Norveçli enstitü: Hizbullah'ın İsrail savaşına rağmen ayakta kalması şaşırtıcı

img
Norveçli enstitü: Hizbullah'ın İsrail savaşına rağmen ayakta kalması şaşırtıcı YDH

Norveç merkezli Oslo Barış Araştırmaları Enstitüsü, Hizbullah'ın güçlü düşmanları karşısındaki direnişinin şaşırtıcı olduğunu belirtti. Enstitüye göre Hizbullah, devlet içi ve dışı faaliyetlerini dengeleyen akıllı bir stratejiyle ABD ve İsrail'in uluslararası hukuku kullanma girişimlerine karşı koyuyor.




YDH - Norveç merkezli Oslo Barış Araştırmaları Enstitüsü, "Hizbullah'ın silahsızlandırılması ve dağıtılması" amacıyla yürütülen çok cepheli savaşın, taraflar arasındaki güç dengesizliği göz önüne alındığında şaşırtıcı boyutlarda olduğunu belirtti.

Enstitü, daha da şaşırtıcı olanın ise Hizbullah'ın, "kendisini tamamen yok etmeyi amaçlayan güçlü düşmanlar" tarafından yürütülen savaşa karşı gösterdiği direniş olduğunu vurguladı.

Enstitünün analizine göre, İsrail'in "Hizbullah'ı yok etme" hedefiyle Lübnan'a başlattığı ve Kasım 2024'teki ateşkese rağmen devam eden saldırganlık, İsrail ve Batılı müttefiklerinin Lübnan'ı boyunduruk altına almak ve direnişi hedef almak için siyasi, iktisadi, hukuki ve askeri araçlar kullanarak yürüttüğü kesintisiz savaşın son halkasını temsil ediyor.

Hizbullah'ın gücünün iki temel izahı

Bu bağlamda enstitü, araştırmacıların Hizbullah'ın gücüne dair iki temel açıklama sunduğunu aktardı. İlk görüşe göre sır, örgütün gizli operasyonlarında yatıyor. İkinci görüş ise gücün, Lübnan devlet kurumlarıyla bütünleşmesinden kaynaklandığını savunuyor.

Buna karşılık enstitü, Hizbullah'ın devlet içi ve dışı faaliyetleri arasında hassas bir denge kurarak siyasi direniş fikrini akıllıca savunduğunu ifade etti. Bu strateji, araştırmacılar tarafından "taklitçi riskten korunma" olarak adlandırılıyor.

Analizde, bu stratejinin Hizbullah'ın, ABD ve İsrail'in Güvenlik Konseyi gibi uluslararası kurumları ve uluslararası hukuku silah olarak kullanma girişimlerine bir yanıt olduğu belirtildi.

Söz konusu girişimlerin, "Amerikan-İsrail vizyonuyla uyumlu ve Hizbullah'a hiçbir alan bırakmayan bir Lübnan egemenliği modeli" dayatmayı amaçladığı kaydedildi.

Enstitü, Hizbullah'ın aynı standartları Lübnan'ın egemenlik eşitliğini ve toprak bütünlüğünü savunmak için kullanarak dengeleri değiştirdiğini ve zaman zaman ABD destekli işgal güçlerinin ihlalleri karşısında bu standartların tek savunucusu haline geldiğini değerlendirdi.

'ABD, uluslararası hukuk sisteminden fiilen çıktı'

Raporda, Siyonist rejimin Amerika'nın desteğiyle gerçekleştirdiği son saldırganlığının yaklaşık 2 bin 720 sivilin hayatını kaybetmesine ve sivil altyapıda geniş çaplı yıkıma yol açtığı hatırlatıldı. Bu durumun, ABD'nin Lübnan politikasında büyük bir değişimi ve uluslararası hukuk sisteminin yok edilmesinde atılmış ek bir adımı yansıttığı ifade edildi.

Ayrıca enstitü, İsrail'in ABD desteğiyle sivil alanlarda çağrı cihazlarını ve iletişim araçlarını patlatma, suikastlar ve nüfusun yoğun olduğu bölgeleri sistematik olarak bombalama gibi terör yöntemleri kullandığını ve bu saldırıların 2006'daki savaşı aşan bir boyuta ulaştığını belirtti.

Enstitü, analizini şu tespitle sonlandırdı:

"ABD, on yıllardır Hizbullah'a karşı 'hukuk savaşı' olarak adlandırdığı yöntemi kullandıktan sonra, Lübnan'ı ve bölgedeki diğer ülkeleri güç ve dayatmalarla boyunduruk altına almak için uluslararası hukuk sisteminden fiilen çıkarak bir 'kaos sisi' lehine hareket etmiştir."

Enstitüye göre, ABD-İsrail savaşının Hizbullah'ı ortadan kaldırmayı başarması durumunda bu, uluslararası kurumların başarısı sayesinde değil, bilakis onların topyekûn çöküşünün bir sonucu olacak.



Makaleler

Güncel