İsrail'in önde gelen güvenlik araştırmacıları ve uzmanları tarafından yayınlanan rapor, Hizbullah ile yapılacak bir savaşın sadece birden fazla cephede maliyetli olacağını ve bundan kaçınılması gerektiğini ortaya koydu.
YDH - İsrail Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü (INSS), Hizbullah'ın çeşitli ve kapsamlı cephaneliğinin Siyonist rejime ciddi zararlar verebileceğini ortaya koydu.
Enstitü, hazırladığı kapsamlı raporda kuzey yerleşimlerinde devam eden çatışmaların etkilerini ve Lübnan ile topyekûn bir savaşın olası sonuçlarını inceledi.
İsrailli yetkililer Lübnan'a karşı savaş tehdidinde bulunurken, İsrailli yerleşimci-kolonyal proje açısından yıkıcı sonuçlar doğuracağı tahmin edilen bu konu şu anda büyük önem taşıyor.
INSS, direnişin 8 Ekim 2023'ten bu yana İsrail hedeflerine 5 binden fazla füze saldırısı düzenlediğini bildirdi.
Bunlar arasında çok namlulu roketatar mermileri gibi yüksek yörüngeli mermiler ve direnişin hedefleri hassas bir şekilde vurmak için kullandığı tanksavar güdümlü füzeler gibi doğrudan ateşlenen silahlar da yer alıyor.
Rapora göre bu saldırılar, en az 29 İsraillinin ölümüne ve ağır hasara neden oldu.
Ancak INSS, saldırıların yerleşim yerlerinde ve büyük Kiryat Şimona yerleşiminde yol açtığı etkilere odaklanarak 'kuzey sınırının geleceğine ilişkin artan bir beyhudelik hissiyatına' işaret etti.
Bu yerleşimler arasında 28 yerleşim yeri ve Kiryat Şimona da yer alıyor ve bunların tamamı devam eden çatışmalar süresince büyük ölçüde boşaltıldı.
Raporda, bu durumun yerleşimcileri sömürge karakollarına 'ne zaman ve hangi koşullar altında dönebileceklerini merak eder' hale getirdiği belirtildi.
Enstitü, İsraillilerin Kuzey Cephesi'nde yaşadıkları mevcut koşulları sıraladıktan sonra Hizbullah ile kapsamlı bir savaş olasılığını ele aldı.
İsrail için ana tehdit
Rapora göre Hizbullah, İsrail'in 2006'da Lübnan'a açtığı savaştan bu yana İsrail'e yönelik başlıca askeri tehdit haline geldi. Direniş, 'en az 150 bin füze, roket ve diğer ölümcül silahlardan' oluşan bir stok elde etmeyi başardığı 'dramatik bir yığınak' hazırladı.
INSS, bu stokun seyir füzeleri, balistik füzeler, gelişmiş kıyı gemisavar füzeleri, binlerce insansız hava aracı (İHA) ve tanksavar füzelerden oluşan orta ve uzun menzilli hassas güdümlü mühimmatları içerdiğini kaydetti.
Enstitü, Hizbullah'ın ayrıca askeri cephaneliğiyle birleştiğinde 'sivil ve askeri hedeflerde büyük ölümlere ve kritik ulusal altyapı tahribatına' neden olabilecek gelişmiş siber sistemlere de sahip olduğunun altını çizdi.
Aynı zamanda enstitü, Lübnan'la aylarca sürecek bir savaşın 'İsrail'e ciddi zararlar' verebileceğini tespit etti.
Hava savunma mühimmatlarında kıtlık
INSS, Lübnan'la topyekün bir savaşın ilk aşamasında İsrail hava savunma sistemlerinin günde binlerce merminin üstesinden gelmek zorunda kalacağını vurguladı. Enstitü, bu mermilerin 'tamamının' önlenemeyeceğini söyledi.
Kuzey Cephesi'ndeki güncel gelişmeler incelendiğinde, rejimin çok namlulu roketatar saldırılarını önleme oranlarının mevcut salvolar çoğu durumda çift haneli sayıda mermiyle sınırlı olmasına rağmen halihazırda azaldığı görülüyor.
İsrail işgal güçleri hava savunma kabiliyetlerini yerleşimler yerine askeri altyapıyı korumaya odakladığından, mermiler İsrail bölgelerini ve işgal altındaki toprakları neredeyse günlük olarak etkiliyor.
Dahası INSS, İran, Irak, Suriye ve Yemen gibi hepsi de Direniş Ekseni'nin bir parçası olan ya da fraksiyonları bulunan diğer cephelerden de saldırılar yapılabileceği görüşünde.
