İsrail'in Gazze'de “modern tarihin en hızlı açlık kampanyasını” yürüttüğünü belirten BM yetkilileri, şiddet sona erse bile soykırımın devam edeceğini ve yıkımı düzeltmenin mümkün olmadığını ifade etti.

YDH- BM'nin gıda hakkı özel raportörü sert bir uyarıda bulunarak İsrail'in Gazze'de “eşi benzeri görülmemiş” bir hızla açlık kampanyası yürüttüğünü belirtti ve bunu “modern tarihin en hızlısı” olarak nitelendirdi.
BM özel raportörlerinden Michael Fahri Cenevre'de diğer BM özel raportörleriyle birlikte düzenlediği ortak basın brifinginde şu soruyu sordu. “İsrail nasıl oluyor da 2.3 milyon insanı bu kadar hızlı ve tamamen aç bırakabiliyor?”
“Bu, modern tarihin en hızlı açlık kampanyasıdır” diyen Fahri, Gazze'ye tüm insani yardımların girmesini engelleyen İsrail ablukasının ağır etkisinin altını çizdi.
Fahri sözlerine şöyle devam etti: “Bu, herhangi bir tanımla ateşkes değildir. Bu, askeri şiddetin yavaşlatılmasıdır, ancak ... açlık yoluyla ölümün ortaya çıkmasıdır.”
Aynı şekilde, BM'nin işgal altındaki Filistin topraklarındaki insan hakları özel raportörü Francesca Albanese de şiddet bugün dursa bile “soykırımın devam edeceği çünkü halihazırda yaratılan yıkımı düzeltmenin hiçbir yolu olmadığı” uyarısında bulundu.
Ayrıca, “soykırım şiddeti Batı Şeria'ya da sıçrıyor” uyarısında bulunarak mevcut şiddet düzeyini “her zamankinden daha vahim” olarak nitelendirdi. Harekete geçilmemesinden duyduğu hayal kırıklığını dile getirerek, “Uluslararası toplumun daha ne kadar uyarıya ihtiyacı olacak bilmiyorum... Artık bizi koruyamadıkları zaman insan haklarını çok özleyeceğiz” dedi.
BM'nin insan haklarının korunmasından sorumlu özel raportörü Ben Saul ise ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze'deki nüfusu başka bir yere yerleştirme planını kınayarak, “Bu plan uluslararası düzenin en temel kurallarını ve 1945'ten bu yana yürürlükte olan Birleşmiş Milletler Antlaşması’nı yerle bir edecektir” dedi.
“Yabancı bir toprağı zorla işgal ve ilhak etmek, nüfusunu zorla sınır dışı etmek ve Filistin halkını kendi kaderini tayin hakkından mahrum etmek açıkça yasadışıdır” diyen Saul, Gazze için gelecekteki herhangi bir planın, Arap liderliğindeki herhangi bir teklif de dahil olmak üzere Filistin halkının iradesiyle uyumlu olması gerektiğini vurguladı.
Saul ayrıca, “İsrail'in geniş bölgede devam eden yasadışı askeri provokasyonunu” kınayarak daha geniş çaplı istikrarsızlık uyarısında bulundu.
Benzer bir bağlamda Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) da “İsrail'in Gazze'de yardımları bir savaş aracı olarak kullanmasını” kınayarak Filistinli sivilleri su ve elektrik gibi temel kaynaklardan mahrum bırakan ablukanın devam etmesini kınadı.
MSF yaptığı açıklamada, İsrail'in uyguladığı kuşatmayı “şiddetle kınadığını” belirterek, İsrailli yetkilileri “toplu cezalandırma” uygulamak ve ateşkes müzakereleri sırasında “insani ihtiyaçları bir pazarlık kozu olarak kullanarak araçsallaştırmakla” suçladı.
“İsrailli yetkililer yardımın bir müzakere aracı olarak kullanılmasını bir kez daha normalleştiriyor. Bu çok çirkin bir durum. İnsani yardım asla savaşta bir pazarlık unsuru olarak kullanılmamalıdır” dedi.
Laaroussi ayrıca, “İnsani yardımı artırmadan yapılacak bir ateşkes çelişkilidir” uyarısında bulunarak, MSF'nin yakıt tedariki olmadan faaliyet gösterme kabiliyetinin ciddi şekilde kısıtlanacağını vurguladı.
Örgüt, İsrailli yetkilileri ablukaya son vererek “uluslararası insancıl hukuka saygı göstermeye ve işgalci bir güç olarak sorumluluklarını yerine getirmeye” çağırdı.
MSF ayrıca, “uluslararası insancıl hukukun bu ağır ihlalini görmezden gelen” İsrail'in müttefiklerine de “bu tür eylemleri normalleştirmekten kaçınmaları” ve “Gazze'nin daha fazla yıkıma sürüklenmesini önlemek için” harekete geçmeleri çağrısında bulundu.
Bu gelişmeler yaşanırken Uluslararası Adalet Divanı (UAD) 28 Nisan'da Lahey'de İsrail'in Filistinlilere karşı insani yükümlülüklerine ilişkin duruşmalara başlayacağını duyurdu.