Amerikan gazetesinde ortaya atılan 3 sorunun yeni seçilen Donald Trump'ın olası ikinci döneminde Orta Doğu politikasının yörüngesini şekillendirmede önemli bir rol oynayacağı bildiriliyor.
YDH- Washington merkezli Amerikan gazetesi The Hill'de yer alan görüş, ABD'nin yeni başkanı seçilen Donald Trump'ın Orta Doğu politikasının geleceğinin üç kritik soruya bağlı olduğunu iddia ediyor.
''Trump'ın Orta Doğu politikasını şekillendirecek 3 cevapsız soru'' başlıklı görüşün yazarı Robert Satloff üç kritik soruyu sıraladı:
İran'ın nükleer silah elde etmesini önleme taahhüdü, Arap-İsrail savunma işbirliğini teşvik etmek için ABD askeri müdahalesinin kapsamı ve İsrail'in Batı Şeria topraklarını ilhakı konusundaki tutumu.
Nükleer taahhüt
Geçtiğimiz 15 yıl boyunca ABD başkanları Orta Doğu politikalarında farklılıklar gösterse de İran liderlerinin nükleer silah elde etmesini engelleme konusunda sürekli olarak hemfikir oldular.
Stratejiler arasında İran nükleer anlaşması gibi diplomatik çabalar, ekonomik yaptırımlar ve askeri tehditler yer aldı.
Ancak Trump-Vance kampanyası bu uzlaşıdan ayrışmaktadır.
Başkan yardımcılığı tartışması sırasında Vance, İsrail'in İran'a karşı eylemlerini destekledi ancak ABD'nin İran'ın nükleer emellerini aktif olarak durdurması gerekip gerekmediği konusuna açıklık getirmedi.
Bu durum önemli bir soruyu gündeme getirmektedir: İran'ın nükleer silah edinmesini engellemeye yönelik güçlü bir ABD taahhüdü ile pasif bir çevreleme politikası arasındaki fark önemlidir.
Trump yönetiminin Orta Doğu'daki hedeflerinin başarısı bu konudaki tutumuna bağlıdır.
Konuşlandırmalar
Trump, görevdeki son günlerinde İsrail'i ABD Merkez Komutanlığı'na entegre ederek Biden yönetimi sırasında Arap-İsrail askeri işbirliğini geliştirdi.
Bunun en önemli örneği, İran'ın 13 Nisan'da İsrail'e yönelik füze ve insansız hava aracı saldırısına, ABD'nin bölgedeki önemli askeri kaynaklarıyla desteklenen ortak yanıttı.
Trump'ın bazı danışmanları bu tür operasyonların Orta Doğu'daki çatışmaları tırmandırabileceğinden ya da dikkatleri Çin'le mücadeleden uzaklaştırabileceğinden endişe ediyor ancak ABD liderliği olmadan Arap ve İsrail işbirliği azalabilir.
Trump için en önemli soru, Arap-İsrail savunma ittifaklarını güçlendirmeye mi yatırım yapacağı yoksa İran'a karşı koyma kabiliyetlerini zayıflatabilecek ABD müdahalesini mi azaltacağıdır.
Bu karar Orta Doğu'nun stratejik manzarasını yeniden şekillendirmede hayati önem taşıyacaktır.
İlhak
Trump'ın ilhak konusundaki tutumu belirsiz ancak güçlü bir destekçisi olan eski Arkansas Valisi Mike Huckabee'yi İsrail Büyükelçisi olarak atadı.
İbrahim Anlaşmaları Trump'ın ilk döneminin ''en büyük diplomatik başarısıydı'' ve bu anlaşmaları genişletmek muhtemelen ikinci döneminin de temel hedeflerinden biri olacak.
2020 baharında, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu Batı Şeria'nın büyük bir kısmını ilhak etmekle tehdit ettiğinde, Birleşik Arap Emirlikleri barış ve normalleşme için bir anlaşma teklifini İsrail'in ilhakı dört yıl boyunca askıya alma sözü vermesine bağlayarak Netanyahu'nun hesaplarını değiştirdi.
İsrail, Trump yönetiminin ebeliğini yaptığı tarihi bir anlaşma imzaladı ve o zamandan beri sözünü tuttu ancak bu dört yılın süresi iki ay önce doldu.
Şimdi 'daha da sağcı' bir koalisyonla iktidarda olan Netanyahu, Trump'ın yeniden seçilmesini 2020'de başladığı işi tamamlamak için bir şans olarak görüyor olabilir ki yakın zamanda Washington'a büyükelçi olarak ilhakı savunan birini ataması da bunu gösteriyor.