Liberal Siyonizm, özellikle STKlar ve çeşitli medya/ sosyal medya kuruluşları aracılığıyla sistematik şekilde kendine alan açıyor.
Geçtiğimiz günlerde işgal altındaki Filistin sokaklarında işgalcilerin Netanyahu hükümetini protesto ettiğini ve hatta bazılarının Filistin bayrağı açtığını gördük.
Protestoları bitince Filistinlilerden çalınmış ve Filistinli sahiplerinin geri dönüş hakları ellerinden alınmış ‘evlerine’ döndüler. Tüm bunları nasıl değerlendirmeli ve bu konuda nerede durmalıyız? Okuduğunuz yazı bunları açıklamayı amaçlıyor.
Öncelikle şunu açıkça ortaya koymalıyız ki Liberal Siyonizm’in temel amacı tarihsel Filistin’de; ‘48 topraklarında işgali sürdürmektir.
Yıllar içinde ‘İsrail’in ‘bölgedeki tek demokrasi’ gibi sloganlarla sürdürmeye çalıştığı reklam kampanyalarının etkisini yitirdiğini, dünya kamuoyuna kendini artık böyle sözlerle pazarlayamadığını, yayılmacı ve ekstremist bir siyonizm formunun artık sürdürülebilir olmadığını gören liberal siyonistler, ellerindekini; ‘Yahudi çoğunluklu bir devlet’i yitirmemek kaygısıyla hareket ediyor.
Liberal Siyonizm, özellikle STKlar ve çeşitli medya/ sosyal medya kuruluşları aracılığıyla sistematik şekilde kendine alan açıyor.
Bu noktada üçü de ABD merkezli olmak üzere Liberal Siyonizm’in üç ana kurumundan bahsedeceğiz: ‘J Street’, ‘New Israel Fund’ (NIF) ve ‘Foundation for Middle East Peace’ (FMEP)
J Street, kendini “İsrail’den, barıştan ve demokrasiden yana Amerikalılar için politik bir çatı” olarak tanımlayan bir ‘Liberal Siyonist’ lobi. Kurumla ilgili daha etraflı bir kanıya varılabilmesi için web sitelerinden şu kısmı alıntılamak yararlı olacaktır:
“İnanıyoruz ki Filistinliler, kabul edildikleri organizasyonlara, enstitülere ve kongrelere üye konumu da dahil olmak üzere katılım hakkına sahiptirler. İsrail’in Yahudi halkı için demokratik bir anayurt olarak varlığını sürdürebilmesi için elzem olan iki devletli çözüm hedefine varılabileceğine dair belirsiz ve istikrarsız olasılıklar göz önüne alındığında, Filistinlilerin bu tür forumlara katılımlarının iki devletli çözüm için uluslararası desteğe katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Aynı zamanda tüm bunlar Filistinlileri güvenlik, yönetim ve insan hakları gibi kilit alanlarda devlet olmanın sorumluluklarına bağlı olmaya zorunlu kılmaya yardımcı olacaktır.”[1]
‘New Israel Fund’, ‘J Street’ ile yakın ilişkiler içinde bir kurum ve ‘J Street’i “Komşularıyla barış içinde demokratik bir ‘İsrail’ vizyonunu desteklediği için övüyor.[2]
‘İsrail’in geleceğinden; bu geleceğin istisnacı pozisyonlar tarafından tehlikeye atılmasından endişeli olan NIF, kendisiyle ve komşularıyla barış içinde yaşayan bir toplumu inşa edebilmek ve yaşatabilmek nihai amacıyla ‘İsrail için çoğulculuk,’ ‘eşitlik’, ‘azınlıklar için erişim olanakları’ sözleri etrafında dönen bir dil kullanıyor.
Aynı zamanda NIF, diğer Liberal Siyonist organizasyonların yanı sıra ‘J Street’ ile doğrudan koalisyon içinde.[3]
‘Foundation for Middle East Peace’ (FMEP) ise NIF de dahil olmak üzere pek çok ünlü hem Filistinli hem ‘İsrailli’ STK ve medya kuruluşuna maddi kaynak veren geniş çaplı bir fon sağlayıcı.
FMEP tarafından fonlanan STKlar ve medya/ sosyal medya kuruluşlarından bazıları şunlar: The IMEU, B’Tselem, Al Shabaka, Adalah, +972 Magazine, If Not Now, Al Haq, Defense for Children International - Palestine, Visualizing Palestine, Palestine Legal, Jewish Voice for Peace.[4]
FMEP’nin fon sağlama felsefesinde tarihsel Filistin’in, geri dönüş hakları olmayan Filistinli mültecilerin geri dönüş hakkının bahsi geçmiyor. Yalnızca 1948’de ve 1967’de Filistin’den çıkarılan Filistinliler dışında kalan Filistinlilerin Filistin’de kalmaları gerektiğinden bahsediliyor.
