"Ensarullah, askeri cephanelerini geliştirmede yüksek bir yenilikçilik kabiliyeti gösterdi, bu da onları bölgesel askeri sahnede zorlu bir aktör haline getiriyor."

YDH - Yemen'in İsrail ile bağlantılı gemilere yönelik saldırıları yeniden başlatma tehdidi, küresel deniz ticaretini ve bölgesel dengeleri alt üst ediyor. ABD, Ensarullah'ın askeri kapasitesini çözememekten kaynaklanan bir belirsizlikle karşı karşıya. Trump yönetimi şimdilik askeri müdahaleden kaçınırken, Siyonist lobi daha sert adımlar için baskı yapıyor. El-Ahbar yazarı Lokman Abdullah, Washington'un Yemen'e yönelik net bir stratejiden yoksun olduğunu ve Kızıldeniz'de yeni bir tırmanışa hazır olmadığını vurguluyor.
Ensarullah Hareketi lideri Seyyid Abdülmelik el-Husi'nin, Gazze'ye uygulanan abluka kaldırılmazsa dört gün içinde (bugün sona eriyor) Kızıldeniz'de İsrail ile bağlantılı deniz trafiğini hedef almaya yeniden başlama tehdidi, tüm dengeleri değiştirdi ve Amerikan-İsrail hesaplarını alt üst etti.
Yemen'in bu kararı, ABD'nin ve bölgesel ve yerel müttefiklerinin, Washington'un Ensarullah'ı "yabancı terör örgütü" olarak tanımasının sonuçlarını bekledikleri bir dönemde geliyor.
Donald Trump yönetimi, bu hamle ile Sanaa'yı dizginlemeyi ve boyun eğdirmeyi umuyor.
Uluslararası toplum, Yemen'in Kızıldeniz'deki İsrail bağlantılı gemilere saldırılarının durması nedeniyle rahat bir nefes almaya başlamışken, bu saldırıların yeniden başlaması uluslararası nakliye için büyük bir darbe oluşturacak.
ABD ve İngiliz donanmalarının İsrail'e uygulanan ablukayı kaldırmak için müdahale etmeleri bekleniyor; bu da Bab el-Mendeb Boğazı'nda seyrüseferi güvensiz hale getirecek ve nakliye şirketlerini üç maliyetli seçenek arasında tercih yapmaya zorlayacak: Ya Bab el-Mendeb Boğazı'ndan tamamen kaçınmak için Afrika Boynuzu etrafından dolaşmak, ya saldırı risklerini azaltmak için mallarını daha küçük teknelere aktarmak, ya da hükümetleri aracılığıyla Gazze'ye uygulanan ablukanın kaldırılması için çaba göstermek.
Bölgede gerilimin yükselmesi beklentisi, Washington'un Yemen'le başa çıkma planını tam olarak açıklamadığı veya hiç planı olup olmadığı belli olmadığı bir dönemde geliyor.
Şu ana kadar sadece ablukayı sıkılaştırma ve finansal kaynakları kurutma stratejisi görülüyor. Amerikalı uzmanlar, Amerikan, İngiliz ve İsrail hava saldırılarının Yemen topraklarına yeniden başlamasını bekliyor.
Fakat bu saldırılar daha önce Yemen'in silah üretme ve kullanma kapasitesini engellemeyi başaramadı, bu da Amerikan saldırılarının etkinliği konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Uzmanlar, "ABD ve müttefiklerinin Sanaa güçlerinin askeri kapasitelerini anlamak ve çözmekte hala büyük zorluklarla karşı karşıya olduklarını ve bunun gelecekteki stratejilerini etkileyebileceğini" vurguluyor.
Gerçek şu ki, Sanaa kuvvetleri ile Amerikan kuvvetleri arasında bir yıldan fazla süren doğrudan çatışmaya, İsrail'in Yemen'e yönelik saldırılara katılmasına ve bu ülkede özel bir istihbarat teşkilatı kurmasına rağmen, Pentagon yetkililerine göre Ensarullah'ın cephanesi Washington için hala bir bilmece olmaya devam ediyor.
Bu tartışma, Amerikan karar alıcıların Sana'nın tehditleriyle başa çıkmada karşılaştıkları karmaşıklık düzeyini ortaya koyuyor.
Askeri konularda uzmanlaşmış The War Zone sitesine konuşan Savunma Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili, ABD'nin hala Sanaa kuvvetlerinin sahip olduğu askeri cephaneliğin doğası ve büyüklüğü konusunda kafasının karışık olduğunu açıkladı.
