Lübnan-İsrail sorunu için toprak takası planı

img
Lübnan-İsrail sorunu için toprak takası planı YDH

ABD'nin İsrail'le Lübnan arasındaki sınır çatışmalarını sona erdirmek için toprak takasını kolaylaştırmayı amaçlayan bir teklifte bulunduğu ortaya çıktı.




YDH- Kuveyt merkezli el-Ceride gazetesinin Pazar günü geçtiği habere göre, Amerikalı yetkililer İsrailli mevkidaşlarıyla sanal bir toplantıda toprak takasını görüştü.

El-Ceride'ye göre, bu öneri, Hizbullah ve İsrail arasında sınır boyunca devam eden çatışmaları çözmeyi amaçlayan daha geniş bir anlaşmanın bir bileşeni olarak öngörülürken, aynı zamanda 2022'de deniz sınırlarının belirlenmesinden bu yana devam eden uzun süreli kara sınırı anlaşmazlığını da ele alıyor.

Cumartesi gecesi Lübnan'dan Kiryat Şamona ve Batı Celile'ye doğru pek çok roketin fırlatıldığı saldırılardan sonra sanal ortamda yapılan diplomatik değerlendirmeler, İsrail'in Kasım ayında yapılacak ABD seçimlerine kadar geçecek süreyi Hizbullah'ı mümkün olduğunca zayıflatmak için kullanmayı hedeflediğini gösteriyor.

Jerusalem Post'a göre, bu girişim, Tel Aviv'in yaklaşan ABD seçimleri öncesinde Hizbullah'ın etkisini azaltma stratejisinin bir parçası gibi görünüyor. 

Siyasi figürler ve analistler Gazze'de yaklaşık 11 ay süren çatışmaların ardından bölgede toprak sınırlarında değişimler yaşanabileceği uyarısında bulunurken, Amerikalılar, İsrail'in elinde bulunan alanın iki katı karşılığında kibbutzun özelliklerini değiştirmeyecek bir toprak takası öneriyor. 

Lübnan odaklı son sanal toplantıda İsrailli yetkililer, Hizbullah'ın askeri varlığını sınırdan 10 kilometre uzağa çekmesi yönündeki temel taleplerini yineledi.

Bu talep Hizbullah tarafından bugüne kadar kesin bir dille reddedilmişti.

Bu arada Washington'un diplomatik çözüm önerisinde iki önemli mesele ortaya çıktı.

Bunlardan ilki, deniz sınırının belirlenmesinden bu yana çözülemeyen ve “B1 Noktası” olarak adlandırılan son kara noktası ve ilk deniz noktası ile ilgili.

Kaynaklar, önerinin bu noktanın Lübnanlı kimliğini teyit etmeyi amaçladığını ve Birleşmiş Milletler güçlerinin her iki tarafın güvenliğini sağlamak üzere buraya konuşlandırılacağını öne sürüyor.

İkinci tartışma konusu ise İsrail'in başta 'Misgav Am' yerleşimi olmak üzere Lübnan topraklarına doğru genişlemesi ve bu genişleme, coğrafi-kentsel bir tecavüz olarak tanımlanabilir. 

Amerikalı yetkililer, yerleşimin mevcut özelliklerini koruyacak ve Lübnan'ın şu anda İsrail tarafından işgal edilen toprakların iki katı büyüklüğünde bir alan kazanmasına izin verecek bir toprak değişimi öneriyorlar.

Ancak Şeba Çiftlikleri, Kefer Şuba Tepeleri ve Gacer kasabasının kuzey bölümünün statüsü şimdilik çözüme kavuşmuş değil.

Buna ek olarak, İsrail'in askeri faaliyetlerindeki son artışla ilgili hala kesin bir açıklama yok. Bu tırmanışın operasyonları genişletmeyi amaçlayan yeni bir askeri aşamanın başlangıcına mı işaret ettiği yoksa sadece Litani Nehri'nin güneyindeki Hizbullah mevzilerini hedef alan bir strateji mi olduğu belirsizliğini koruyor.

Güney Lübnan cephesindeki durumla ilgili çelişkili diplomatik raporlar gelmeye devam ediyor. Batılı ve Amerikalı kaynaklar, Biden yönetiminin hem Gazze'de hem de diğer bölgelerde aktif bir ateşkes arayışında olduğuna dair göstergelerle birlikte, büyük bir çatışmanın olası olmadığını öne sürüyor.

Buna karşılık bazı diplomatik değerlendirmeler, İsrail'in Kasım ayında yapılacak ABD seçimleri öncesinde Hizbullah'ın gücünü önemli ölçüde azaltmayı hedeflediğini öne sürüyor.

Arap bölgesinde, özellikle ateş kuşakları stratejisinin önümüzdeki aşamada bir dizi askeri eylemin habercisi olabileceğinden, çatışmanın potansiyel tırmanışına ilişkin endişeler devam etmektedir. Arap diplomatik kaynakları sahadaki bu gelişmeleri, karşı tarafa yönelik saldırganlığın arttırılması gerektiğini vurgulayan İsrailli yetkililerin açıklamalarıyla ilişkilendiriyor.

Özellikle İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi'nin kısa bir süre önce bu direniş örgütüne karşı saldırgan önlemler alma isteğini dile getirmesi durumun ciddiyetinin altını çiziyor.