ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Suriye'deki katliamları kınayan açıklamalarının ardından, Suriye'nin sahil kentlerindeki hareketlilik kısmen durdu. Rusya ve ABD'nin Suriye konusunda uzlaşma sinyalleri verdiği belirtilirken, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de Suriye konusunda fikir birliğine vardı.

YDH - Suriye'nin sahil kesimindeki kent ve köylerde yaşanan Alevi katliamları, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun sosyal medya paylaşımıyla başlayan ve Batı'dan gelen kınama mesajlarıyla devam eden sürecin ardından kısmen duruldu.
Bu gelişmeler, Rusya ile ABD'nin Suriye konusunda nadir bir uzlaşı sergilediği Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi oturumuyla sonuçlandı.
İki ülke arasındaki bu yakınlaşma, ABD Başkanı Donald Trump'ın göreve başlamasıyla ivme kazanmıştı.
ABD Dışişleri Bakanı Rubio, "radikal İslamcı teröristlerin ve onlarla birlikte hareket eden yabancı cihatçıların Suriye sahilinde sivilleri katletmesini" kınadı. Ayrıca, Suriye'deki yeni yönetimi, azınlıklara yönelik katliamların sorumlularını yargılamaya çağırdı.
Bu paylaşım, yönetimde alarm etkisi yarattı. Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) rejiminin lideri Ebu Muhammed el-Colani (şimdiki adıyla Ahmed Şaraa), kaydedilmiş bir konuşmayla ihlallerin varlığını kabul etti.
Colani, gerçekleri araştırmak için özel bir komite ve "toplumsal barışı" sağlamak amacıyla sahil halkıyla iletişim kuracak başka bir komite kurulduğunu duyurdu.
Rejimin Savunma Bakanlığı ise, saldırıları sonlandırarak, sahile akın eden grupların geri çekilmesi emri verdi.
Grupların büyük bölümü geri çekilse de, bazı köyler yağma ve cinayetlere devam eden grupların saldırılarına maruz kalıyor.
Sahadaki kaynaklar, el-Ahbar'a, "Bu saldırılar, Suriye'deki yeni yönetim tarafından en üst düzeyde takip ediliyor. Bu grupları durdurmak için 'Askeri Polis' adı altında yeni askeri birlikler gönderiliyor. Bu birliklere, suçların video kayıtlarında görünen silahlı kişileri yakalama görevi verildi," bilgisini paylaştı.
Askeri Polis, ilk saldırılarında, yaşlı bir adamı öldüren iki silahlı kişiyi yakaladı.
Halep'in kuzeydoğu kırsalındaki el-Bab şehrinde, Alevilerin katledilmesini öven etiketler taşıyan gıda yardımı dağıtım videosu yayınlayan bir gönüllü grubu da tutuklandı.
Halk, saldırıların genişletilerek katliamların tüm faillerinin yakalanmasını ve yargılanma süreçlerinin açıklanmasını talep ediyor.
Saldırıların durması, halkın cenazelerini defnetmesine olanak sağladı. Fakat, kurban sayısı konusunda büyük bir belirsizlik hakim.
Yerel kaynaklar, kadın ve çocukların da aralarında bulunduğu yaklaşık 3 bin kişinin öldürüldüğünü tahmin ederken, bazı tahminler çok daha yüksek rakamlara işaret ediyor.
Suriye sahilindeki kaos ortamında kesin sayıyı doğrulamak mümkün değil. Yerel kaynaklar, silahlı grupların cesetleri toplayarak vadilere attığını ve bu şekilde suçu örtbas etmeye çalıştığını belirtiyor.
Colani tarafından kurulan komitenin, bu konuda kapsamlı bir rapor hazırlaması bekleniyor.
Belirsizlik, bazı grupların varlığını sürdürmesi ve halkın korkusu nedeniyle, bölge halkının büyük bir kısmı hala çiftliklerde ve çalılıklarda saklanıyor.
Rus Hmeymim Üssü'ne sığınan ve can güvenlikleri sağlanana kadar buradan ayrılmayı reddedenler de bulunuyor.
Sosyal medyada, BM'den bir soruşturma heyetinin Suriye sahiline gideceği yönünde haberler yayıldı.
Ancak, yerel kaynaklar el-Ahbar'a bu haberleri yalanladı. Kaynaklar, bölgeyi ziyaret eden heyetin soruşturma amacıyla değil, örgüte ait bazı yerleri incelemek ve faaliyetleriyle ilgili prosedürleri görüşmek için geldiğini belirtti.
