SAAF-Kuzey Irak’ta yayınlanan Hevlati dergisi, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki Kürt yönetimi ile güçlü
SAAF-Kuzey Irak’ta yayınlanan Hevlati dergisi, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki Kürt yönetimi ile güçlü ticari ilişkileri olduğunu belirterek iki tarafın yeni Irak’ta ilişkileri ticaret üzerine kurduğunu belirtti.
Hevlati dergisinin 26 Ekim tarihli sayısında yayınlanan yazıda şu ifadelere yer verildi:
Iraklı Kürt liderler, Irak Kürdistanı’ndaki yarı bağımsız bölgede bulunan konumlarını güçlendirmek için ekonomik gelişmeye yöneldiler ve bu çerçevede de müthiş bir şekilde yüzlerini Türkiye’ye çevirdiler.
Geçmiş yıllarda Türklerle Kürtler arasında şiddetli bir düşmanlık bulunuyordu. Bu düşmanlık 1930’lu yılların başlarında başlamıştı. O dönemde Türkiye, Kürtçeyi (Türkiye içindeki Kürt bölgelerinde konuşulan dil) yasaklamış, Kürt özgürlük ve bağımsızlık hareketlerini şiddetli bir şekilde bastırmıştı.
Fakat bugün Irak Kürtleri, üretim projelerini hayata geçirmek için Türk şirketlerinin peşinde koşuyor. Kürt yetkililerinin verdiği rakamlara göre şimdiye kadar 314 Türk şirketi, çeşitli projeleri gerçekleştirmek için yaklaşık bir milyar dolar tutarındaki ihalelere imza atmış bulunuyor. Kürdistan yolcuları, Türk şirketleri tarafından inşa edilen iki havaalanından birini kullanabiliyor. Otoyolların tümü Türk şirketleri tarafından onarıldı ve sizler, Kürdistan’da Türk şirketleri tarafından yapılan birçok modern bina ve apartman görebiliyorsunuz.
Bir Türk işadamı olan İlnur Çevik, Çevikler adlı bir şirkete sahip. Çevik’in şirketi, Kürdistan Yerel Yönetiminden yaklaşık yüz milyon dolarlık iş almış bulunuyor. Çevik Şöyle diyor: “Türk şirketleri Kürdistan’ın her yerinde bulunuyor ve her türlü faaliyeti de yapıyor. Şirketimiz, çok yakında Kürdistan Yerel Yönetimiyle işbirliği yaparak elektrik üretimine başlayacak”
Kürt yetkililer, bu şirketlerin Kürdistan’a gelmesinin, Kürdistan’ın komşularıyla olan ilişkilerini yumuşatma politikasının bir bölümünü oluşturduğunu söylüyor.
Sefin Dizai, (KDP üyesi ve KDP’nin bölgedeki en etkili isimlerinden biri) şöyle diyor: “gerçekten de biz Türk şirketlerine gark olmuş durumdayız” Dizai, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu son derece iyi ve olumlu bir şey; çünkü uluslar arası ilişkiler kurmamıza yardımcı olacak”
Akparti Üyesi Reha Denemeç, “Kuzey Irak bizim için karlı bir pazar; çünkü Irak’ın en huzurlu bölgesi ve Türkiye ile de sınırı var” diyor. Denemeç, şöyle devam ediyor: “Türk şirketler, Kürdistan’da faaliyet göstermek istiyor, özellikle de yapım ve onarım alanında. Türkiye’deki asfaltın büyük bir bölümü buraya gidiyor. Bu durum, Türkiye’de asfalt fiyatının yükselmesine sebep oldu.”
Türkiye’deki Kürt mücadelesi, tüm bölgede bağımsız bir devlet kurma idealini gerçekleştirmekten ibaret. 20 milyonluk nüfusuyla en büyük etnik kesimi oluşturan Kürtler, bağımsız bir devlete sahip değiller ve Suriye, İran, Irak ve Türkiye’de düzensiz bir hayat yaşıyorlar.
