Katar: Gerçek bir barış elçisi mi yoksa İsrail'in gizli ortağı mı?

img
Katar: Gerçek bir barış elçisi mi yoksa İsrail'in gizli ortağı mı? YDH

Yazar, Orta Doğu'daki karmaşık siyasi, mali ve medya ilişkileri ağının altını çiziyor.




YDH- Lübnan'dan yayın yapan The Cradle'da yayımlanan makalenin yazarı gazeteci Mavadda İskender, Aksa Tufanı sayesinde ortaya çıkan siyasi gerilimler ışığında Orta Doğu'da devinen aktif diplomasiyi anlamaya çalışıyor. 

İsrail, Gazze'ye yönelik acımasız saldırganlığına makul bir son vermek için müzakere etmeyi reddetmeye devam ederken, Tel Aviv kilit arabulucu Katar'a sert saldırılar düzenlemeye başladı. 

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun oğlu Yair Netanyahu'nun Fars Körfezi ülkesini “devlet terörizminin en büyük sponsorlarından biri” olmakla suçlayan sert bir açıklama yaptı. 

Yair Netanyahu, Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısına hazırlıklı olmadığı için babasının yönetimine yöneltilen eleştirileri saptırmaya çalıştı. Zira İsrail rejimi Filistinli sivillerin toplu katliamı nedeniyle uluslararası tepkiyle karşılaşıyor ve gittikçe paryalaşıyor.

Aksa Tufanı Operasyonu'nun geçen yıl başlatılmasından bu yana, Hamas liderliğindeki direniş operasyonunun sorumluluğuna ilişkin suçlamaların havada uçuştuğu işgal varlığı bir “siyasi histeri” halindedir. 

Netanyahu'nun politikalarına yönelik en büyük eleştiriler, kabine üyeleri Benny Gantz ve Gadi Eisenkot da dahil olmak üzere, başbakanın tek taraflı kararlar almaya devam etmesi halinde hükümeti düşürmekle tehdit eden çeşitli İsrailli liderlerden geldi.

Katar'ın Tel Aviv ile mali bağları

Netanyahu'nun muhalifleri, kaosun ve suçlamaların yer değiştirmesinin ortasında, ister Batı Şeria merkezli Filistin Yönetimi'nin altını oyma, ister Filistin topraklarını bölme ya da “İslamcı tehdidi” büyütme politikasının bir parçası olsun, Hamas'ın güçlenmesinden bizzat sorumlu olduğu yönünde bir söylem yarattılar. 

Ancak şimdi, başbakanın resmi kanallar dışında koordine edilen bazı Gazze politikaları için Doha'dan rüşvet ve hibe karşılığında - Katar'dan olduğu iddia edilen - mali tazminat aldığına dair ayrıntılar ortaya çıktı.

İsrail yanlısı Orta Doğu Medya Araştırma Enstitüsü (MEMRI) tarafından sızdırılan gizli belgeler, daha önce Katar ile dünyanın önde gelen isimleri arasındaki şüpheli mali ilişkileri ortaya çıkaran “Raven Projesi” kapsamında Katar'ın İsrailli yetkililere sağladığı finansmanı gözler önüne serdi.

Aralık ayında yayınlanan sızıntıların ilk dilimi, Katar'ın Netanyahu'ya 2012 yılında 15 milyon dolar ve 2018 yılında 50 milyon dolar olmak üzere en az iki hibe verdiğini ortaya koyan belgeleri içeriyordu.

Bu ay sızdırılan ikinci partide ise Katar eski Dışişleri Bakanı Hamad bin Casim es-Sani'nin dönemin İsrail Ekonomi ve Maliye Bakanı Yusuf Hüseyin Kemal'a yazdığı ve Netanyahu'ya 50 milyon dolarlık bir ödeme yapılmasına yetki veren “çok gizli” bir mektup yer alıyordu.

