Hiç kimse bu seçime katılmayan yüzde 30'un hepsinin aynı şeyi söylediğini ve aynı nedenle katılmadığını söyleyemez.
İran İslam Cumhuriyeti'nin on dördüncü dönem cumhurbaşkanlığı seçimlerinde katılımın yüzde 40’ta kalması konusunda birçok sebep öne sürülüyor.
Ancak bu katılımın siyaset sosyolojisi açısından bilimsel bir şekilde analiz edilmesi, açıklanması ve incelenmesi gerekiyor.
Bazıları bu seçime katılımın yüzde 40 olmasının yüzde 60’lık bir düşüş olduğunu öne sürüyor; ancak bu hiçbir şekilde doğru değil.
Unutulmamalıdır ki dünyadaki hiçbir demokraside yüzde 100 katılımın olduğu bir seçim yoktur. Dolayısıyla bu konuda dünyada ve İran'da insanların başkanlık seçimlerine katılımının ortalamasına bakmak gerekiyor.
Demokratik siyasi yapıya sahip ülkelerdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılım ortalamalarına bakıldığında, seçimlere katılımın ortalama yüzde 50 ila 60 civarında olduğu görülüyor.
İran'da da İslam devrimi sonrasında kurulan İslam Cumhuriyeti'nde cumhurbaşkanlığı seçimlerine halkın katılımı ortalama yüzde 65 ila 70 arasında oldu.
Bu durumda, biz bu seçimlerde neden yüzde 30’luk bir düşüşle karşı karşıya kaldık diye sormamız gerekiyor.
Bu yüzde 30’luk düşüşün çok çeşitli sebepleri var:
Birincisi, İslam Cumhuriyeti'nin toplumsal kitleyi ülkenin en büyük siyasi etkinliğine katılmaya seferber etmek için yalnızca 40 günü vardı.
40 gün gerçekten kısa bir süre, oysa dünyadaki iddia sahibi bazı demokrasilerde seçim süreci iki yılı buluyor. O halde katılımın bunun ötesine geçmesini nasıl bekleyebiliriz?
Bir diğer nokta ise bu seçimde ciddi ve gerçek bir rekabet yaşanmasına ve ülkedeki yasal olarak faaliyet gösteren tüm siyasi partilerin bu seçimde belirli bir adayının olmasına rağmen katılım yine de beklenenin altında kaldı.
Bazıları ise bir önceki hükümetin 8 yıllık ekonomik durgunluk döneminin ardından yapılan 2021 seçimlerinden bu yana, Şehit Reisi hükümeti üç yıl boyunca gece gündüz hizmet etmesine rağmen bu seçimdeki katılımın neden 2021 seçimlerinin altında kaldığını soruyor.
Bunun sebebi şudur: 2021 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimleri, il ve köy meclislerinin seçildiği yerel seçimler ile eş zamanlı yapıldı ve bunların seçimlere katılımda yüzde 10 artırıcı etkisi oldu.
Dolayısıyla 2024 seçimlerindeki katılım, bazı açılardan 2021 seçimlerindeki katılımın ortalamasına eşit veya belki de daha fazlaydı çünkü bu kez yerel seçim yoktu.
Ancak her halükarda yüzde 40, iyi bir katılım rakamı değil ve daha önceki seçimlere katılan yüzde 30'un son seçimlere neden katılmadığını açıklamamız gerekiyor.
Öncelikle hiç kimse bu seçime katılmayan yüzde 30'un hepsinin aynı şeyi söylediğini ve aynı nedenle katılmadığını söyleyemez.
Hiçbir seçime katılmayan yüzde 30’un değilse bile son seçimlere katılmayan yüzde 30’un katılmama sebeplerinin bilimsel bir şekilde analiz edilmesi gerekiyor.
1. Bazıları şartlardan memnun değildi ve sandığa küstüler ve bu öfkeleri protestonun göstergesiydi.
2. Bazıları, destekledikleri aday seçim rekabetinde olmadığı için katılmadı; bunlar, adayları seçim yarışında olsaydı seçimlere katılacak kişilerdi.
3. Bazıları; hastalık, seyahat ve diğer kişisel nedenlerden dolayı seçimlere katılamamıştı.
4. Ve son olarak, bazıları ise seçim mekanizmasının ülkenin ekonomik şartlarını değiştirebileceğinden umudunu kestiği için katılmadı.
Hiç kimse seçimlere yüzde 40'ın katıldığını, yüzde 60'ın katılmadığını; yüzde 60'ın tamamının ise devrim karşıtı olduğunu söyleyemez.
Hayır bu bilimsel değildir ve daha önce de söylendiği gibi sebepler konusunda kapsamlı ve bilimsel bir araştırma yapılması gerekir.
Öncelikle seçimlere katılmama konusunda yüzde 60 diye bir şey söz konusu değildir. Seçimlere yüzde 30 katılmamıştır.
Devrimin başından bugüne kadar hiçbir seçime katılmayan yüzde 30’un tamamının devrim karşıtı olduğu da söylenemez.
22 Mart 1979’daki İslam Cumhuriyeti anayasa referandumunda İran halkının yüzde 98'i oy kullanmıştı.
Ancak referandumdan birkaç ay sonra yapılan seçimlere yine halkın yüzde 30’u katılmadı. Dolayısıyla oy vermeyenlerin hangi gerekçeyle oy vermediği konusunda kolayca hüküm vermek mümkün değil.
Bu seçimlere yüzde 40 katılımın 40 günlük seçim süreci içinde yapılan erken seçimler çerçevesinde ele alınması ve halkın rejime olan güveninin azalmasının bir ölçütü olarak yorumlanmaması gerekiyor.
Ancak öte yandan seçimle şartların değişebileceğinden umudunu kestiği için seçimlere katılmayanlara da kulak verilmesi ve bu konuda çareler aranması da şart.
Yukarıdaki sebepler ve analizler çerçevesinde 14. Dönem seçimlerine katılımın iyi olduğu söylenebilir. Çünkü katılmamak için birçok neden vardı; ama yine de daha önceki seçimlere katılan yüzde 70’in yüzde 40’ı bu seçimlere katıldı.
Övgü ve teşekkürü hak eden bu katılımla 28 Haziran’da yarım kalan çalışma, ikinci turda ülkede tarihi bir yükselişe dönüştürülebilir.