İsrail, güney Suriye’deki tampon bölgeleri işgal ederek su kaynaklarını ele geçirdi ve ağır hava saldırılarıyla Suriye’nin askeri kapasitesini hedef aldı. Bu sırada Süveyda’da yerel Dürzi gruplar, HTŞ'nin hegemonya kurma girişimlerine karşı protestolar düzenleyerek ortak yönetim çağrısında bulunuyor.
YDH - İsrail, Suriye topraklarına yönelik saldırılarını sürdürerek savaş sonrası dönemde eşi benzeri görülmemiş bir düzeye ulaştı.
İsrail ordusu, güney Suriye'deki tampon bölgeyi işgal ederek başlıca su kaynaklarını ve barajları ele geçirdi.
Bu durum, Deraa ve Şam kırsalına yönelik su arzını ciddi şekilde etkilerken, hava saldırılarıyla Suriye ordusunun çoğu askeri kapasitesini, karargâhlarını ve araştırma merkezlerini hedef aldı.
İsrail, güney Suriye’de ele geçirdiği bölgelerde idari ve güvenlik düzenlemeleri yapıyor.
Hükümet kurumlarını kapatan İsrail, bölgede “fiili bir otorite” oluşturarak halkın bu durumu kabul etmesini dayatıyor.
Bu süreçte Suriye'i ele geçiren HTŞ rejimi ise yalnızca zaman zaman düşük profilli açıklamalar yapmakla yetiniyor.
İsrail ordusu, bu politikalarını ağır bombardımanlarla desteklemeye devam ederek askeri üsleri ve yer altındaki tünelleri hedef almak için güçlü bombalar kullanıyor.
Son bombardımanlar, Şam’ın batı kırsalında ve Halep’in doğusunda büyük patlamalara yol açtı.
Özellikle Halep'teki Savunma Bakanlığı’na ait tesisler yoğun saldırıya uğradı ve patlama sesi şehir genelinde duyuldu. Patlamanın ardından bölgedeki sismik istasyonlar artçı sarsıntılar kaydetti.
İsrail’in yeni saldırıları, Suriye ordusunun geriye kalan askeri kapasitesini yok etmeye odaklanıyor. Bu kapsamda, medyada sıkça gündeme gelen yer altı tünelleri, özellikle Şam kırsalındaki tahkimatlar hedef alınıyor.
Güney Suriye’de İsrail’in hareketlerine yakın bir bölgede yer alan Süveyda’da ise yerel Dürzi gruplar, Heyet Tahrir eş-Şam'a karşı tepkilerini sürdürüyor.
Örgüt, Süveyda’yı halkına bırakmayı tercih ederek, sorunları müzakereyle çözmeye çalışıyor.
Fakat HTŞ rejiminin yetkilerini tek başına pekiştirme girişimleri, halktan ve yerel gruplardan sert bir dirençle karşılaşıyor.
Özellikle, bölgedeki halk ve gruplar, silahlarını teslim etme taleplerini reddederek, bu süreç için ortak bir yönetim kurulmasını şart koşuyor.
HTŞ'ye bağlı bağlı Askeri Operasyonlar İdaresi güçlerinin Süveyda’ya girişi engellendi ve yerel gruplar bir dizi temel ilke açıkladı.
Bu ilkeler arasında, silah tesliminin yalnızca tüm silahlı gruplar dağıtıldıktan ve Savunma Bakanlığı için açık bir idari yapı kurulduktan sonra gerçekleşeceği ifade edildi.
Ayrıca, yeni yönetimin tek taraflı güç konsolidasyonu çabalarına karşı çıkıldı ve bu sürecin Suriye’de ortak bir yönetim anlayışıyla yürütülmesi gerektiği belirtildi.
İlk adımların, Ebu Muhammed el-Colani tarafından çağrısı yapılan Ulusal Diyalog Konferansı'nın bu ayın ortasında başlamasıyla atılması bekleniyor.
Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Hicri ise “silah tesliminin konuşulması için henüz çok erken” olduğunu söyledi.
Bir televizyon röportajında, “Bu konu devlet kurulup haklarımızı garanti altına alacak bir anayasa yazılana kadar kesinlikle kabul edilemez,” ifadelerini kullandı.
Geçici hükümetin şu anda istikrarsız olduğunu ve yalnızca bir geçiş dönemi hükümeti olduğunu belirten el-Hicri, bu hükümetin cezaevlerindeki mahkûmları serbest bırakmadığını da eleştirdi.
Bunun yanı sıra, Süveyda halkının ülkedeki istikrarsız durumdan endişe duyduğunu vurguladı ve “bölgedeki dini liderlik, ulusal çizgiye bağlılığını sürdürmektedir” dedi.
Süveyda’da yaşanan bu hareketlilik, geçen yıl boyunca merkezi yönetim anlayışına karşı düzenlenen protesto ve oturma eylemlerinin devamı niteliğinde.
Bu gösteriler, Şam’daki merkezi yönetime karşı yerel hakları ve özgünlüklerini koruyan bir idari yapı veya ortak bir yönetim çağrısında bulunuyor.
Süveyda, özellikle kökten dinci geçmişe sahip örgütün iktidarı devralmasından sonra bu taleplerini daha da net bir şekilde dile getiriyor.