Netanyahu'ya yakalama talebine dair bilinmesi gerekenler

img
Netanyahu'ya yakalama talebine dair bilinmesi gerekenler YDH

Uluslararası Ceza Mahkemesi başsavcısı, bu hafta İsrail Başbakanı Netanyahu ve Hamas liderleri hakkında savaş suçu ve insanlığa karşı suç işledikleri iddiasıyla yakalama kararı çıkarılmasını talep etti.




YDH - Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) başsavcısı Kerim Han'ın İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın yanı sıra Hamas liderleri hakkında yakalama kararı talep etmesinin ardından tartışmalar devam ediyor.

Haklarında yakalama kararı çıkarılanların, çoğu büyük aktör tarafından tanınmayan ve diğer yargı kurumlarının sahip olduğu yaptırım gücünden yoksun olan UCM'de yargılanmaları ve mahkum edilmeleri pek mümkün değil.

Axios portalının değerlendirmesine göre Hamas'ın Gazze'deki askeri stratejisini etkilemesi de beklenmiyor.

UCM'nin rolü

Mahkeme; savaş suçları, soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçlarla itham edilen kişileri soruşturmak ve yargılamak üzere 2002 yılında Roma Statüsü ile kuruldu.

Filistin ve diğer 123 ülke mahkemeye üye oldu. Mahkemenin ABD, Çin, Hindistan, Rusya ya da İsrail tarafından tanınmaması dikkat çekici, ancak bu durum bu ülkelerin vatandaşlarının mahkeme tarafından yargılanamayacağı anlamına gelmiyor.

Bu mahkeme, ülkeler arasındaki anlaşmazlıkları çözen ve şu anda Güney Afrika'nın İsrail'in Gazze'de soykırım işlediği yönündeki davasının görüldüğü Uluslararası Adalet Divanı'ndan (UAD) ayrı bir mahkeme.

Mahkeme hangi iddialarda bulunuyor?

Mahkeme hem İsrailli yetkilileri hem de Hamas liderlerini savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlemekle suçladı.

Özellikle UCM başsavcısı Kerim Han, Netanyahu ve İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın bir savaş yöntemi olarak sivilleri kasten aç bıraktıklarını, bunun uluslararası hukuka göre bir savaş suçu olduğunu ve İsrail'in Savaş Kanunları El Kitabı tarafından yasaklandığını belirtti.

Han, İsrail'in Gazze'ye uyguladığı, sınır kapılarının kapatılması ve temel ihtiyaç maddelerinin kısıtlanmasını içeren topyekûn ablukaya işaret etti.

Ayrıca, Netanyahu ve Gallant'ın 'savaş suçu olarak kasıtlı öldürme ya da katletme' ve 'savaş suçu olarak kasıtlı bir şekilde sivil nüfusa karşı saldırı düzenlemekten' sorumlu olduklarını vurguladı.

Han, ayrıca Hamas'ın Gazze'deki lideri Yahya Sinvar, Hamas'ın askeri kanadının lideri Muhammed Dayf ve siyasi büro başkanı İsmail Haniye için de yakalama kararı istedi.

Yakalama kararları neden önemli?

Yakalama kararları henüz çıkarılmadı. Han, sadece mahkeme bünyesindeki üç yargıcın olduğu heyet tarafından onaylanmasını talep etmişti.

Reuters, Han'ın talebini karara bağlamadan önce yargıçların savaş suçu ya da insanlığa karşı suç işlendiğine inanmak için 'makul gerekçeler' olup olmadığını belirlemek üzere delilleri incelemesi gerekeceğini yazdı.

Bu inceleme süreci geçmiş davalarda haftalar ya da birkaç ay sürmüştü.

Yakalama kararı çıkarılması halinde Netanyahu, Gallant ve Hamas liderleri, Avrupa'nın büyük bölümünü de içeren UCM'yi tanıyan ülkelerden herhangi birinde tutuklanabilecekleri için seyahat kabiliyetlerinde ciddi kısıtlamalarla karşı karşıya kalacaklar.

Seyahat kısıtlamaları muhtemelen Netanyahu ve Gallant'ı Hamas liderlerinden çok daha fazla etkileyecek. ABD Sinvar, Dayf ve Haniye, halihazırda seyahat yasağı ve diğer yaptırımlar altında.

Beklenen yakalama kararları, Netanyahu ve Gallant için özellikle zarar verici olabilir, zira diğer hükümet yetkilileri destek ya da yardım sunmakta tereddüt edebilir.

UCM'nin yetkisinin sınırları

Diğer mahkemelerin aksine UCM'nin bir polis gücü ya da icra organı yok ve bunun yerine tutuklamaları gerçekleştirmek, mal varlıklarını dondurmak ve cezaları uygulamak için üye ülkelere bel bağlıyor.

Mahkeme dünyanın büyük güçlerinin çoğunun gözünde meşruiyetten yoksun.

Netanyahu ve Gallant'a karşı önerilen yakalama kararlarında, belirtilen suçlar 2015 yılında Roma Statüsünü resmen imzalayan Filistin'de işlendiği için mahkeme yargı yetkisine sahip olduğunu iddia ediyor.

ABD ve İsrail UCM'yi neden tanımıyor?

Netanyahu ve Gallant'a karşı istenen yakalama kararlarına sert tepki gösteren ABD, mahkemenin kurulmasına yol açan müzakerelere katılmasına ve zaman zaman kaçaklarla ilgili olarak mahkemeye yardım etmesine rağmen Roma Statüsüne taraf değil.

ABD yıllar boyunca UCM'nin yargı yetkisine çeşitli itirazlarda bulundu, ancak öncelikli endişesi ABD askerlerinin meşru güç kullanımından kaynaklanan suçlarla itham edilme ihtimali. ABD ayrıca Amerikalı yetkililerin dış politika girişimleri nedeniyle suçlanmasından da endişeli.

Washington'un mahkeme aleyhindeki şikayetlerine kısa süre önce itiraz edildi. Ancak UCM'nin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında yakalama kararı çıkarması, ABD'yi gayri meşru kabul ettiği bir mahkemenin eylemlerini savunma pozisyonuna soktu.

İsrail, 2002 yılında Roma Statüsünü imzalamamıştı, bunun başlıca nedeni ise Filistin topraklarındaki İsrail yerleşimlerinden dolayı kovuşturma açılabileceği endişesiydi.

Yerleşimler, işgalci bir gücün sivil nüfusunun bir kısmını işgal altındaki bir bölgeye ilhak etmesini yasaklayan uluslararası hukuku ihlal ediyor.