2011 yılında Suriye’ye cihat için gidip 2013 yılında ülkesine geri dönen Tunuslu bir terörist, Suriye’de gerçekleştirdikleri eylemler konusunda itiraflarda bulundu.
YDH-El Alem televizyonunun haberine göre geçtiğimiz Cumartesi günü katıldığı bir televizyon programında itiraflarda bulunan Ebu Kusay adlı Tunuslu militan, kendilerinin Suriye’ye götürülmesi konusunda Bahreynli bazı milletvekillerinden mali destek gördüklerini açıkladı.
Suriye’den yeni döndüğünü belirten Ebu Kusay, Adil Muavada ve Abdulhalim Murad adlı Bahreynli milletvekillerinin Sukuru’ş- Şam adlı silahlı grubun komutanlarına ayda bin dolar ödediğini belirterek Kuveytli milletvekili Velid Tabatabai’nin de yine Sukuru’ş- Şam’a mali destek sağladığını söyledi.
Suriye’deki silahlı gruplara mali yardımda bulunan Bahreynli diğer milletvekillerini tanımadığını belirten Ebu Kusay, Bahreynli milletvekili Adil el-Muavada’nın Sukuru’ş- Şam Komutanı Ebu İsa’ya grubun tüm üyelerine ayda bin dolar ödeneceğini söylediğini nakletti.
Maaşlarımızı Türk bankaları aracılığıyla alıyorduk
Suriye’deki silahlı gruplara verilen paraların Türkiye’deki bankalar aracılığıyla nakledildiğini belirten Ebu Kusay, “Türkiye sınırı açık olduğu için sınır görevlileri bizi tutuklamıyordu. Biz Suriye’den Türkiye’ye geçiyor, paralarımızı oradaki bankadan çekiyor, bir kısmını Türkiye’de harcıyor, bir kısmını da ülkemize gönderiyorduk” dedi.
Emirler Türkiye’den geliyordu
Suriye’deki Cisr eş-Şugur, Cebel Zaviye ve baba Amr bölgelerindeki çatışmalara katıldığını belirten Ebu Kusay, “Türkiye’den Humus bölgesini elimizde tutmamız gerektiğine dair emirler alıyorduk. Çünkü bu bölgeler silah dağıtımlarının yapıldığı yerlerdi ve bu açıdan stratejik öneme sahipti” dedi.
Libya’dan Türkiye’ye ve Suriye’ye intikal aşaması
Ebu Kusay açıklamalarına şöyle devam etti: “Özgür Suriye Ordusu’na katılmak istemeyen veya karşı çıkan birçok Suriyeli işkence gördü. Bu işkencelerde elektrik kullanılıyordu. Bir Suriyeliye yapılan işkencenin görüntüleri kaydedildi ve görüntüler işkencenin Suriye ordusu tarafından yapıldığı şeklinde yansıtıldı.”
2011 yılında Suriye’de cihada katılmak için Libya’ya geçtiğini ve orada silah eğitimi aldığını belirten Ebu Kusay, Suriye’de olaylar başladığında Bingazi havaalanından Türkiye’ye geldiğini ve buradaki onlarca Tunuslu ve Libyalı ile birlikte kaçakçıların yardımıyla İdlib’e geçtiklerini söyledi.
İdlib’de Libyalı komutanlardan Mehdi Harati tarafından kurulan bir kampa gittiklerini belirten Ebu Kusay, Cisr eş-Şugur’da orduya ait merkezlere düzenlenen baskınlara onlarca Tunuslu ve Libyalının atıldığını ve Suriyeli tüm güvenlik görevlilerinin öldürüldüğünü söyledi; ancak operasyon planının Libyalılar tarafından yapıldığını anlattı.
Türkiye bizimle işbirliği yapıyordu
Polisiyle askeriyle Türkiyeli tüm güvenlik görevlilerinden destek gördüklerini belirten Ebu Kusay, “Türkiyeli güvenlik görevlileri bize kontrolsüz bir şekilde Suriye’ye geçmemize izin veriyordu. Türkiye bankaları da para transferlerinde yardımcı oluyordu” dedi.
Tunuslu, Libyalı ve çeçen kadınlar Suriye’de ne yapıyor
Suriye’ye gelen kadın militanlarla ilgili bilgi de veren Ebu Kusay, “Tunuslu, Libyalı, Çeçen veya diğer ülkelerden Suriye’ye gelen kadınlar, kısa bir eğitimden sonra gündüzleri keskin nişancı olarak görevlendiriliyor; geceleri ise cihat nikahı yapıyorlardı. Ben kendi grubumda 13 kadının bulunduğuna tanık oldum” dedi.
Nusra’nın çıkışı ve ÖSO’nun çöküşü
Ebu Kusay, el-Kaide bağlantılı Nusra örgütünün daha sonra ortaya çıktığını belirterek “bu grup, Katar ve Suudi arabistan’daki dini cemiyetler tarafından finanse ediliyordu. Daha sonra Tunuslu ve diğer yabancılar, bunlara katılmaya başlayınca Özgür Suriye Ordusu çöküşün eşiğine geldi. Çünkü ÖSO’nun birçok komutanı ya öldürülmüş ya da Suriye dışına kaçmıştı” dedi.
Suriyeli şeyhlerin ve ulemanın öldürülmesi
El-Kaide’nin Suriye’deki faalieyetleriyle ilgili bilgi veren Ebu Kusay, “Benim açımdan mesele yavaş yavaş aydınlanmaya başladı. Onlar, Onlar Şeyh Ramazan el-Buti’yi öldürdüler. Halep’in Şeyh Maksud bölgesindeki bir şeyhi katlettiler. Onlar bu şeyhin kafasını caminin önünde kestiler ve cesedini parçaladılar. Halbuki bu şeyh kardeş savaşına karşı çıkıyordu. Ben Tunus’a bu yüzden dönmeye karar verdim” diye konuştu.
Ebu Kusay, Şeyh Maksud bölgesindeki din adamının öldürülmesine karşı çıktığını; ancak onların kendisini dinlemediğini belirterek Suriye’den ayrılmaya karar verdiğini söyledi ve şunları ekledi “ancak Suriye’ye gelişin aksine Suriye’den çıkış o kadar kolay değildi. Çünkü dönmeyi düşünen herkesin kafası kesiliyordu. Bu yüzden kaçış için plan yaptım.
15 kişilik bir grupla operasyona çıkmıştım, silahımla onlara ateş açtım ve hepsini öldürdüm ve Halep’ten Humus’a kaçtım. Yolu iyi biliyordum, Tel Kelah’a gittim ve oradan kaçak silah yoluyla Lübnan’a geçtim. Oradan da Libya üzerinden Tunus’a geldim, bu 2013 yılında oldu.”
Mezhepçiliği kışkırtmak için camilere saldırı
Ebu Kusay, Suriye’de mezhepçiliği kışkırtmak için camilere saldırdıklarını ve duvarlara Sünniler aleyhine yazılar yazdıklarını belirterek daha sonra bunları Suriye ordusunun yaptığı yönünde propaganda yaptıklarını söyledi.
Programda yüzünü kapatmayı tercih eden Ebu Kusay, Suriye’ye savaşmak için gitmeyi düşünen gençlere hayatlarını tehlikeye atmamalarını tavsiye ederek yapılan şeyin Arap ülkelerini tahrip ettiğini ve toplum psikolojisini olumsuz etkilediğini söyledi.