Bir başka belge de paranın Netanyahu'ya Katar'ın devlet güvenlik aygıtı aracılığıyla aktarıldığını doğruluyor. 

MEMRI'nin sağcı direktörü emekli general Yigal Carmon bu sızıntıları savunarak rüşvetlerin Doha'nın küresel nüfuz elde etme çabalarının bir parçası olduğunu ve ana hedeflerinden birinin de İsrail olduğunu iddia etti.

İsrail muhalefet lideri Tzipi Livni 2018'de Katar'ın Netanyahu'nun Likud partisi kampanyasına Knesset seçimlerinde başarılı olması için 3 milyon dolar fon sağladığını açıklamıştı. 

Jerusalem Post da daha önce Hamad bin Casim es-Sani'nin Tel Aviv'in en önde gelen Mısır karşıtı figürlerinden biri olan Avigdor Lieberman'ın liderliğindeki “Israel Beitenu” partisine 1,5 milyon dolar sağladığını ortaya çıkarmıştı.

Diğer Katar finansmanı skandallarının yanı sıra, aşırılık yanlısı Haham Nir Ben-Artzi, İsrailli sol dernek ve partilerin Netanyahu'nun liderliğine meydan okumak için tahmini 300 milyon dolar aldığını açıkladı.

İşgal devletindeki yetkililer bu fonları kabul etti. Mossad şefi Yossi Cohen 2020 yılında Katar emirine bir mektup yazarak “bölgede istikrarı garanti eden” mali yardım için teşekkür etti.

Ulusal Güvenlik Konseyi üyesi Ronen Levy ve Hükümet Faaliyetleri Koordinatörü Ghassan Alyan'dan gelen diğer mektuplarda da Gazze'nin Yeniden İmarı Komitesi ve “Gazze için Gaz” projesi de dahil olmak üzere çeşitli projeler aracılığıyla Doha'dan gelen mali destek kabul edildi.

Doha'nın İsrail ve Filistin siyaseti üzerindeki etkisi

Katar'ın siyasi duruşunu anlamak için İsrail ile ilişkilerinin tarihini izlemek gerekir. Doha, 1996 yılında İsrail ile ticari ilişkiler kuran ilk Arap-Fars Körfez ülkesi oldu ve 2000 yılındaki İkinci İntifada'ya kadar faaliyet gösteren bir ticaret ofisi açtı. Bu fiili elçilik, Katar gazının İsrail'e satılması, Tel Aviv'de Katar Gaz Borsası'nın kurulması ve İsrailli yerleşimcilerin Katar'ı ziyaret etmesine izin veren bir anlaşmanın imzalanmasını kolaylaştırdı.

Filistin tarafında ise Katar ile Müslüman Kardeşler arasındaki karşılıklı fayda sağlayan ilişki, diğer Filistinli grupların aleyhine Doha ile Hamas arasında yakın bağlar kurulmasını sağladı.

Başından beri İsrail tarafının gözleri önünde olan bu ilişkiler 2007'den sonra daha da güçlendi. Katar, İsrail'in onayıyla siyasi gündemlerini finanse etmek için hazinesini açtı ve elçisi işadamı Muhammed el-Emadi parayı Ürdün, Kudüs ve Gazze'den bizzat taşıdı.

Katar fonlarının akışı 2014'te İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısından sonra değişti. Doha, ABD, BM ve İsrail ile bu fonları izlemek için yeni bir mekanizma üzerinde anlaştı. İsrail, Gazze'deki durumun patlamasını önlemek için bunu destekledi.

Ancak Aksa Tufanı Operasyonu bu sisteme gölge düşürdü ve ABD Temsilciler Meclisi Gözetim Komitesi Doha'yı 2018'den bu yana Hamas'a ayda 30 milyon dolar ödemekle suçladı. Katar ise bu fonların insani amaçlarla kullanıldığını ve Tel Aviv ile koordine edildiğini söyledi.

