İsrail yanlısı lobicilerin Suriye'yi aç bırakmak için Kongre'ye yaptığı baskının iç yüzü

img
İsrail yanlısı lobicilerin Suriye'yi aç bırakmak için Kongre'ye yaptığı baskının iç yüzü YDH

Amerikalı araştırmacı gazetecilik portalı Grayzone, ABD'nin Suriye'yi açlığın pençesine iten ambargosunun oluşum sürecindeki lobi faaliyetlerini masaya yatırdı.




YDH - ABD Kongre Binası 7 Mart sabahı, ödenek haftası öncesinde ödenekleri güvence altına alan lobiciler ve Gazze soykırımını kınayan aktivistlerle dolup taşarken, Kongre'deki bir özel çıkar grubu dikkat çekiyordu.

Rayburn binasının koridorlarında yaklaşık 50 kişilik bir grup, Suriye'ye karşı uygulanacak yaptırımları savunmak için yoğun bir güne hazırlanıyordu.

The Gray Zone portalının haberine göre lobiciler arasında İngiliz istihbaratı tarafından kurulan ve NATO ülkeleri tarafından finanse edilen Beyaz Miğferler'in başkanı Raid Salih de vardı.

İsrail yanlısı sosyal yardım kuruluşu Emgage'den Va'il Alzayat, Senatör Chris Van Hollen'in ofisinden Suriye'deki el-Kaide bağlantılı militanlara yardımın onaylanması için destek vermesini talep etti. 

Alzayat, "Teröristlere giden mallar konusunda çıldırmayı bırakın, bunu İngilizler, Türkler [ve] Katarlılar yapıyor," dedi.

Lobinin İsrailli meslektaşlarına benzerliği bir tesadüf değildi. Cumhuriyetçi Florida Senatörü Rick Scott'ın özel kalem müdürünün bize güvence verdiği gibi, "İsrailliler sizin iş başında olmanızı istiyor," dediği aktarıldı.

Suriyelilerin sesi olduğunu iddia eden Suriye karşıtı lobi, Suriye Amerikan Konseyi (SAC), Suriye Forumu ve ABD ve Türkiye'de bulunan diğer bazı 'muhalif' grupları temsil eden bir şemsiye örgüt olan Suriye için Amerikan Koalisyonu (ACS) tarafından yönetiliyor. 

Bu arada Emgage, Kasım 2020'de o zamanki aday Joe Biden'a diasporadan oy desteği sağlamasıyla tanınıyor. Grup o zamandan beri Biden yönetiminin ve Demokrat Parti'nin Müslüman cemaat içindeki fiili bir uzantısı olarak biliniyor.

Emgage yönetim kurulu üyesi Faruk Mitha, Mart 2021'de resmen Pentagon adına çalışmaya başladı. 7 Mart'ta Alzayat, Emgage'ın nüfuzunu, yaptırımların artırılması politikasından rahatsız görünen Demokrat Senatörlere karşı silah olarak kullanmayı amaçladı.

Alzayat, Senatör Van Hollen'ın ekibine "Seçmenlerim için iyi bir hikayeye ihtiyacım var," dedi. 

Tepedeki yaptırım kampanyası boyunca Alzayat ve arkadaşları İsrail lobisindeki müttefiklerinin minyatür bir versiyonu gibi çalıştılar ve yaklaşık 50 gönüllüye konuşma noktalarını ve kongre temsilcilerinin biyografilerini içeren klasörler verdiler.

Klasörler; özgeçmişler, askeri güç kullanma yetkisinin uzatılması, ABD ordusunun Suriye'den çekilmesi ve ülkeyi hedef alan önceki yaptırım paketlerine ilişkin oyları gibi Senatör veya Temsilcilerin Suriye'ye ilişkin kayıtlı duruşunun kapsamlı bir listesini içeriyordu. 