FMEP başkanı Lara Friedman, konuyu ‘İsrail-Filistin çatışması’ olarak adlandırıyor. Friedman, 2021 yılı başlarındaki bir söyleşisinde “FMEP’nin yaptığı işin büyük bir kısmının iki devletli çözümü, müzakereyi ve Filistinlilerin haklarını destekleyen organizasyonları desteklemek” olduğunu söylüyor.[5]
Bu üçlü,[6] destekledikleri STKlar ve medya/ sosyal medya kuruluşlarıyla Liberal Siyonizm’i neredeyse tüm Filistinli ve Filistin destekçisi kitlelere sızdırmayı başarıyor çünkü bahsi geçen STK ve medya/ sosyal medya kuruluşları ‘İsrail’i, ‘İsrail’in politikalarını eleştiriyor ve dahi ‘İsrail’in Batı Şeria’daki katliamlarına genişçe yer veriyor.
Ayrıca şuna değinmekte de yarar var: The IMEU örneğine baktığımızda bu yapının FMEP dışında doğrudan RBF (Rockefeller Brothers Fund) tarafından da fonlandığını görüyoruz ki[7] böyle bir yapının Filistin’in işgalinin sonlanması gibi bir kaygı taşıyamayacağı âşikâr.
Bununla birlikte, bu yazının yayınlanışından çok kısa bir süre önce, birkaç yıl önce ‘akademik araştırma’ kılıfıyla Ürdün, Lübnan ve Batı Şeria’daki mülteci kamplarında yapılan görüşmelerle Filistinlilerin fikirlerini casusluk yoluyla öğrenmek ve manipüle etmek amaçlı, İngiliz istihbarat servisi tarafından girişilen ve ‘Adam Smith International’ (ASI) adlı bir özel istihbarat kurumu tarafından yönetilerek Doğu Kudüs’teki İngiliz konsolosluğu aracılığıyla yürütülmüş bir proje ifşa edildi.[8]
Projenin amacı ‘İsrail’ ve Batı dış politikasına yönelik eleştirileri izlemekti. Projeye dahil kurumlardan biri de ‘The Institute for Strategic Dialogue’ adlı ABD, İngiltere, bazı Avrupa hükümetleri ve Avrupa Birliği tarafından fonlanan ‘ekstremizm’ üzerine bir düşünce kuruluşu. Kuruluşun ‘Anti-Defamation League’ ve ‘B’nai B’rith’ gibi Filistin karşıtı propagandalarla ilişkili ‘İsrail’ lobileriyle de partnerlikleri mevcut. Burada asıl vurgulamak istediğimizse proje ekibinden Samar Batrawi.
Batrawi, ‘FMEP’ fonlu Al Shabaka üyesi. Kendisi projeyle ilişkili olduğunu onayladı; ancak yalnızca başlangıç sürecinde yer aldığını; ön araştırmanın taslağını yazdığını, görüşme aşamalarında bulunmadığını ve final raporunda imzasının olmadığını belirtti. Ayrıca, süreç esnasında İngiliz konsolosluğu ile herhangi bir iletişim kurmadığını, Filistinli görüşmecilerin İngiliz hükümetinin işin içinde olduğundan haberdar olmadıklarını bilmediğini ekledi. Fakat, kendisinin Filistinli oluşunun, Filistin üzerine bilgisinin ve yaptığı araştırmaların İngiliz hükümetinden ihale alma sürecinde ‘Adam Smith International’ın elini güçlendiren unsurlar olduğunun farkında olduğu muhakkak. Takdir okurlarımızın.
Bu bağlamda, Liberal Siyonist söylemi tanımak hayati önem taşıyor. Bu üçlü tarafından desteklenen ve onlarla koalisyon hâlinde bulunan STK ve medya/ sosyal medya kuruluşlarında göze çarpan ilk nokta Filistinlileri kurbanlaştırmaları. Kurbanlaştırma doğal olarak beraberinde silahlı direnişin görmezden gelinmesini ya da dışlanmasını getiriyor.
Bahsi geçen Liberal Siyonist fonlu STKlar ve medya/ sosyal medya kuruluşları bünyesinde çalışan Filistinliler, bağımsızlık hedefi için gayret gösteren kimseler olmaktan çıkıp fonlara bağımlı hareket eden kariyer düşkünlerine dönüşüyorlar.
Liberal Siyonizm’in ajandası dahilinde Batı Asya ve tüm dünyadaki renkli devrimlerin destekçileri oldukları da okurlarca kolayca tahmin edilecektir.
