İsrail'in Trump'ın 'çözümlerine' güveni yok

img
İsrail'in Trump'ın 'çözümlerine' güveni yok YDH

"Görünüşe göre Donald Trump yönetimi, önceki yönetimin Kızıldeniz'e kıyısı olan ülkeleri, özellikle de Arap ülkelerini, Refah Muhafızı koalisyonuna katma konusunda yaşadığı sorunun farkına vardı."




YDH - Siyonist rejim, ABD'nin Yemen'deki krize yönelik "çözümlerine" güvenmiyor ve Yemen'in İsrail'e yönelik füze saldırıları devam ediyor. ABD yönetimi, Yemen operasyonlarının İsrail ile bağlantısını gizlemeye çalışırken, İsrail, Yemen tehdidini ortadan kaldırmak için dış desteğe bağımlı olmaktan endişeli. El-Ahbar yazarı Lokman Abdullah'ın aktardığına göre Yemen saldırıları, İsrail'de ekonomik kaygılara ve havaalanı ile liman operasyonlarında aksamalara yol açarken, İsrail kamuoyunda ABD'nin planlarının etkinliği sorgulanmaya başlandı.

Beyaz Saray yönetimi, Yemen'e yönelik hava saldırılarını duyururken, İsrail'den ve bu saldırıların İsrail ile bağlantısından bahsetmekten özellikle kaçındı.

Amerikan medyası da aynı şekilde bu anlatıya bağlı kaldı ve Yemen'e yönelik saldırının, seyrüsefer güvenliğini ve Amerika'nın ulusal güvenliğini korumayı hedefleyen bir kampanyanın yanı sıra, ABD'nin deniz yoluyla ithalatının büyük bir kısmının, Yemen operasyonları nedeniyle Kızıldeniz yerine Güney Afrika'daki Ümit Burnu üzerinden seyretmek zorunda kalması sonucu ekonomiye verilen zararı ortadan kaldırmayı amaçladığını vurguladı.

Görünüşe göre Donald Trump yönetimi, önceki yönetimin Kızıldeniz'e kıyısı olan ülkeleri, özellikle de Arap ülkelerini, Refah Muhafızı koalisyonuna katma konusunda yaşadığı sorunun farkına vardı.

Zira bu koalisyonun, İsrail'i savunmak ve deniz ablukasını kaldırmak için kurulduğu düşünülüyordu.

Oysa Gazze Şeridi, İsrail tarafından soykırıma maruz kalıyordu. Bu durum, söz konusu ülkeler için bir utanç kaynağı oluşturmuş ve onların koalisyona doğrudan katılımını engellemişti.

Bu nedenle Amerikalı yetkililer, son günlerde Amerikan yük gemilerinin Süveyş Kanalı'ndan geçmekten kaçınmasının neden olduğu ekonomik zararlardan daha fazla bahsettiler ve geçen yıl boyunca yaşanan zararın boyutuna ilişkin, o dönemde yayımlanmamış olan iç raporları kamuoyuna açıkladılar.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz de iki gün önce televizyon mülakatında, "Kızıldeniz üzerinden geçmesi gereken deniz sevkiyatımızın dörtte üçü, şu anda bölgedeki Husilerin saldırıları nedeniyle bundan kaçınmak ve Afrika'nın güney kıyısından geçmek zorunda kalıyor," dedi.

Bu açıklamaların ardındaki amacın epey açık olduğu görülüyor: Hava saldırılarının gerekçelerinin tamamen Amerika'nın çıkarlarıyla ilgili olduğunu vurgulamak, zira Washington kendisini dünyadaki su yollarının güvenliğinden sorumlu görüyor.

İsrail medyası ise ikinci turda Yemen'den atılan ilk füzenin düşmesinin hemen ardından, İsrailli yetkililerin, Amerikan tarafının Tel Aviv'deki siyasi düzeyden Yemen füzelerine yanıt vermemesini ve konuyu Amerikan Donanması'na bırakmasını istediğini aktardığını bildirdi.

Bu talep, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile işgalci rejimin Başbakanı Benyamin Netanyahu arasındaki son telefon görüşmesinde tekrarlandı.

Ancak İsrail tarafı, Yemen tehdidini ortadan kaldırmak için özellikle Amerika Birleşik Devletleri'ne ve genel olarak Batı'ya güvenmenin, İsrail'in güvenliği açısından daha az sağlıklı olduğunu düşünüyor.

Bu durumda İsrail'in güvenliği tamamen dış desteğe bağımlı hale geliyor.

Ancak İsrail çevrelerindeki gerekçe, bu seçeneğin Yemen gibi uzak bir düşmanla mücadelede şu anda daha iyi ve daha etkili olduğu yönünde.

