SAAF-İranlı Taklit mercilerinden Ayetullah Mekarim Şirazi, bir süre önce 38 Suudi Arabistanlı alim ve akademisyenin yayınladığı ve dünyadaki tüm Sünnileri, Şiilere karşı savaşa çağıran bildiriye cevaben açıklama yayınladı.
SAAF-İranlı Taklit mercilerinden Ayetullah Mekarim Şirazi, bir süre önce 38 Suudi Arabistanlı alim ve akademisyenin yayınladığı ve dünyadaki tüm Sünnileri, Şiilere karşı savaşa çağıran bildiriye cevaben açıklama yayınladı.
Ayetullah mekarim Şirazi’nin yayınladığı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Bismillahirrahmanirrahim
Bir süre önce bazı İslam ülkelerinde tuhaf ve benzersiz bir olay yaşandı. İçinde bulunduğumuz yılın Zilkade ayının 16’sında Ummu’l- Kura ve Melik Suud gibi Suudi Arabistan’ın dini üniversitelerinin hocalarından ve Arabistan’ın çeşitli bölgelerindeki öğretmenlerinden oluşan 38 kişilik bir grup, bir bildiri yayınladılar ve Iraklı Şiilerin, dünyadaki tüm Şiilerin öldürülmesi yönünde fetva verdiler. Onları Rafızi Safeviler, Sünnileri öldüren ABD ve İsrail’in müttefiki olarak nitelediler.
Girişten sonra bildirinin ilk maddesinde tüm kitle haberleşme araçlarından ve Arap medyasından Şia tehlikesini tüm Müslümanlara duyurmasını istediler. Daha sonra Şiileri Irak’taki Sünnileri öldürmekle suçladılar, bildiride Şiilerin Irak’ı bölmeye çalıştığını ifade ettiler. Buna göre her şeyin yer aldığı güney; Şiilere, kuzey bölgesi; Kürtlere, ortadaki küçük bir bölüm de Sünnilere kalıyordu. Daha sonra, zorla alınan şeyin, yine zorla geri alınabileceği belirtildi. Bu durumda savaşılmalı, Irak, Şiilerin, (hatta Kürtlerin) elinden çıkarılmalıydı. İkinci maddede Sünni âlim ve düşünürler, mescit ve minberlerde, umumi ve hususi toplantılarda bu “tehlike”ye dikkat çekmeye ve Sünnileri Şiilere karşı harekete geçirmeye davet edildi.
Üçüncü maddede de tüm Sünniler, Iraklı Sünnilere mali ve askeri yardımda bulunmaya davet edildi.
Dördüncü maddede, Iraklı Sünni parti ve gruplardan aralarındaki ihtilafı bırakmaları, Şiilere karşı güçlerini birleştirmeleri, kendi tabirleriyle ABD ve Rafızi Safevi tağutlarıyla onların işbirlikçilerine karşı (Kürtlere ve Irak’taki mutedil Sünnilere işaret edilerek) mücadele etmeleri istendi.
Beşinci maddede bu tehlikeden ümitsizliğe düşmemeleri, infiale kapılmamaları, hakkın batıla galip geleceğini bilmeleri söylendi.
Tarih boyunca hiçbir Sünni ulema grubu ehl-i Kıble olan Müslümanlar arasında iç savaş başlatmak ve kelime-yi şehadet getiren milyonlarca müslümanın birbirini öldürmesini sağlamak için böylesi bir fetva vermemişti. Şiiler ise ister Sünni isterse Şii olsun bir müslümanın bir damla kanının akıtılmasını büyük ve bağışlanmayacak bir günah olarak görmektedir.
Biz bu tür tehditlerden korkmadığımızı belirttiğimiz gibi, tüm bu gayri insani şiddete rağmen onlara dostluk elimizi uzatıyor ve diyoruz ki:
Kardeşler, yanlış yolda yürüyorsunuz, bizim düşmanlarımız başkalarıdır. Sizin istediğiniz şey gerçekleşecek olursa, Müslümanlar için geriye bir şey kalmayacaktır. Biz size kardeşçe nasihat ediyoruz. İslam’a daha fazla darbe vurmayınız, Müslümanları dünyada cehalet ve şiddet içinde kişiler olarak tanıtmayınız.
Her halükarda dünyadaki tüm Müslümanların üzerinde düşünmesi gereken uğursuz ve tehlikeli gerçekler konusunda şu aşağıdaki hususlar dikkat çekicidir.
1-Kardeş katline, yüz milyonlarca Müslümanın kanının dökülmesine çağrıda bulunan, savaş tamtamları çalarak tüm İslam dünyasını en üst düzeyde şiddete davet eden bu bildiri göstermektedir ki bugün İslam dünyasını tehdit eden en büyük tehlike kendilerinden başka tüm Müslümanları, bu cümleden de Şiileri ve Sünnileri kafir ve müşrik sayan aşırı Vehhabi düşüncesidir. (buna ilişkin deliller, Muhammed bin Abdulvehhab’ın kitaplarında mevcuttur) ve Sünni kardeşlerin çoğu da bu düşünceden bizardır.
