Kıbrıslı Komünistler İsrail ile ilişkilerin kesilmesini istedi

img
Kıbrıslı Komünistler İsrail ile ilişkilerin kesilmesini istedi YDH

Güney Kıbrıslı Komünistler, hükümetlerinin İsrail rejimiyle tüm işbirliğine son vermesini talep etti.




YDH- ‘Kıbrıs Komünist İnisiyatifi’ (CIC) ve Kıbrıs Komünist Partisi, yeni ismiyle ‘AKEL’ (Emekçi Halkın İlerici Partisi) yaptıkları ayrı ayrı açıklamalarla hükümetlerinin İsrail rejimi ile ilişkiye son vermesini talep etti.

Kıbrıs Komünist İnisiyatifi (CIC) perşembe günü, Güney Kıbrıs hükümetinin Gazze'de devam eden savaş sırasında İsrail işgaliyle işbirliği yapmasını kınayan güçlü bir açıklama yayımladı.

"Kıbrıs Gazze katliamına doğrudan müdahildir: İsrail ile her türlü işbirliği durdurulmalıdır" başlıklı açıklamada, İsrail işgaline verilen her türlü desteğin derhal durdurulması çağrısında bulunuldu.

CIC, Nasrullah'ın söylediklerinin “doğru” olduğunu ve “Kıbrıs'ın Gazze savaşının başlangıcından bu yana işgale verdiği sarsılmaz desteği yansıttığını” belirtti.

CIC, "Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın Kıbrıs Cumhuriyeti aleyhindeki açıklamaları ne yazık ki temelsiz değildir ve herhangi bir hoşgörüsüzlükten de kaynaklanmamaktadır" açıklamasında bulundu. "Aksine, Kıbrıs hükümetinin savaşın ilk gününden bu yana kayıtsız şartsız ve her şekilde İsrail'in yanında yer alarak tutarlı bir şekilde aldığı pozisyonun bir sonucudur." dedi.

Açıklamada, Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides ve yönetimi, Filistin halkına karşı işlenen "suça ortak oldukları" için şiddetle eleştirildi. Kıbrıs'taki İngiliz üslerinin Filistin, Yemen ve NATO tarafından hedef alınan diğer bölgelere karşı stratejik noktalar olarak oynadığı rol vurgulandı.

CIC ayrıca, Güney Kıbrıs ile İsrail işgali arasındaki, İsrail askeri tatbikatları için Kıbrıs tesislerinin kullanılması ve Kıbrıslı subayların İsrail ordusu tarafından eğitilmesi de dahil olmak üzere, kapsamlı askeri işbirliğine de işaret etti.

CIC, "Cumhurbaşkanı Christodoulides, hükümetin kabul edilemez tutumunu haklı göstermeye çalışırken, Kıbrıs'ın sorunun değil çözümün bir parçası olduğunu iddia ederek utanmadan yalan söylüyor" dedi. "Hükümet, işgal ve kolonizasyondan muzdarip bir halkın sırtından ellerini kana bulamaktadır." diye ekledi.

CIC, Güney Kıbrıs hükümetinin “tehlikeli politikaları” olarak nitelendirdiği politikaları protesto eden bir geçmişe sahiptir. İngiliz üslerinde ve Birleşik Krallık Yüksek Komisyonu'nda gösteriler düzenleyerek NATO güçlerinin Kıbrıs'tan çıkarılmasını talep etmiştir.

Komünist İnisiyatif, Kıbrıs işçi sınıfına ve ilerici bireylere "emperyalizme ve haksız savaşlara karşı mücadeleye katılma" çağrısında bulundu. Hedefleri arasında “Kıbrıs'ın Gazze savaşından ve diğer emperyalist müdahalelerden çekilmesi, İngiliz üslerinin dağıtılması ve İsrail işgaline verilen her türlü desteğin kesilmesi” yer alıyor.

Komünist İnisiyatif, açıklamasının sonlarında şu hedefleri de belirtti:

“Ülkemizin Filistin'deki katliamdan ve emperyalist müdahalelerden çekilmesinin yanı sıra tüm ölüm üslerinin kapatılması ve tüm yabancı orduların geri çekilmesi.

Gazze'de ve işgal altındaki toprakların geri kalanında katliama son verilmesi ve işgalin ve sömürgeleştirme suçunun sona ermesiyle birlikte bağımsız bir Filistin devletinin tanınması.”

"Halkların katilleri için ne toprak, ne hava, ne de su!" diyen CIC, sonuç bildirgesinde Güney Kıbrıs'ın Gazze'ye yönelik savaştaki suç ortaklığına son verme kararlılığının altını çizdi.

“Kıbrıs'ın bir savaş üssü veya yabancı orduların eğitim alanı değil, bir barış ve işbirliği köprüsü olması” gerektiğini vurgulayan Kıbrıs Komünist Partisi, yeni ismiyle ‘AKEL’ (Emekçi Halkın İlerici Partisi) de açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“AKEL'in pozisyonu, ülkenin dış politikasının uluslararası hukuka, barışın savunulmasına ve özellikle Doğu Akdeniz komşuluğundaki tüm devletlerle işbirliğine dayanması, militarizasyon mantığından ve jeopolitik kavşaklardan uzak olması gerektiğidir.

Kıbrıs bir savaş üssü ya da yabancı ordular için bir eğitim alanı değil, bir barış ve işbirliği köprüsü olmalıdır. Kıbrıs mücadelesi yabancı orduları adamızdan çıkarmayı hedeflemektedir, daha fazla ordu yerleştirmeyi değil. Adadaki herhangi bir yabancı askeri varlık halkımız için güvenlik değil, tehlikeler ve düşmanlar ekler.

İsrail'in Filistinlilere yönelik soykırımının devam ettiği ve Netanyahu hükümetinin savaşı tüm bölgeye yaymayı planladığı bugün, Kıbrıs'ın İsrail hükümeti ve müttefiklerinin savaş çığırtkanlığı planlarına herhangi bir şekilde müdahil olmamak gibi bir görevi ve çıkarı vardır. Aksine, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin BM'ye ve Gazze'deki soykırıma ve akan kana son verilmesini ve Filistin meselesine BM kararları temelinde çözüm getirecek nihai bir barış sağlanmasını talep eden Avrupa devletlerine katılması gerekmektedir.

Kıbrıs Cumhuriyeti'nin, halkımız için riskleri artıran İsrail'in askeri operasyonlarına İngiliz üslerinin katılımı konusunda da Birleşik Krallık Hükümetine karşı sağlam bir duruş sergilemesi gerekmektedir. Ülkemizin ve halkımızın güvenliği, uluslararası hukuk ve kan dökülmesine maruz kalan Filistin halkına yönelik temel ahlaki ilkeler bunu gerektirmektedir.”

Seyyid Hasan Nasrullah geçen hafta yaptığı açıklamada, Güney Kıbrıs hükümetini havaalanlarının ve üslerinin İsrail rejimi tarafından kullanılmasına izin vermesi konusunda uyarmıştı.

Nasrullah, "Kıbrıs hükümeti, Lübnan'ı hedef alması için havaalanlarını ve üslerini düşmana açmasının savaşın bir parçası haline geldiği anlamına geldiği konusunda uyarılmalıdır." demişti.