Birçok Batılı şirket, hala Irak’taki şiddet ve terör ortamından dolayı, bu bölgede yatırım yapmaya yanaşmıyor. Bu yüzden de Kürtler, burada iş yaptırabilmek için Türk şirketlerini davet ediyor.
İngiltere’de yaşayan bir Amerikalı olan ve Kürdistan yerel yönetimine danışmanlık da yapan Dougles Miller şöyle diyor: “Uluslar arası kurumların çoğu, Irak’ın diğer bölgeleri için duyduğu korku ve endişenin aynısını Erbil için de duyuyor.
Kürdistan ve Kürt halkı konusunda daha fazla bilgi sahibi olan bölge şirketleri kaçırılan fırsatlardan daha iyi yararlanabilir. Şu an Türk şirketleri, Lübnan, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve az sayıdaki İran şirketiyle omuz omuza Irak Kürdistanı’nın ekonomik altyapısını geliştirme yönünde adım atıyor.
Bazı Kürt ticari proje sahipleri, Kürdistan yetkililerinin, Türk şirketlerini razı etme yönündeki stratejilerinin kendilerini dışarıda bıraktığını söylüyor ve eleştiride bulunuyorlar. Onlar, Kürdistan yerel yönetimiyle ihale sözleşmesi yapmak istedikleri zaman Kürdistan’daki hakim partinin üst düzey yöneticilerine bu cümleden KDP ve KYB yöneticilerine rüşvet vermek zorunda kaldıklarını belirtiyorlar.
Erbil’deki bir müteahhit, büyük ihaleleri çok nadiren alabildiklerini söylüyor. Zira, Kürdistan Yerel Yönetimi bu tür büyük ihaleleri aleni yapmıyor. İhaleye girileceği zaman da partinin üst düzey yöneticilerinden biriyle ortak olmanız gerekiyor.
Kendisinden intikam alınabileceği korkusuyla isminin açıklanmasını istemeyen bu işadamı, “Ben kendi paylarımı taksim ettim. Çünkü bunu yapmaya mecburum. Bazıları yılan gibidir, büyük bir projenin olduğunu anlayınca sizi ısırıyor” dedi.
Kürdistan’daki mobil telefon kullanıcıları, Kürdistan’daki mevcut partilerle yakın ilişkide bulunan iki şirkete yönelmek zorunda. Bu şirketler, Telekom (Irak Kürdistanı’nın batısında) ve Asiacell’den (Irak Kürdistanı’nın doğusunda) ibaret.
Çevikler şirketinin sahibi İlnur Çevik, “Ben kendimi, KDP Başkanı Mesut Barzani ve KYB Başkanı Celal Talabani ile geçmişte sahip olduğum ilişkilerime borçluyum” diyor. Kendisi, Türkiye’de bir gazetenin başında olduğu dönemde devletinin şiddetli muhalefetine rağmen bu iki liderle 7 yıl boyunca ilişkilerini kesmediğini hatırlatıyor.
Amerikan savaş gemileri 2003 yılında Fars Körfezi’ne geldiği zaman Çevik, Erbil kentinin dışında Barzani ve Talabani ile görüşüyordu. Bu görüşme, son derece nadir gerçekleşebilecek bir görüşmeydi. Zira bu iki rakip Kürt, 1980’li yıllardaki iç savaşta birbirine karşı savaşmıştı.
Çevik, “Sayın Barzani ve Talabani, benden güvenilir Türk şirketlerini Kürdistan’a getirmemi istedi” diyor. O görüşmeden bugüne kadar Çevik’in şirketi Kürdistan’daki en önemli şirketlerden biridir. 44 Milyon dolarlık Süleymaniye Havaalanı işiyle Erbil’deki 65 milyon dolarlık Selahaddin Üniversitesi tesislerini Çevik’in şirketi yapmıştır.
Çevik şunları söylüyor: “Sanırım Kürtler, Irak’taki durumun geleceğinden umutlarını kesip tüm yumurtalarını bir sepete koymamaları gerektiğini anladıkları zaman Türkiye ile yakın ilişkiler kurmaya başladılar.”