Liberal Siyonist fonlu STKlar ve medya/ sosyal medya kuruluşlarında çalışan ‘İsrailliler’ ise Filistinlilerin maruz kaldıkları katliamlar üzerinden kariyer inşa ediyorlar. Aynı zamanda ‘İsrail’i eleştiren ‘İsrailli’ olarak çeşitli çevrelerden takdir görüyor, bir çeşit yalancı ‘erdem’ ile vicdanlarını tatmin ediyorlar ve tabii ki tarihsel Filistin’in işgalini sonlandırmak gibi bir niyetleri yok; örneğin Jewish Voice for Peace’in eski başkanı Rebecca Vilkomerson’ın bir yerleşimci olduğunu görüyoruz.
Liberal Siyonist söylemi incelerken değinmemiz gereken belki de en önemli karakteristiğe gelecek olursak bu ‘eşitliğe’ ve ‘insan hakları’na yapılan vurgudur.
Filistin mücadelesi bir ‘insan hakları’ meselesi değildir; buna indirgenemez. Filistin mücadelesi bir dekolonizasyon meselesidir ve “Dekolonizasyon her zaman şiddet içeren bir olgudur.”[9]
Liberal Siyonizm tarafından ‘İsrail’in işgalciliğinin değil de ırkçılığının konu edilmesini; ‘Apartheid’ sözcüğünün kasten yaygınlaştırılmasını bu bağlamda değerlendirmeliyiz. Evet, 'İsrail' Siyonist bir yerleşimci kolonyal proje olarak kelimenin tam anlamıyla ırkçıdır. Batı Şeria duvarı bir Apartheid duvarıdır; fakat temel sorun ‘İsrail’in ırkçı olması değil, ‘İsrail’in var olmasıdır. Filistin mücadelesinin amacı, işgalcisi ile ‘eşit olarak’ yaşamak değil, Filistin’den işgalcileri çıkarmaktır. Liberal Siyonizm’in haklar yaklaşımı ile Filistin mücadelesini bağımsızlık çizgisinden uzaklaştırmaya çalıştığı açıktır ve yukarıdaki satırlarda da değindiğimiz üzere ulaşabildiği kitlelerin genişliğine baktığımızda bu algıyı insanların bilinçdışına yerleştirmekte kısmen başarılı olduğu söylenebilir.
Ayrıca, Siyonizm’in temelde üstünlükçü bir kült olduğunu göz önüne aldığımızda haklar yaklaşımının; aynı devlet içinde Araplarla eşit biçimde yaşamak fikrinin Liberal Siyonizm’in ayağına dolanacağı açıktır; bu noktada Liberal Siyonistlerin neden “iki devletli çözüm” fikrini canlandırmakta ısrarcı oldukları da anlaşılacaktır.
Tüm bunların arasında yazıktır ki Filistin haritası yalnızca bir tişört desenine ya da bir kolye ucu motifine indirgenmiştir. Bu koşullarda bizim sorumluluğumuz Liberal Siyonizm’in maskesini düşürüp onu elimizden geldiğince ifşa etmek ve Filistin mücadelesinin niçin başladığını daima aklımızda tutmaktır.
[1] J Street Resmi Web Sitesi / Policy - “Palestinian Approaches to International Organizations” (https://jstreet.org/policy/palestinian-approaches-to-international-organizations/#.Y9mkFnYzZPZ)
[2] NIF Resmi Web Sitesi, 1 Mayıs 2014, “New ‘Israel’ Fund Statement: Rejection of J Street from Conference of Presidents” (New Israel Fund Statement: Rejection of J Street from Conference of Presidents)
[3] NIF Resmi Web Sitesi, 24 Haziran 2019, “Ten Organizations Launch New Progressive ‘Israel’ Network” (Ten Organizations Launch New Progressive Israel Network | New Israel Fund (NIF))
[4] FMEP Resmi Web Sitesi, “Our 2023 Grantees” (https://fmep.org/our-grantees/)
[5] FMEP Resmi Web Sitesi, 5 Şubat 2021, “Canada Talks ‘Israel’ Palestine: Interview with Lara Friedman (https://fmep.org/resource/canada-talks-israel-palestine-interview-with-lara-friedman/)
[6] Bu üçlü ile ilgili yararlandığımız kaynak ve üçlü hakkında daha etraflı bilgi edinmek isteyenler için bir ileri okuma olarak: Jisr Collective, 10 Kasım 2021, “Insidious Normalization: The Case of 6 NGOs” (https://jisrcollective.com/pages/insidious-normalization-the-case-of-the-6-ngos.html)
[7] Rockefeller Brothers Fund Resmi Web Sitesi. (https://www.rbf.org/grantees/institute-middle-east-understanding)
[8] The Electronic Intifada, 1 Şubat 2023, “Revealed: British government spied on Palestinian refugees” (https://electronicintifada.net/content/revealed-british-government-spied-palestinian-refugees/37111)
[9] Fanon, Frantz, Yeryüzünün Lanetlileri(2021). (Çev. Şen Süer) İstanbul:İletişim Yayınları, (Kitabın Orijinal Basımı 1961) s 41.