Bu hassas denge Katar'ın Filistinli gruplar ve İsrail arasında arabulucu rolünden faydalanmasını sağladı. Resmi normalleşme anlaşmalarından kaçınan Katar, aktif diplomasiden ve hem Filistinli hem de İsrailli aktörlerle yakın mali bağlardan yararlanarak arabulucu rolüne zemin hazırladı.

Medya da bu karmaşık ilişkide bir rol oynadı. Katar'ın el-Cezire kanalı sık sık İsrailli yetkilileri ağırlarken, İsrail Dışişleri Bakanlığı da el-Cezire'nin Tel Aviv'deki ekibine hizmet verdi. El-Cezire aynı zamanda “İsrail” ismini haritaya koyan ilk Arap kanallarından biriydi. Ancak kanalın Arapça ve İngilizce kanalları Gazze'deki olayları genellikle farklı şekilde ele alıyor ve bu da çifte standart suçlamalarına yol açıyor.

Katar'ın stratejisi: Gaz anlaşmaları ve ABD ile bağların güçlendirilmesi

İsrail ve Katar arasındaki güçlü ilişki, önemli ticari anlaşmalar da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda kendini göstermektedir. BM COMTRADE veri tabanına göre, İsrail'in Katar'dan ithalatı 2013 yılında 353 bin dolara Katar'a ihracatı ise 2022 yılında 146 bin dolara ulaşmıştır. İşbirliği, başta doğal gaz sektörü olmak üzere çeşitli alanları kapsıyor.

Gazze'deki soykırımdan yararlanan Katar, Filistinli gruplar ile İsrail arasında arabuluculuk rolüyle yeniden gündeme geldi. Doha 2010 yılında Filistinli, ABD'li ve İsrailli tarafların katıldığı uluslararası bir konferansa ev sahipliği yaptı ve İsrailli asker Gilad Şalit karşılığında bin yirmi dört Filistinlinin serbest bırakılmasını sağlayan bir anlaşmayla sonuçlandı.

Bu başarıdan faydalanan Katar, Hamas'ın siyasi bürosuna ev sahipliği yapmayı teklif ederek müzakere kanallarını korudu ve direniş hareketindeki kilit isimlerle bağlantı kurmak için bu ilişkilerden faydalandı.

Bu strateji Katar'ın Washington'la bağlarını güçlendirmesini sağladı ki Fars Körfezi'ndeki komşuları bunun için yarışıyor.

İran'la ilişkileri de içeren “bağımsız” bölgesel politikası nedeniyle Suudi liderliğindeki ciddi bir ablukayla karşı karşıya kalması bir yana, Katar'ın yaklaşımı esasen işe yaradı. Bu yaklaşım onu önemli bir enerji tedarikçisi, ABD silahlarının önemli bir alıcısı ve ABD'nin yurtdışındaki en büyük hava üssüne ev sahipliği yapan ülke haline getirdi. Beyaz Saray 2022 yılında Katar'ı NATO üyesi olmayan kilit müttefik ilan etti.

Katar'ın resmi normalleşme anlaşmalarından kaçınmayı tercih etmesi, aktif diplomasiden ve hem Filistinli hem de İsrailli aktörlerle yakın mali bağlardan faydalanarak mevcut arabulucu rolüne hazırlanmasını sağladı.

Şu ana kadar yayınlanan sızıntılar ve analizler, BAE ve Suudi Arabistan da dahil olmak üzere diğer ülkeler tarafından paylaşılan bir strateji olan Katar parasının küresel siyasetteki etkisinin buzdağının görünen kısmını ortaya koyuyor. Bu ifşaatlar, Katar'ın İsrailli liderlerle, özellikle de kendisini korumak için suçlamaları saptırmaya hazır görünen Netanyahu ile ilişkilerinin geleceği hakkında soru işaretleri yaratıyor.

Çeviri: YDH