Broşürlerde ayrıca lobinin temel yasama talepleri de yer alıyordu; bu talepler büyük ölçüde Suriye'de milislerin kontrolündeki bölgelere (El Kaide'nin ülkedeki yerel müttefiki de dahil olmak üzere) kalkınma yardımı sağlanması ve Şam'ı hedef alan yaptırımların uzatılması ve genişletilmesini amaçlayan 'Esad Rejimi Karşıtı Normalleşme Yasa Tasarısı'nın geçmesini sağlamaya odaklanıyordu.

ABD, Şam'ın 1979'da Filistin direnişine verdiği destek nedeniyle Suriye'yi ilk kez terörü destekleyen ülke listesine dahil ettiğinden bu yana Washington, Suriye halkına karşı yürüttüğü mali savaşı giderek tırmandırdı.

Lobinin İsrailli meslektaşlarına benzerliği bir tesadüf değildi. Cumhuriyetçi Florida Senatörü Rick Scott'ın özel kalem müdürünün bize güvence verdiği gibi, "İsrailliler sizin iş başında olmanızı istiyor," dediği aktarıldı.

Açlık yaptırımlarının artırılması

ABD, Şam'ın 1979'da Filistin direnişine verdiği destek nedeniyle Suriye'yi ilk kez terörü destekleyen ülke listesine dahil ettiğinden bu yana Washington, Suriye halkına karşı yürüttüğü mali savaşı giderek tırmandırdı.

On yıllardır süren gizli hibrit savaş, 2011'de ülkenin toprakları ve hayatta kalması için topyekûn bir vekâlet savaşına dönüştüğünde, Suriye karşıtı lobi Washington'da resmen şekillenmeye başladı.

2019 yılında Suriye hükümeti yabancı destekli militanlara uzun yıllar süren savaştan zaferle çıkarken Washington, Şam'ın savaşı kazanmış olsa da barışı kazanamayacağına karar verdi.

Ocak ayında, 1,8 milyon dolarlık AIPAC bağışı alan New York Temsilcisi Eliot Engel, Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası olarak bilinen bir yaptırım paketi sundu. Trump tasarıyı 2020 Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası'nın (NDAA) bir parçası olarak imzaladı.

Tasarı, geçtiğimiz eylül ayında İsrail lobisi tarafından finanse edilen Cumhuriyetçi Idaho Senatörü James Risch tarafından sunuldu ve o zamandan bu yana neo-con Florida Senatörü Marco Rubio tarafından da destekleniyor. 

Tasarı, hem Suriye ekonomisinin sadece belirli bireyler yerine geniş sektörlerine yaptırım getirmesi hem de 'ikincil yaptırımlar' olarak adlandırılan yaptırımları devreye sokması bakımından daha önce benzeri görülmemişti.

İkincil yaptırımlar, yaptırım uygulanan bir kuruluşla iş yapan taraflara, bu alışverişler yaptırım uygulayan kuruluşun yetki alanı dışında gerçekleşse bile uygulanıyor.

Suriye ekonomisi, Sezar yaptırımlarının yürürlüğe girmesinden bu yana serbest düşüşte. Bugün, toplam nüfusun yarısından fazlasını temsil eden 12 milyondan fazla Suriyeli gıda güvensizliği ile karşı karşıya, bu 2019'a göre yüzde 51'lik bir artışa tekabül ediyor.

Bu arada nüfusun yüzde 90'ı yoksulluk sınırının altında yaşıyor. 2019'da Amerikan doları 500 Suriye lirasına karşılık geliyordu. Bugün ise bu rakam 14 bin 100'e yükseldi ki bu da yüzde 2 bin 720'lik bir devalüasyona tekabül ediyor.

Karar, BM yardımlarındaki sapmayı ele almaya ve Suriye Kalkınma Vakfı ve Suriye Kızılayı gibi daha önce yaptırım uygulanmamış kuruluşlara yaptırım uygulamaya odaklanmış gibi görünse de, tasarının gerçek gündemi 22 sayfalık metnin derinliklerinde yatıyor.