Washington'un "Husilerin" sahip olduğu silah sayısını veya bunları nasıl geliştirdiklerini net olarak anlayamadığını belirten yetkili, "Husiler askeri cephanelerini geliştirmede yüksek bir yenilikçilik kabiliyeti gösterdiler, bu da onları bölgesel askeri sahnede zorlu bir aktör haline getiriyor," itirafında bulundu.
Trump'ın Beyaz Saray'a girişinden sonra Washington'da yayınlanan çalışmalar, bölgesel ve yerel müttefiklere ABD'ye güvenmemelerini tavsiye ediyor ve "Husilerin yenilgisinin ancak meşruiyet tarafından başlatılacak bir savaşla mümkün olacağını" belirtiyor.
Washington, doğrudan müdahale yerine, Sanaa'ya düşman yerel unsurları gerekli yeteneklerle destekleyecek ve böylece onlara "Husileri" bağımsız olarak izleme ve vurma imkânı sağlayacak.
Ortadoğu Forumu, bu bağlamda stratejik çalışmalarından birinde, Batı ve Körfez ile müttefik bir Yemen gücünün inşasını içeren 18 aylık bir destek planının uygulanmasını önerdi.
Bu plan, gelişmiş hava savunma sistemleri ve saldırı kabiliyetleriyle desteklenen, füze fırlatma ve devre dışı bırakma konusunda eğitilmiş bir güç oluşturmayı içeriyor.
Çalışma, "meşruiyet" olarak adlandırılan yapıdaki yetkililerden "Husilerin ancak uygun silahlarla yenilebileceğini, bunun da Washington, Riyad ve Abu Dabi'ye sadık Yemenli grupların onlara karşı saldırıda inisiyatif almasıyla mümkün olacağını" aktarıyor ve "meşruiyetin birden fazla kez savaşmaya ve yüzleşmeye hazır olduğunu belirttiğini" vurguluyor.
Trump yönetiminden, öngörülebilir gelecekte Yemen'de herhangi bir askeri saldırı gerçekleştirmeyi planladığına dair bir işaret gelmezken, Washington'daki uzmanlar ve eski yetkililer ABD'nin artık daha fazla çatışma istemediğini doğruladılar.
ABD, kendisini askeri açıdan zor durumda bırakan, şirketlerine ekonomik olarak baskı yapan ve aylarca süren çatışmadan sonra nefes alma fırsatı buldu. Şu anda tek arzusu Bab el-Mendeb Boğazı ve Kızıldeniz'deki deniz yollarında daha fazla istikrar sağlamak.
Bu bağlamda Washington, Yemen'e karşı tüm askeri operasyonlarını durdurdu ve sadece acil durumlar için deniz kuvvetlerini bölgede tuttu.
Öte yandan, Gazze'de ateşkes ilan edilmesinden sonra Siyonist lobi ve müttefikleri, Trump yönetimini Yemen'e karşı harekete geçmeye teşvik etmek için aktif çalışıyor.
Mevcut durumun hâlâ tehlikeli olduğunu düşünüyor ve Ensarullah ile ilişkiyi "çatışma yolu" olarak tanımlıyorlar.
Onlara göre Ensarullah, yerel bir isyan hareketinden bölgesel ve küresel bir güce dönüştü; iç savaş yaşayan yoksul bir ülkeden küresel ticareti tehdit eden önemli bir bölgesel güce evrildi ve bu çevrelere göre en önemlisi, İsrail'e saldırılar düzenliyor.
Washington'daki bu görüşü savunanlar, Ensarullah'ı zayıflatmak için üç temel unsurun -silah üretim tesislerini hedef almak, kaçakçılık yollarından İran desteğini engellemek ve iç bütünlüğü bozmak için üst düzey liderliği vurmak- gerekli olduğunu düşünüyor.
Ensarullah'ın faaliyetlerinin devam etmesinin başka bir amaca da -İsrail ve ABD'nin, bölgedeki istikrarsızlığın ana kaynağı olarak gördükleri İran'a odaklanma çabalarını karmaşıklaştırmak- hizmet ettiğini düşünüyorlar.
Hatta Washington Times gazetesi, en endişe verici konunun Ensarullah ile aşırılıkçı gruplar arasındaki büyüyen ilişki olduğunu iddia etmeye kadar vardı.
Gazete, Birleşmiş Milletler raporuna dayandırdığı iddiasında, "Husiler ve Yemen'de faaliyet gösteren Arap Yarımadası'ndaki el-Kaide örgütünün, uluslararası tanınmış Yemen hükümetini zayıflatmak için ideolojik farklılıkları bir kenara koymak üzere anlaştıklarını" belirtti.
Gazete ayrıca "söz konusu işbirliğinin silah transferi, istihbarat paylaşımı ve hükümet güçlerine karşı ortak saldırıları içerdiğini" iddia etti.
Çeviri: YDH