2015: Bölgenin 2011 öncesine dönüşünün yılı

2015 yılının Irak, Suriye ve Lübnan’ı 2011 öncesi şartlara geri döndürecek süreçler ve gelişmelerle geçeceği öngörülebilir.

2014 yılında yaşanan çok sayıda gelişme, Ortadoğu’da ‘Arap Baharı’ adı verilen süreçle ortaya çıkan şartların ciddi şekilde değişmekte olduğuna işaret ediyor.

Ortadoğu’da 2011 öncesinde hem devletlerin iç siyasi yapısı hem de uluslar arası sistemle bağlantılı bölge jeopolitiği açısından denge ve istikrar şartları hakimdi.

Devletlerin seçimlerle değiştirilemeyen yönetim yapıları iç siyasete ‘istikrar’, Batı ile ilişkileri ve Filistin sorununun çözümüne yönelik politikaları ise bölge jeopolitiğine bir çeşit ‘Soğuk Savaş dengesi’ kazandırıyordu.

ABD müttefiki bölge ülkeleri ile Suriye’nin yer aldığı ‘Direniş Ekseni’ arasındaki bu ‘Soğuk Savaş dengesi’nin Direniş Ekseni’nin aleyhine bozulması açısından Arap Baharı benzersiz bir fırsat sunmuştu. 

Ancak, yönetim yapılarını isyanlarla değiştiren ‘Arap Baharı’, iç yapıda iç çatışma ve kaos, bölge jeopolitiğinde ise ‘belirsizlik’ yarattı.

Arap isyanlarını ‘düzen kuruculuk’[1] iddiasıyla destekleyen Türkiye ve Katar, isyan sonrası için öngördükleri iç siyasi düzende eksen rolünü İhvan’a vermişti. Çünkü demokratik altyapı ve araçlardan yoksun olan bu ülkelerde İhvan’ın geniş toplumsal tabanıyla yapılacak serbest seçimlerde iktidara geleceği öngörülüyordu.

Bu öngörü, başlangıçta Tunus ve Mısır’da doğru çıktı; ancak yerel düzen kurucu rolüyle İhvan’ın içeride yarattığı kutuplaşma ve bölge jeopolitiğinde yarattığı belirsizlik, 2011 öncesi bölgesel istikrarın devamından yana olan Suudi Arabistan ve ABD’yi müdahil olmaya zorladı.

Suudi Arabistan’ın ABD’nin de onayı ile 2013 ortalarından itibaren İhvan’ın, yerel ‘düzen kurucu’ rolüne son vermesi, ABD’nin bölgesel müttefikleri arasında iç savaşa neden oldu.

Suudi liderliğindeki Körfez ekseni Mısır ve Tunus cephesinde galip gelirken, Katar-Türkiye ekseni için kaosa sürüklenen Libya cephesinde de umut gözükmüyor.

Zira aşağıdaki gelişmeler, Katar-Türkiye ekseninin artık savaşı Mısır, Tunus ve Libya gibi stratejik derinliklerde sürdürebilecek durumda olmadığını gösteriyor.

1- Mısır’da ‘darbe karşıtı koalisyon’ dağıldı, İhvan yalnızlaştı, 30 Haziran 2013 öncesi şartlara dönüş imkansız hale geldi ve Mısır, General Sisi ile birlikte Hüsnü Mübarek döneminin ‘siyasi istikrarına’ geri döndü.

2- Nida Tunus Partisi’nin hem meclis hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmasıyla halen Suudi Arabistan’da yaşayan Devrik Cumhurbaşkanı Zeynelabidin bin Ali yanlısı ‘karşı devrimciler’ Tunus’ta yeniden iktidar oldu.

3- Libya’da ise Körfez ve Mısır tarafından desteklenen Tobruk hükümeti, Katar ve Türkiye tarafından desteklenen Trablus hükümeti ve IŞİD’in Sirte’deki emirliği arasındaki savaşı, öngörülebilir bir vadede hiç kimsenin kazanması beklenmiyor.

Körfez ekseninin Doha’yı teslim aldığını gösteren şu gelişmeler ise sadece Katar-Türkiye ekseninin değil, 2011’den beri Şam’ı teslim almaya çalışan Dostlar Grubu’nun da dağıldığını gösteriyor.

1- Katar, Doha’da yapılan son Körfez İşbirliği Örgütü toplantısında Suudilerin tüm şartlarına boyun eğdi. Mısır karşıtı yayınlarıyla bilinen el-Cezire Mubaşir kanalının yayınları durduruldu. Katar Emiri Şeyh Temim’in Kahire ziyareti için diplomatik koordinasyon başlatıldı.

2- Suriye Dostları Grubu, terörle mücadele koalisyonuna dönüştü. Rusya’nın Suriye’ye yönelik siyasi çözüm çabalarına ‘ikrardan gelen bir sükut’ ile destek verilmeye başlandı.

