,5'i finansal kısıtlamalar nedeniyle evlerindeki ciddi hasarları onaramıyor, %84,8'i enerji sıkıntısı çekiyor ve %33,7'si ciddi enerji güvensizliği yaşıyor.
‘Endişe verici bir şekilde’, geçtiğimiz yıl %22,1'inin elektriği ödeme yapılmaması nedeniyle kesildi.
Desteklenen hanelerdeki çocukların %44,6'sının akademik performansı, genel nüfusun %14,1'ine kıyasla önemli ölçüde düştü.
Ayrıca, devletten yardım alanların %46,7'si çocukları üzerinde ciddi ruh sağlığı etkileri olduğunu bildiriyor ki bu oran genel toplumdan (%14,5) üç kat daha yüksek.
Yaklaşık %22,8'i en az bir çocuğunun okulu bıraktığını ve %18,9'u maddi sıkıntılar nedeniyle çocuklarını yatılı okullara göndermek zorunda kaldığını belirtti.
Ayrıca, %85,4'ü en az bir çocuğu için özel ders almaktan vazgeçmek zorunda kaldı.
Yaşlı nüfusun da çatışmanın şiddetlendirdiği benzersiz zorluklarla karşı karşıya olduğu bildirildi.
Latet'in yaşlı yardım alıcıların %81,7'si yoksulluk içinde yaşıyor ve %52,6'sı aşırı yoksulluk içinde yaşayanlar olarak sınıflandırılıyor.
Üçte birinden fazlası (%34,8) ciddi gıda güvensizliği yaşamaktadır ve %60,4'ü temel ilaçları veya tıbbi tedavileri karşılayamadıkları için bırakmıştır.
Rapor için yapılan araştırma, özellikle gıda güvensizliği konusunda desteklenen ailelerin günlük mücadelelerinin altını çiziyor:
“Desteklenen hanelerin çoğu sürekli olarak yiyeceklerinin tükeneceği ve daha fazla satın alamayacakları ya da çocuklarına dengeli öğünler sağlayamayacakları korkusuyla yaşıyor.”
Yararlanıcıların yaklaşık %80'i yiyeceklerinin bittiği ve daha fazla satın almak için paralarının olmadığı durumları bildirdi.
Ayrıca, genel nüfusun %16'sına kıyasla %62,4'ü mali kısıtlamalar nedeniyle öğünlerini azalttı veya atladı.
Ebeveynlerin %50,5'i bebekleri için önerilen bebek mamasından vazgeçmek ya da azaltmak zorunda kalırken, bu oran genel nüfusta %12'dir.