İsrail propagandası, Amerikan propagandasına paralel olarak, Yemen'in sadece İsrail için endişe verici bir tehdit oluşturmadığını, aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri liderliğindeki uluslararası koalisyona da meydan okuduğunu iddia ediyor.

Bununla birlikte, İsrail'de mevcut Amerikan planının ve hedeflenen amaca ulaşmadaki başarısının sorgulandığı sesler yükselmeye başladı.

Washington, Tel Aviv ve Arap bölgesinde birçok kişi, hava saldırılarının isteneni başarmaktan uzak olduğuna inanıyor

Örneğin, İsrail Hava Savunma Müdürlüğü eski komutanı Tuğgeneral Zvika Haimoviç de bunu doğruladı.

Israel Hayom gazetesi de "Trump'ın tehdidinin kurusıkıdan ibaret olarak görüldüğünü" belirtirken, "İran aracılığıyla Ensarullah'a baskı yapma çabasının doğru olduğunu, yani bir taşla iki kuş vurmak anlamına geldiğini" ifade etti.

Fakat gazete, Trump'ın Yemenlilere yönelik "nihai uyarısını" uygulama niyetinin olmamasının yıkıcı bir şekilde geri tepebileceği, Amerika'nın caydırıcılık gücünü kaybedebileceği ve durumun kontrolden çıkabileceği konusunda uyardı.

Genel bağlamda Amerika ile İsrail'in ortak savaş yönetimi, her iki tarafın da maruz kaldığı büyük manevi ve maddi kayıplara rağmen Yemen'i hedef alma planında ilerlemeye karar verdi.

Bu durum, İsrail'i sonuçları ne kadar acı verici olursa olsun katlanmaya zorluyor, özellikle de siyasi ve stratejik koşullar İsrail'e yardımcı olarak görülüyor.

Bu kayıpların bazıları şu şekilde özetlenebilir:

Tel Aviv ve büyük iktisadi ve yerleşim merkezleri ile hayati tesisler her gün, bazen günde iki kez Yemen füzelerine maruz kalıyor ve nüfusun yarısı sığınaklara inmek zorunda kalıyor, bu da sürekli bir rahatsızlık yaratıyor.

İsrail'in bu durumda yapabileceği tek şey, füze kalkanı kabiliyetlerine ve siviller için erken uyarı sistemine güvenmek.

İsrail siyasi kademesi, bu kabiliyetlerin Yemen tarafından tekrarlanan atışlarla yapılan testlerde başarılı olduğunu iddia ediyor.

Son olaylar ışığında işgal ordusu, balistik bir füze veya insansız hava aracının farklı bölgelerden ve çeşitli hedeflere fırlatılabileceği, uçuş rotasının ve hava sahasına yaklaşma yönteminin her seferinde farklılık gösterebileceği dikkate alınarak, güvenlik bölgesini genişletmeye karar verdi, bu durum daha fazla sayıda bölgede alarmların çalmasına neden olsa bile.

Yemen füzeleri, Tel Aviv'deki Ben Gurion Havalimanı'ndaki uçuşlarda sürekli karmaşaya neden oluyor.

Bu durum, ekonomi konularında uzmanlaşmış İbranice yayın yapan Ice sitesi tarafından da doğrulandı.

Site, "Ben Gurion Havalimanı'nda uçuşların askıya alınmasının, özellikle de pek çok yabancı havayolu şirketinin savaş nedeniyle uzun bir süre ara verdikten sonra uçuşlarına yeniden başlamasının ardından, İsrail'de artan bir endişe yarattığını" değerlendirmesinde bulundu.

Site, son zamanlarda acil bir toplantı yapan bazı şirketlerin, güvenlik durumu sakinleşene kadar söz konusu havalimanına uçuşlarını durdurma kararı alabileceğini belirtti.

Site, "Endişeler, yaklaşık iki hafta sonra başlayacak olan Yahudi Hamursuz Bayramı tatilinin yaklaşmasıyla birlikte artıyor. Pek çok İsrailli tatillerini yurt dışında geçirmeyi planlamıştı ama mevcut gerginlik, özellikle de Gazze'de çatışmaların yeniden başlaması, bu planları gölgeliyor. Özellikle Yemen ve Gazze Şeridi'nden Tel Aviv yönüne füzeler atılmasının ardından," ifadelerini kullandı.

Yemen ablukası nedeniyle İsrail veya İsrail bağlantılı gemilerin Eilat Limanı'na ulaşamaması nedeniyle limandaki çalışmalar tamamen durdu.

Bu durum, Ümit Burnu üzerinden yük gemilerinin dolaşımının maliyetinin yüksek olması nedeniyle birçok malın fiyatının artması anlamına geliyor.

Çeviri: YDH