3- İlk Dostlar toplantısına ev sahipliği yapan Tunus, Suriye ile ilişkileri normalleştirme vaadinden bulundu.

4- Geçtiğimiz hafta Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed’in kuzenini ve Suriyeli muhalifleri ağırlayan Kahire, Suriye’de siyasi çözüme katkı sunmaya hazır olduğunu açıkladı.

5- Suriye’nin Kuveyt büyükelçiliğinin yeniden açılması için Şam’dan bir diplomatik heyetin Pazartesi günü Kuveyt’e gideceği açıklandı.    

6- Suriye’ye destek verdiği gerekçesiyle Tahran’la soğukluk yaşayan[2] Hamas, Suriye yönetimine karşı faaliyetlerde bulunan üyelerini örgütten uzaklaştırdıklarını[3] söyleyerek İran’a dönüş, Suriye’ye ise dostluk mesajları vermeye başladı.

7- 2011’den beri Suriye’deki silahlı grupları destekleyen; bununla birlikte 24 Mayıs 2013’ten sonra Suriye’ye giren Hizbullah’ı Suriye krizini Lübnan’a taşımakla suçlayan Sa’d Hariri liderliğindeki el-Mustakbel Partisi Hizbullah’la müzakereye ikna oldu.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Bizim yeni bir Mısır politikasını uygulamamızda fayda vardır diye düşünüyorum”[4] diyerek 2014 yılının ikinci yarısına sığan bu gelişmelerin 2015 için Türkiye’ye sadece yalnızlık vaat ettiğini anlamış gözüküyor.

Ancak Mısır ve Suriye konularındaki tutumu bilinen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hükümette bile tedirginlik yaratmaya başlayan bu yalnızlığı yine ‘değerli’ görerek sürdürmesi muhtemel.

Tunus ve Mısır'ın güncellenmekle birlikte 2011 öncesi şartlarına geri dönmesine ve Libya’nın ‘müflis devlet’ (failed state) haline gelmesine, ABD’nin bölge müttefiklerinin iç savaşı neden oldu.

Bahreyn, Suudi Arabistan ve ABD garantörlüğünde 2011 öncesi şartlarını sürdürüyor.  

Körfez ekseni ile Katar-Türkiye ekseninin Mısır, Tunus ve Libya’daki iç savaşı, her iki eksenin birden Yemen, Suriye ve Lübnan’da Direniş Ekseni karşısında mevzi kaybetmesine neden oldu.  

Husilerin her alanda belirleyici olmaya başladığı Yemen’de ağır bir darbe alan Suudi nüfuzu, Suriye ve Lübnan konusunda da belirsiz hale geldi.

Suudilerin Lübnan’daki ilk başarısızlığı, daha önce Hizbullah’ın yer aldığı kabineye girmem diyen Hariri grubunun Temmam Selam kabinesine girmeye ikna edilmesi ile görülmüştü.

Suriye dosyasının dönemin Suudi istihbarat Şefi Bender bin Sultan’ın elinde olduğu günlerde Hizbullah’la örtülü bir savaş içinde olan Hariri grubu, Suudilerin ABD liderliğindeki terörle mücadele koalisyonuna katıldığı bu günlerde ‘Lübnan’ın güvenliği için’ Hizbullah’la müzakere yapmaya başladı.

ABD’nin bölgesel müttefiklerinin nüfuz savaşı sebebiyle 2014, Mısır ve Tunus’un 2011 öncesine dönüşünün yılı oldu.

Suriye’de kontrolden çıkan vekalet savaşının tüm bölgede güvenlik ve istikrar ihtiyacını arttırdığı düşünüldüğünde 2015 yılının da Irak, Suriye ve Lübnan’ı 2011 öncesi şartlara geri döndürecek süreçler ve gelişmelerle geçeceği öngörülebilir.

 



[1] CNN Türk. 3 Ocak 2011. Davutoğlu iddialı: “Düzen kuran ülke olacağız” http://www.cnnturk.com/2011/turkiye/01/03/davutoglu.iddiali.duzen.kuran.ulke.olacagiz/601719.0/

[2] YDH. 31 Ağustos 2012. Ebu Merzuk: Hamas İran ilişkilerinde soğukluk var http://www.ydh.com.tr/HD10648_ebu-merzuk--hamas-iran-iliskilerinde-sogukluk-var.html

[3] YDH. 22 Aralık 2014. Hamas, Şam’a yaklaşıyor http://www.ydh.com.tr/HD13491_hamas-sama-yaklasiyor.html

[4] Milliyet. 28 Aralık 2014. Bülent Arınç'tan önemli açıklamalar http://www.milliyet.com.tr/bulent-arinc-tan-onemli-aciklamalar/siyaset/detay/1990890/default.htm