Sezar Yaptırımları 2024 yılı sonunda sona erecekken, H.R. 3202 agresif mali tedbirleri sessizce 2032 yılına kadar uzatmayı amaçlıyor. 

Temsilciler Meclisi'nden büyük bir coşkuyla geçen H.R. 3202'nin Senato'daki kardeş tasarısı ancak Demokratların desteğiyle geçebilir.

Tasarı, geçtiğimiz eylül ayında İsrail lobisi tarafından finanse edilen Cumhuriyetçi Idaho Senatörü James Risch tarafından sunuldu ve o zamandan bu yana neo-con Florida Senatörü Marco Rubio tarafından da destekleniyor. 

2020'de neocon düşünce kuruluşu WINEP'te düzenlenen bir etkinlikte, Trump'ın Suriye Özel Temsilcisi Joel Rayburn, Sezar'ın kanıta dayalı yaptırımlar için 'çıtayı düşürdüğünü' ve Suriye'deki her türlü yeniden inşa projesinin geniş çapta hedef alınmasına izin verdiğini övünerek söyledi

S. 2935 ancak Demokratların desteğiyle geçebileceğinden, Suriye karşıtı lobi Senato Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı ve Rusya karşıtı Magnitsky Yasası'nın sponsoru Senatör Ben Cardin'i etki için önemli bir hedef olarak seçti.

Muhabir Hikmet Ebu Khater, süreci şöyle anlattı: "Ardından sıra ziyaretimizin asıl amacını tartışmaya geldi: S. 2935'in kabul edilmesi. Barr en başından beri tedirgin görünüyordu ve hatta tasarıdan duyduğu memnuniyetsizliği dile getirerek, 'Meclisten geçenler biraz fazla... hedef listesi çok geniş,' diye yakındı. 'Suriye'ye zaten çok ağır yaptırımlar uygulanıyor,' diye ekledi."

2020'de neocon düşünce kuruluşu WINEP'te düzenlenen bir etkinlikte, Trump'ın Suriye Özel Temsilcisi Joel Rayburn, Sezar'ın kanıta dayalı yaptırımlar için 'çıtayı düşürdüğünü' ve Suriye'deki her türlü yeniden inşa projesinin geniş çapta hedef alınmasına izin verdiğini övünerek söyledi.

Rayburn, "Örneğin, Şam bölgesinde bir yeniden inşa projesi yapmak üzere giden bir şirketin doğrudan Esad rejimiyle iş yaptığını kanıtlamak zorunda değiliz," dedi. 

"Bu bağlantıyı kanıtlamak için elimizde kanıt olması gerekmiyor," diyen Rayburn, "Sadece bir şirketin ya da bir bireyin [...] inşaat sektörüne, mühendislik sektörüne, havacılık sektörünün büyük bir kısmına, finans sektörüne, enerji sektörüne ve benzerlerine yatırım yaptığını kanıtlayan delillere sahip olmamız gerekiyor," ifadelerini kullandı.

Bu itiraflar Suriye Karşıtı Lobi'yi 7 Mart kampanyası boyunca Kongre'dekilerin yüzüne karşı yalan söylemekten alıkoymadı.

Senatör Mark Kelly'nin ofisiyle yaptığı bir toplantıda Ghanem, Sezar Yaptırımlarının 'hedefli' olduğunu, 'sektörel olmadığını' ve 'ambargo olmadığını, sivilleri cezalandıran bir şey olmadığını' iddia etti.

Ancak Washington'un tek taraflı yaptırım rejiminin Suriye üzerindeki etkilerini belgelemek üzere Suriye'yi ziyaret eden BM Yaptırımlar Özel Raportörü Alena Douhan bu görüşe katılmıyor. Douhan 19 sayfalık raporunda yaptırımların hem yasa dışı hem de ortalama bir Suriyeliyi etkileyecek şekilde insanlık dışı olduğunu açıkça belirtiyor.