Maalesef bu şiddete dayalı düşünce tarzı İslam dünyasının ilerlemesine engel olmaktadır ve İslam dünyasının günümüzdeki başlıca sorunlarından biri de budur. Dünyadaki birçok insan İslam’ı kabul etmeye hazırdır; ama bunlar biraz yaklaşıp da Müslümanlar arasında teröre ve şiddete gark olmuş grupların varlığını görünce geri çekilmektedir.
2-Onlar, Irak’taki en esaslı tehlikenin ABD olduğunu söylemekte ve onunla mücadelenin vacip olduğunu ifade etmektedirler. Bu sözü biz de kabul ediyoruz. Fakat onlar da herkes gibi biliyor ki bazı İslam ülkeleri ABD’nin Ortadoğu’daki en asli müttefikidir ve Amerikalılar oralarda serbestçe dolaşabilmektedir. Peki bunlar, onlarla neden mücadele etmemektedirler, oralarda Amerikalıları ağırlarken, neden Irak’ta Amerikalılarla savaş çağrısı yapmaktadırlar?
3- Şiileri, kendi deyimleriyle Rafızi Safevileri, ABD’nin müttefiki ve Siyonistlerin destekçisi olarak nitelemektedirler. Onlar, acaba hangi İslam ülkesinin yıllardır Amerika’yla ilişkisini kestiğini ve ABD’nin ambargolarına maruz kaldığını biliyorlar mı ve bunu söyleyebilirler mi?
Tüm Arap liderlerinin korktuğu güçlü İsrail ordusunu, Lübnan halkının hangi kesimi yendi ve İsrail’le kimler işbirliği yaptı? İsrail’le savaşı sırasında Hizbullah’a yapılan yardımları kimler engelledi?
4-Irak’taki Sünniler, Şiiler tarafından mı öldürülüyor yoksa yandaşları olan Baas Partisi’nin kalıntıları Şiileri mi katliama tabi tutuyor?
Necef’te 300 kişiyle birlikte şehit edilen Ayetullah Muhammed Bakır el-Hekim, Sünni miydi? Kazımeyn’de öldürülen binden fazla kişi Sünni miydi?
Son yılların en ölümcül günlerinden biri Hille’de yaşandı ve yaklaşık 400 kurban aldı ki bunların hepsi de Şiiydi. Kufe’de, Kerbela’da Necef’te, Hille’de öldürülen binlerce kişinin hepsi Şiiler tarafından mı öldürüldü?
5-Siz, zorla kaybedilenin zorla geri alınması gerektiğinden bahsediyorsunuz. Irak’taki mevcut hükümetin dünyanın muhtelif ülkelerinden gelen gözlemcilerin nezaretinde gerçekleştirilen serbest seçimler sonucunda kurulduğunu, sizin ülkenizde yapılmayan bir şekilde milletvekillerinin cumhurbaşkanını ve başbakanı seçtiğini bilmiyor musunuz? Siz bunları zorla alınmış olarak niteliyorsunuz da kendi ülkenizin hükümetini demokrasi olarak mı görüyorsunuz?
6-Irak’la ilgili son istatistiklere bir göz atsanız iyi olur. Irak’ın yüzde 60’ını Şiiler, yüzde 20’sini Kürtler, yüzde 20’sini de Sünni Araplar oluşturuyor. Yani siz bu yüzde 20’nin, hem de güç kullanarak yüzde 80’e hükümet etmesini mi istiyorsunuz? Bugünün dünyasında böyle bir şeyin mümkün olmadığı bir yana bu aynı zamanda akıl ve mantık dışıdır da. Bırakın üniversite hocasını, hiçbir sıradan insan da bunu kabul edemez.
7-İslam Peygamberi ile ilgili o çirkin karikatürleri kimler yayınladı? Şeytan Ayetleri kitabını kim yazdı ve onu ve yayıncısını kimler destekliyor? Kimler İslam’ı şiddet ve barbarlık dini olarak niteliyor? Müslümanların ilk kıblesi olan Beytu’l- Mukaddes’i kimler alıp kendine başkent yaptı ve bugün İslam ülkeleri kimlerin çizmelerinin altındadır?
Sizler bütün bunları bırakıp İslam düşmanlarının çıkarına olacak şekilde Müslümanlar arasında fitne ateşi yakmaya çalışıyorsunuz. Acaba sizin dini gayretiniz bu şekilde mi hükmediyor?
