Colani'nin diktatörlük anayasasına tepkiler nasıl oldu?

img
Colani'nin diktatörlük anayasasına tepkiler nasıl oldu? YDH

HTŞ lideri Colani tarafından yayımlanan yeni anayasa beyannamesi, ülkenin farklı kesimlerinde çeşitli tartışmalara yol açtı. Beyannamenin içeriği, Suriye toplumunun tüm bileşenlerini kapsayıp kapsamadığı, kültürel çeşitliliği ne ölçüde yansıttığı ve azınlıkların haklarını güvence altına alıp almadığı gibi sorular, kamuoyunda geniş yankı buldu.




YDH - Suriye'de Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) rejimi tarafından yayımlanan yeni anayasa beyannamesi, ülkenin farklı kesimlerinde çeşitli tartışmalara yol açtı.

Beyannamenin içeriği, "Suriye toplumunun tüm bileşenlerini kapsayıp kapsamadığı, kültürel çeşitliliği ne ölçüde yansıttığı ve azınlıkların haklarını güvence altına alıp almadığı" gibi sorular, tepkilere konu oldu.

Özellikle Suriye'nin kuzeydoğusundaki yönetim, beyannamede İslam hukukuna yapılan vurgunun daha fazla kaos ve bölünmeye yol açabileceği uyarısında bulundu.

2011'den bu yana tekfirci silahlı gruplarla işbirliği bilinen Suriye Ulusal Konseyi Başkanı Corc Sabra, 1950 Tunus anayasasının beyanname için temel teşkil ettiğini belirtti.

Sabra, bu anayasanın Suriye halkının tüm kesimlerinin temsil edildiği seçilmiş bir kurucu meclis tarafından hazırlandığını savundu. Ancak, beyannamedeki temel kusurun bireycilik olduğunu ve hukukun üstünlüğünü teşvik etme konusunda eksiklikler barındırdığını ifade etti.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin (SİHG) aktardığına göre Sabra, cumhurbaşkanının dininin İslam olmasının doğal olduğunu ve geçmişte bu konuda herhangi bir itirazın olmadığını öne sürdü.

Ayrıca, "İslami içtihat yasamanın kaynağıdır," maddesinin Hıristiyanların haklarını etkilemeyeceğini, zira içtihadın İslam dini değil, insanların yorumu olduğunu savundu.

Suriye Ulusal Değişim Hareketi Medya Bürosu Başkanı Ramiz el-Sayid ise "Suriye'de yeni bir dönemin başladığını ve geçiş döneminin zorluğunu" kabul etmekle birlikte, herkesin katılımıyla "Suriye'nin yeniden inşa edilebileceğine" olan inancını dile getirdi.

Arap Demokratik Sosyalist Birlik Partisi liderlerinden Muhsin Hizam ise, Suriye'nin geçiş aşamasında anayasal bir forma ihtiyaç duyduğunu ve yayımlanan beyannamenin geçici olduğunu kaydetti.

Hizam, beyannamenin Suriye toplumunun tüm bileşenlerini kapsamadığı yönündeki eleştirilere katıldığını ve kalıcı bir anayasa hazırlanması gerektiğini de sözlerine ekledi.

'Ölüm kartı'

Öte yandan Suriye Ezidi Konseyi'nin dış ilişkiler sorumlusu Adnan Hasan, anayasa beyannamesinin tek dilli, tek dinli ve tek mezhepli bir anlayışla hazırlandığını ve Suriye'nin geleceği için bir "ölüm kartı" olduğunu vurguladı.

Hasan, İslam hukukunun yasamanın ana kaynağı olarak görülmesinin Suriye'yi karanlığa sürükleyeceğini ve azınlıkların haklarının korunmadığını belirtti.

Suriye Kürt Ulusal Konseyi sözcüsü Faysal Yusuf da, beyannamenin Suriye toplumunun gerçek çeşitliliğini yansıtmadığını ve demokratik bir devlet kurma hedefinden uzak olduğunu ifade etti.

Yusuf, beyannamenin çoğulcu doğayı göz ardı ettiğini, bileşenlerin ulusal ve dini haklarını garanti altına almadığını ve eşit vatandaşlık ilkeleriyle çeliştiğini vurguladı.

Bunun yanı sıra avukat Muhammed el-Saadi, kendini cumhurbaşkanı ilan eden Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) lideri Ebu Muhammed el-Colani'nin (şimdiki adıyla Ahmed eş-Şaraa) Ulusal Güvenlik Konseyi'nin oluşturulmasına yönelik kararının, ülkede güvenlik ve istikrarın arttırılması açısından önemli bir adım olduğunu iddia etti.