Suriye'de kimlik temelli cinayetler artıyor

img
Suriye'de kimlik temelli cinayetler artıyor YDH

Suriye'de, HTŞ'nin idaresindeki yeni otoritelerin ihlalleri, halk tarafından yoğun bir şekilde reddediliyor. Bu ihlaller, 'bireysel eylemler' olarak nitelendirilse de özellikle azınlıklar arasında endişe yaratıyor.




YDH - Suriye'de, Ebu Muhammed el-Colani liderliğindeki Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) tarafından yönetilen yeni rejimin ihlalleri, geniş halk kesimleri tarafından yoğun bir şekilde reddediliyor.

Bu ihlaller, "eylemler" olarak nitelendirilse de özellikle azınlıklar arasında büyük endişe yaratıyor.

HTŞ, ihlalleri "mezhepçiliği kışkırtma" olarak tanımlayarak, bu tür eylemleri meşrulaştırmaya çalışıyor. Ancak pek çok kişi, bu tutumu, Suriye'deki kamuoyunun temel kaygılarına yönelik bir ikiyüzlülük olarak görüyor.

El-Ahbar gazetesinin değerlendirmesine göre, son dönemde, Humus'un Medeniyet Caddesi'nde yaşayanlar, geçen hafta bölgedeki protestoculara doğrudan ateş açıldığını ve bir kişinin öldüğünü, beş kişinin de yaralandığını bildirdi.

Bu olaylar, Şam, Suriye kıyı kentleri, Hama ve Hums kırsalında yayılan bir video kaydının ardından patlak veren protestolar sırasında yaşandı.

Söz konusu videoda, Halep'teki Şeyh Ebu Abdullah Hüseyin bin Hamdan el-Hasibi'nin türbesine yapılan saldırı görülüyor.

Saldırının, grupların Halep'e girişi sırasında, yaklaşık 20 gün önce gerçekleştiği ortaya çıktı.

Humus'taki rejim yetkilileri, protestoculara ateş açılmasını "eski rejim artıklarının mezhepçiliği kışkırtma girişimi" olarak nitelendirdi.

Fakat bölge sakinleri, bu açıklamaların, 2011'deki protestocuların öldürülmesini meşrulaştırmak için kullanılan eski rejim söylemleriyle aynı olduğunu belirtiyor.

Ayrıca, hükümetin çarşamba akşamı Humus'ta sokağa çıkma yasağı ilan etmesine rağmen, kendi taraftarlarının mezhepçi sloganlarla protesto düzenlemesine izin vermesi, bazıları tarafından mezhepçi gerilimleri körüklemek olarak yorumlanıyor.

Bu protestolar ve ardından yaşanan güvenlik zafiyeti, HTŞ rejimi için "eski rejim artıklarını ve suçluları yakalama" adı altında operasyonlar başlatma fırsatı yarattı.

Geçen perşembe günü Hums kırsalındaki Biklis köyünde çıkan çatışmada öldürülen ve geçmiş yıllarda cinayet ve kaçırma olaylarına karıştığı iddia edilen Şüca el-Ali'nin ölümünün ardından, HTŞ unsurları bölgedeki bazı köylere silah arama gerekçesiyle operasyon düzenledi. Yayılan video kayıtlarında, bu operasyonlar sırasında mezhepçi söylemler ve tehditler öne çıkıyor.

Arap Alevi toplumundan dini ve sivil figürler, HTŞ temsilcileriyle yapılan toplantılarda, "bireysel eylemler" veya "faili meçhul" olarak nitelendirilen intikam eylemlerine yönelik büyük endişelerin dile getirildiğini belirtiyor.

Örneğin, geçen salı günü Hama kırsalındaki Rabia köyü yakınlarında üç yargıcın cesedinin bulunması, bu tür eylemlerin devam ettiğini gösteriyor.

Bir Arap Alevi şeyhi, uluslararası toplumun mevcut hükümeti kabul etmesini ve tanıtmasını eleştirerek, "azınlıklara yönelik ihlallerin uluslararası kuruluşlar tarafından görmezden gelinmesini" şaşırtıcı buluyor.

Özellikle, Hama kırsalındaki Sukeylebiye kentinde yabancı unsurlar tarafından bir Noel ağacının yakılmasının ardından protesto düzenleyen Hıristiyanlara yönelik ihlallere değiniliyor.

Eski bir Suriye ordusu subayı olan Ahmed, silah teslimi ve eski askerlerin durumlarının normalleştirilmesi süreçlerinden endişe duyuyor.

Şam'ın Mezze 86 mahallesinde, çoğunluğu Arap Alevi olan ve pek çok gencin askeri ve güvenlik kurumlarında çalıştığı bir bölgede, "güvenlik güçlerinin evlere girişini kısıtlayan" bir anlaşma yapıldığını belirtiyor.

Gakat Ahmed, bu tür adımların, "sözde halk direnişi" bahanesiyle Arap Alevi bölgelerinde daha şiddetli operasyonlara yol açabileceği uyarısında bulunuyor.