Enstitüye göre böyle bir senaryo, 'İsrail hava savunma katmanlarını alt üst edebilir ve muhtemelen önleme mühimmatı sıkıntısına yol açabilir'.
İsrail'in askeri hedeflerine öncelik verilecek
Hizbullah'ın İsrail'in Lübnan kasabalarına yönelik saldırılarına verdiği karşılık sırasında İsrail yerleşimlerini vuran çok sayıda top mermisinin kanıtladığı üzere, işgal güçlerinin belirli bölgelere ve hedeflere diğerlerine göre öncelik vermesi muhtemel.
INSS, bunun 'İsrail'in daha önce hiç yaşamadığı bir askeri ve sivil tehdidin' sonucu olacağını açıkladı.
İsrailli enstitü, "Hava Kuvvetleri muhtemelen hava kuvvetleri üsleri gibi kritik askeri varlıkların savunmasına birinci önceliği, temel altyapıya ikinci önceliği ve sivil nüfusa sadece üçüncü önceliği verecektir," diye ekledi.
Enstitü ayrıca her türlü sığınağı içeren pasif korunma yöntemlerinin 'yetersizliğine' de dikkat çekti.
Elektrik kesintilerinin etkileri şiddetli olacak
INSS ayrıca kritik altyapının, özellikle de İsrailli yerleşimcilerin ve askeri bölgelerin işlevselliğinin resmedilmesiyle ilgili olanların korunmasının hayati önemine işaret etti.
Hizbullah'ın, Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah'ın pek çok kez işaret ettiği gibi, topyekun bir savaşta enerji santralleri, limanlar ve yollar gibi İsrail işgalindeki hayati yerleri hedef alması muhtemel.
INSS, elektrik şebekesi, iletişim kara, deniz ve hava ulaşım ağları ve yurtdışından ve işgal altındaki topraklardan tedarik zincirleri gibi hassas sistemlerin, temel işlevlere doğrudan isabetle sonuçlanabileceği konusunda uyarıyor.
Elektrik kesintileri üretim, ulaşım ve iletim tesislerini de etkileyebilir ve Akdeniz'deki doğalgaz üretim platformlarını tehdit edebilir.
İsrail'in kolektif zihniyetinin daha da parçalanması
Enstitü, çok cepheli bir savaşın yarattığı risklerin, özellikle de Gazze'de devam eden savaşla çakışması halinde, İsrailli yerleşimciler için ciddi zorluklar ve hem fiziksel hem de zihinsel olarak savaştan kurtulmanın önünde önemli engeller oluşturduğunu tespit etti.
Enstitü, İsrailli yerleşimci nüfusun, Filistin direnişinin İsrail'in güvenlik ve üstün askeri istihbarat kavramlarını ortadan kaldırdığı 7 Ekim 2023 olaylarının neden olduğu 'kolektif travmadan' muzdarip olduğunu söyledi.
Gazze'de devam eden savaş ve destek cephelerinin operasyonları da İsrailli yerleşimciler arasındaki 'dayanıklılığı' ciddi şekilde etkiledi. INSS, kendi verilerini ve diğer kuruluşlar tarafından yapılan anketleri 'dayanıklılığın' azaldığının kanıtı olarak gösterdi.
Özellikle son anketler, Gazze savaşının ilk aylarına kıyasla 'dayanıklılıkta' kayda değer bir düşüş olduğunu gösteriyor ve dokuz aydır devam eden savaşın İsrailli yerleşimciler üzerindeki etkisini ortaya koyuyor.
Bu terim, algılanan dayanışmayı, İsrail hükümet kurumlarına ve İsrail işgal güçlerine duyulan güveni ve yerleşimciler arasındaki iyimserlik ve umut düzeyini ifade ediyor.
Bunlar, Lübnan'a savaş açmak gibi büyük ve sert kararlar almadan önce incelenmesi gereken İsrailli yerleşimcilerin hazır olma durumunun önemli göstergeleri.
Siyasetteki ayrışma ve İsrailli yerleşimcilerin hayatlarının pek çok yönünü etkileyen söylemin ortasında, İsrail toplumunun Kuzey Cephesi'nde uzun süreli bir savaşa zihinsel olarak hazır olup olmadığı konusunda şüphelerin ortaya çıkması bekleniyor.
Bu nedenle, Hizbullah'a karşı topyekûn bir savaşın yerleşimcilerin hayatlarını altüst edeceği ve daha fazla İsrailliyi etkileyerek yerleşimcilerin iyileşmesi üzerinde ciddi etkilere yol açacağı tahmin ediliyor.