BM Güvenlik Konseyi, Suriye'deki durumu görüşmek üzere Rusya ve ABD'nin ortak talebiyle kapalı oturum düzenledi.
Oturumun ardından, Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Vasiliy Nebenzya, konsey üyelerinin Suriye'de şiddet kullanımını reddetme konusunda hemfikir olduğunu vurguladı.
Nebenzya, "Konsey bugün tartıştığımız konularda birlik içindeydi. Herkes, aynı unsurları vurguladı: Yaşananların kabul edilemezliği, toplu katliam ve şiddet," dedi.
Suriyeli gazeteci ve eski el-Vatan gazetesi genel yayın yönetmeni Vaddah Abdurrabu, Facebook hesabından yaptığı paylaşımda, Batılı bir kaynağın kendisine aktardığı toplantı detaylarını paylaştı.
Gazeteciye göre, Çin, Suriye sahilinde yaşananların askeri bir çatışma değil, yetkililerin durdurması gereken bir ihlal olduğunu belirtti.
Yabancı militanların Suriye ve komşuları için oluşturduğu tehlike ve bunların çıkarılması gerektiği de konuşuldu. Fransa endişelerini dile getirirken, Yunanistan yaşananların bir hafta önce hakim olan iyimserliği sona erdirdiğini belirtti.
İrlanda Dışişleri Bakanı Simon Harris, Suriye'nin batısındaki saldırıları, şiddeti ve sivillerin öldürülmesini sert bir dille kınadı.
Harris, "Suriye'deki geçici yetkililerin, inançları veya etnik kökenleri ne olursa olsun, sivillerin korunmasını sağlaması gerekiyor," ifadesini kullandı.
Avustralya Dışişleri Bakanlığı da Suriye'deki şiddeti kınayarak, "Tüm tarafları sivilleri korumaya, itidalli olmaya ve diyaloğu ön planda tutmaya çağırıyoruz," açıklamasında bulundu.
Çin Dışişleri Bakanlığı, Çin'in Suriye'deki durumu yakından takip ettiğini ve son silahlı çatışmadan duyduğu endişeyi dile getirerek, siyasi sürece saygı duyulması çağrısında bulundu.
İran Dışişleri Bakanlığı ise, Suriye sahilindeki olayları kınadı. Bakanlık, İran'a veya müttefiklerine yönelik suçlamaların "gülünç ve kabul edilemez" olduğunu ve ülkedeki mevcut durumu basitleştirme girişimi olduğunu belirtti.
Almanya ve Hollanda da sahildeki ihlallerden duydukları endişeyi dile getirdi. Hollanda Dışişleri Bakanı Kasper Veldkamp, Avrupa Birliği'nde gelişmelerin tartışılması ve uygun bir yanıt hazırlanması için bakanlar düzeyinde bir toplantı çağrısında bulunduğunu açıkladı.
Fransa İçişleri Bakanı Bruno Retailleau, X hesabından yaptığı paylaşımda, "Suriye'deki Hristiyan ve Alevi azınlıklara karşı İslamcı vahşiler tarafından işlenen katliamlardan sonra, bu topluluklar uluslararası toplumun ve özellikle Fransa'nın bu vahşete son vermesini bekliyor," dedi.
Retailleau, "Yeni rejim, açıklamalarının doğruluğunu kanıtlamalıdır," ifadelerini kullandı.
Uluslararası Af Örgütü, bağımsız bir soruşturma komisyonu kurulması çağrısında bulundu. Örgüt, Suriye yetkililerinden komisyonun gerçekleri araştırmasına izin vermesini istedi.
Colani, Reuters'e verdiği demeçte, "Suriye bir hukuk devletidir ve hukuk herkes için geçerli olacaktır," iddiasında bulundu.
"İnsanların onuruna, kanlarına veya mallarına saldırmak Suriye'de kırmızı çizgidir. Haksız yere tek bir damla kan akıtılmasına veya bu kanın hesap vermeden heba olmasına izin vermeyeceğiz," diyen Colani, son günlerdeki şiddet olaylarından "Dördüncü Tümen ve yabancı güçleri" sorumlu tuttu.
Colani, "Suriye sahiline birçok taraf girdi ve birçok ihlal meydana geldi," ifadelerini kullandı.