ABD Başkanı Donald Trump’ın son İsrail görüşmesinde yaptığı açıklamalar, ABD'nin İran politikasında büyük bir değişikliğe işaret ediyor; küresel ticaret savaşlarının ortasında, Trump'ın Batı Asya'da maliyetli bir askeri savaşa girmeyi istemediği belirtiliyor.

YDH- ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile gerçekleştirdiği görüşme sonrası yaptığı açıklamada, İran ile doğrudan nükleer görüşmelere başlanacağını öne sürdü.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ise, iki ülke arasındaki dolaylı müzakerelerin cumartesi günü Umman'da gerçekleştirileceğini teyit etti.
Gözlemciler ve bölge kamuoyunun büyük bir kısmı için asıl soru Cumartesi günkü görüşmelerin nasıl sonuçlanacağı.
Görüşmeler başarılı mı yoksa başarısız mı olacak?
Bazı analistler, İran ile yapılacak müzakerelerin başarılı olacağına dair iyimserken, diğerleri ise olumsuz bir sonuç bekliyor.
12 Nisan'daki görüşmelerin başarısı, ABD Başkanı Trump'ın niyetlerine bağlı olarak şekillenecek.
İran, Umman'daki dolaylı müzakerelerle ABD'nin müzakere iradesini test etmeyi hedefliyor.
Sonuçlar, iki taraf arasındaki derin farklılıkları aşma çabalarına bağlı olarak belirlenecek.
Trump’ın müzakere taktiği 'hızlı sonuç' mu?
Cumartesi günü Maskat’ta başlayacak müzakereler, daha önceki hükümetlerde de var olan dolaylı diyalogları sürdürecek.
Trump'ın kendine özgü tutumları, bu sürecin hızla sona erip başarısız olmasına veya doğrudan müzakerelere yol açmasına neden olabilir.
Bu görüşmeler, ABD'nin müzakere iradesini ve niyetini anlamaya yönelik olacak.
Ancak bu sürecin sonucunun hemen belli olması beklenmiyor ve daha sabırlı bir yaklaşım gerekecek.
Trump anlaşma mı yoksa savaş mı arıyor?
Trump'ın, İran ile savaş yerine müzakereleri tercih ettiği ve ekonomik-ticari bir zihniyete sahip olduğu görülüyor.
Birçok analist, Trump'ın askeri tehditlere karşı finansal ve ticari etkileşimi tercih ettiğini belirtiyor.
İsrail'e yönelik destek, son görüşmede değişti; Trump, mutlak destek yerine şarta bağlı bir tutum sergiledi.
Bu, Trump’ın İran’a yönelik önceki politikasında önemli bir değişiklik anlamına geliyor.
İsrail gazetesi Yediot Ahronot'un siyasi analisti Nadav Eyal'e göre, bazı Amerikalı yetkililer bile Trump'ın Netanyahu ile görüşmesi sırasında, bırakın Netanyahu'ya, medyanın önünde İran ile müzakereleri duyurmasını beklemiyordu.
Maariv gazetesi de Trump'ın açıklamasını “ABD'nin Tahran politikasında büyük bir değişiklik” olarak nitelendirdi.
Gazze ve Suriye meselelerinde de Trump’ın yaklaşımı değişti: Suriye’nin kuzeyindeki Türkiye etkisini kabul eden Trump, İsrail’e gümrük tarifelerinde herhangi bir indirim yapmadı.
ABD hükümetinin İsrail'in ısrarı üzerine Batı Asya güçlerinden biriyle, ABD'nin bölgedeki çıkarlarına insani ve mali kayıplar vermenin yanı sıra enerji sektöründeki savaşı da kapsayacak ve petrol fiyatlarının birçok ülke için dayanılmaz bir seviyeye ulaşmasına neden olacak maliyetli bir savaşa girme ihtimali ne kadar güçlü görünüyor.
İran’ın nükleer silah peşinde olmadığını açıklamış olması, müzakereler için umut verici bir temel oluşturuyor.
Trump, İran ile anlaşmayı büyük bir başarı olarak sunmayı hedefliyor.
Trump'ın niyeti nedir?
Fars Haber Ajansı, Trump yönetiminin İran ile yapılacak müzakereler konusunda nihai tavrının, İsrail ve ABD’deki Siyonistlerin taleplerine göre şekilleneceğini öngördü.
Eğer Trump, bu talepleri takip ederse, Cumartesi günkü müzakereler başarısız olabilir.
Ancak, Trump’ın kendi çıkarları doğrultusunda bir anlaşma yapma niyeti, JCPOA gibi bir düzenlemeyi gündeme getirebilir. Bununla birlikte, İsrail ve etkili İsrail yanlısı yetkililer bu tür bir anlaşmaya karşı çıkacaktır.
İran, ABD ile geçmişte yaşadığı deneyimlere dayanarak, müzakereler konusunda temkinli bir yaklaşım sergiliyor. Dolayısıyla, görüşmelerin başarısı konusunda iyimser olmayanlar, olasılıkları düşük görüyor.
İran tarafı, ABD’nin suçlama politikasını etkisiz hale getirmek amacıyla stratejik medya kullanımı yapmayı planlıyor.