8-Sizin bildiriniz Kur’an ayetlerine ve nebevi hadislere aykırıdır. Kur’an’ın dediğini unuttunuz mu? “Ey İman edenler Allah yolunda adım attığınız (savaşa çıktığınız) zaman gerekli araştırmayı yapın ve size selam verene dünya hayatının geçiciliğine istekli çıkarak sen mümin değilsin demeyin asıl çok ganimet Allah katındadır.” (Nisa 94)
Sizler İslam’ın ve İslamî ilimlerin ilerlemesinde büyük bir pay sahibi olan geniş bir Müslüman kitleyi niçin küfürle suçluyorsunuz?
Yüce Peygamber, kendisinden nakledilen birçok rivayette “kelime-yi şehadet getirenin canı, malı ve namusu korunmuştur” diye buyurmuyor mu? Niçin bu hadisleri ayaklar altına alıyorsunuz?
Unuttunuz mu Kur’an-ı Kerim “Çekişip birbirinize düşmeyin. Çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider.” (Enfal-46) diye buyurmuyor mu? Irak’ta davet ettiğiniz iç savaş, her iki kesimden de büyük kitlelerin ölümüne sebep olarak Müslümanların İslam düşmanları karşısında yenilmesini beraberinde getirmeyecek midir?
9-Sizler “Müminlerden iki topluluk çarpışacak olursa, aralarını bulup düzeltin.” Hucurat-9” ayeti kerimesi doğrultusunda hareket ederek Irak’taki iç savaş ateşine su serpeceğinize, karşı taraf size dostluk eli uzattığı halde iç savaşı şiddetle körüklüyorsunuz. Bu Kur’an’ın emirlerine aykırı değil midir?
Siz, bildirinizde Sahih-i Müslim’den şu anlam dolu hadisi naklediyorsunuz: “Allah Hz. Peygambere İslam düşmanlarının bu ümmete hakim olamayacağını vaad etti. İslam ümmetinin bir sorunu olacaksa bu da onların iç ihtilaflarından kaynaklanacaktır” Siz bu hadisi nakledip, maalesef bunun aksine davranıyorsunuz.
İslam Peygamberi müşriklerle yaptığı bütün savaşlarında savaşçılarına kadın ve çocukları öldürmeyin diye emir vermiyor muydu? Sizlerden bir grup niçin bu önemli insani ve İslami emri diğer bir Müslüman gruba karşı unutuyor?
10-İslam ülkelerinin tüm politikacıları bu hükümle amel etmese de buna şaşılmaz; ama din alimleri bununla amel etmezse, Allah korusun siyasetçilerin oyuncağı haline gelmiş, onların kontrolüne girmiş olurlar ki buna şaşılır.
Kur’an-ı Kerim bir müminin kanının dökülmesini “lanet”, “elim azap” “cehenneme girme” sebebi saymakta ve “Kim bir mümini kasıtlı olarak öldürürse, cezası içinde ebedi kalmak üzere cehennemdir, Allah ona gazaplanmış, onu lanetlemiş ve ona büyük bir azap hazırlamıştır.” (Nisa 93) buyurmaktadır.
Gerçekten de bu ayet insanı sarsmaktadır. O halde bir kişi binlerce Müslümanın kanının dökülmesine sebep olursa kıyamet gününde nasıl bir akıbete uğrayacaktır?
11-Sizin bildiriniz, Ehl-i Beyt mezhebi takipçilerine karşı şiddetli bir suizan içinde olduğunuzu ortaya koyuyor. Bunun kökeninde düşmanın kötü propagandası, bazı söylentiler ve her iki grupta da bulunan bazı cahillerin davranışlarının ölçüt alınması ve ona göre hüküm verilmesi bulunuyor.
12-Biz buradan şunu ilan ediyoruz: Şii alimleri iki tarafın da yer alacağı ortak ulema toplantılarına katılmaya ve kardeşçe ve dostça bir söylem ve diyalogla bu suçlamaların düşmanın veya aşırıların olumsuz propagandasından kaynaklanan suizanlardan oluştuğunu ispat etmeye hazırdır. Şiilerin katledilmesi için fetva verenlerin de bu toplantılarda yer alması son derece iyi olur.
Şii alimleri Saddam’ın devrilmesinden bu güne kadar geçen 4 yıl boyunca tüm Irak halkını birliğe ve dayanışmaya, kardeş kanı dökmekten sakınmaya davet etmiştir. Şimdi aklen sıra büyük Ehl-i Sünnet ulemasındadır. Bunlar sorumluluklarını yerine getirmeli, fitne ve tahrikle Müslümanları birbirine düşürmekle meşgul olan bazı cahillerden İslam’ın dünyadaki onuruyla daha fazla oynamamalarını, masum insanların kanını dökmemelerini ve İslam’ın kesin hükümlerini yaralamamalarını istemelidir.
“Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında sen hak ile hüküm ver” (Araf-89)
“Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma, Rabbimiz, gerçekten sen çok şefkatlisin ve çok esirgeyicisin.” (Haşr-10)