The Intercept portalı, Siyonist rejimin İran'a yönelik saldırısının ardından modern savaşlarda kullanılan taktik ve araçların değiştiğine dikkat çekti.
YDH - Siyonist rejimin geçtiğimiz perşembe gecesi İran'ı hedef alan saldırısı, hem basın hem de ABD yönetimi tarafından 'topyekun bir savaşın şimdilik gündemde olmadığına' dair yanlış bir kanaati beraberinde getirdi.
The Intercept portalında gazeteciler Ken Klippenstein ve Daniel Boguslaw imzasıyla yayımlanan makalede, "New York Times gibi yayın organları, İran'ın saldırının İran sınırları içinden başlatıldığı ve savaş uçakları yerine küçük insansız hava araçları kullanıldığı yönündeki açıklamalarına işaret ederek saldırıyı 'bastırılmış' ve 'sınırlı' olarak nitelendirmekte gecikmedi. Daha sonra saldırını, İsrail'in yeni Arap ortaklarını üzmemek adına uzun menzilden fırlatılan gizli bir seyir füzesi içerdiği ortaya çıktı," bilgisi paylaşıldı.
Fakat esasında bunun, gerçek savaşa dair bir görünüm sunduğuna dikkat çekilen makalede, "Bunlar bazen 300 füze ve insansız hava aracından oluşan bir yaylım ateşi, bazen de yalın, hedefli ve gizlice yürütülen bir saldırılar. Büyük fetih ordularının ve iki taraf arasındaki konvansiyonel askeri çatışmaların olduğu günler geride kaldı. Uzmanlar, hükümet ve basın, tek başına bu modası geçmiş savaş türü hakkında endişelendiği sürece, gözümüzün önündeki savaşı göremeyecekler," denildi.
"Bu yanılgıya ABD hükümeti bile kapılmış durumda," yorumu yapılan makalede, şöyle devam edildi:
"Medya ve dünya İran ile İsrail arasında topyekun bir savaş beklerken ve hatta nükleer tırmanıştan endişe ederken, modern savaşın büyük bir hakikati göz ardı ediliyor: Biz zaten Üçüncü Dünya Savaşı'nı yaşıyoruz. Hayır, burada ordularını ülkelerin üzerine yürüten, kıtaları fetheden imparatorluklar yok. Ve hayır, yaklaşık 100 yıl önceki ölçeklerde üniformalı milyonlarca genç erkek (ve şimdi de kadınlar) yok. Ve hayır, savaşın sürekli olduğu çoğu toplumda, ordunun her şeye hükmetmesi ve diğer her şeyin kaynaklarını çalması dışında, halkın savaşın acısını hissetmesi bile gerekmiyor."
Orta Doğu'da ABD, Türkiye, Irak ve hatta İran'ın Suriye'de varlığının bulunduğu ve bu ülkedeki vekalet savaşının henüz sona ermediğine vurgu yapılan makalede, şu değerlendirmeler yapıldı:
"Ve insanlar İkinci Dünya Savaşı benzeri savaşlar için başka yerlere baktıklarından tüm bunlar çoğu zaman fark edilmiyor. Suriye ve Irak'taki İranlı, İran tarafından finanse edilen ya da desteklenen ya da esinlenen ya da bağımsız milisler Suriye, Irak ve şimdi de Ürdün'deki ABD birliklerini hedef alıyor. ABD bombalı saldırılar düzenliyor ama İsrail, Türkiye ve Washington'un İran, Suriye, IŞİD ve Hizbullah'a karşı savaştaki diğer sessiz ortakları da öyle. ABD'nin söylediğine göre IŞİD'e karşı mücadele, sadece Suriye ve Irak'ta değil, Afganistan ve Libya'da da savaşan 80'den fazla 'ortağı' içeriyor. 80'den fazla ülkeden oluşan bir koalisyon var ama ABD bunların, özellikle de sahada çalışan 'gizli operatörlerin' isimlerini vermekten kaçınıyor."
Ayrıca makalede, "Süper güçlerin ve ulusal güvenlik camiasının bir şekilde statükodan memnun olmadığı kanaatine varmamak zor. Ancak bağımlılıkta da olduğu gibi, iyileşmenin ilk adımı bir sorun olduğunu kabul etmektir ya da meselede dünyanın dört bir yanında devam eden savaşlar olarak öne çıkıyor," denildi.