Euro-Med İnsan Hakları Gözlemcisi, Hollanda'nın İsrail'e askeri köpek ihracatı nedeniyle, Filistinlilere yönelik insan hakları ihlallerine suç ortaklığı yaptığını belirtti.

YDH- Cenevre merkezli Avrupa Akdeniz İnsan Hakları Gözlemcisi (Euro-Med HMR), Hollanda hükümetinin, İsrail'in savaş aygıtına verdiği “doğrudan ve dolaylı destek” nedeniyle, İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında, özellikle Gazze Şeridi'nde işlediği suçlara “iştirak” etmekten doğrudan yasal sorumluluk taşıdığını söyledi.
Euro-Med şöyle dedi: “Hollanda, Filistinlilere karşı işkence ve sistematik terör aracı olarak kullanılmalarına rağmen, İsrail ordusuna ve bölgedeki diğer güvenlik kurumlarına askeri köpek ihraç etmeye devam etmiştir. Bu köpekler, İsrail'in Filistinlileri insanlıktan çıkarmayı ve varlıklarını silmeyi amaçlayan daha geniş tahakküm sisteminin bir parçası olarak kullanılmaktadır.”
Çok Uluslu Şirketler Araştırma Merkezi'ne (SOMO) göre, Hollandalı şirketler Ekim 2023 ile Şubat 2025 arasında İsrail'e 110 köpek ihraç etmek için veteriner sertifikası aldı. Bu köpeklerden 100'ü Hollanda'nın Heeze köyünde bulunan bir köpek eğitim merkezi olan Four Winds K9 şirketine tahsis edildi.
SOMO, şirketin İsrail'e köpek ihraç etme konusunda uzun bir geçmişe sahip olduğunu belirtiyor.
Özellikle Hollandalı avukat Liesbeth Zegveld 2017 yılında Four Winds K9 aleyhine yasal şikayette bulundu. Daha sonra sızdırılan belgeler, İsrail Savunma ve Adalet Bakanlıklarının şirketi savunmak için araya girdiğini ve İsrail suçlarına yardım ettiği için hesap vermekten korumak amacıyla Hollandalı hukuk firmaları aracılığıyla yasal destek sağladığını ortaya çıkardı.
Euro-Med, İsrail devlet kurumlarının, Hollanda tüzel kişilikleri ve Four Winds K9 arasındaki bu yakın koordinasyonun, İsrail'in öldürme ve baskı mekanizmasını aktif olarak besleyen “ulus ötesi bir kasıtlı suç ortaklığı ağını” gösterdiğini kaydetti.
Bu anlaşmanın, uluslararası hukukun ciddi ihlallerine doğrudan karışan birimlere askeri köpek tedarikinin devam etmesini sağladığı belirtildi.
Euro-Med İnsan Hakları Gözlemcisi tarafından yürütülen saha araştırmaları, İsrail güçlerinin çocuklar, yaşlılar ve hastalar da dahil olmak üzere Filistinli sivillere saldırmak için askeri köpekleri kullandığı çok sayıda vakayı kaydetti.
Raporların, köpeklerin cesetleri parçaladığı, aileleri dehşete düşürdüğü ve tutuklulara işkence ettiği vakaları belgelediğini söyleyen Euro-Med şöyle devam etti: “Bu ağır ihlaller, askeri amaçlı tüm ihracatın derhal durdurulmasını, Hollanda'nın yukarıda bahsi geçen suçların desteklenmesindeki rolünün kapsamlı bir şekilde soruşturulmasını ve İsrail'in uluslararası hukuku ihlal etmeye devam etmesinde suç ortaklığı yaptığı tespit edilen kuruluşların yargılanmasını gerektirmektedir.”
Euro-Med’e göre, İsrail güçleri Gazze Şeridi'ndeki saldırılarında, özellikle de evlere, hastanelere ve sığınaklara yapılan baskınlarda ve Batı Şeria'da yürütülen operasyonlarda sistematik olarak büyük askeri köpekler kullanmakta.
Euro-Med’in raporunun devamında şu ifadeler yer aldı: “Bu köpekler, İsrail ordusu tarafından baskın yapılmadan önce binaları gözetlemek için sırtlarına gözetleme kameraları takılması da dahil olmak üzere sivillere karşı çeşitli şekillerde kullanılıyor. Daha da rahatsız edici olanı, baskınlar sırasında defalarca vücutlarını parçalayarak sivillere saldırmaları için serbest bırakılmalarıdır. Belgelenmiş tanıklıklara göre, İsrail askerleri bu saldırılar sırasında genellikle pasif kalıyor ve çoğu durumda, acı çekerken kurbanlarla alay etmeden önce köpeklere Filistinli sivillere saldırmaları için doğrudan emir veriyor.”
Euro-Med Monitor saha ekibi, İsrail'in özellikle Gazze Şehri, Kuzey Gazze Şeridi ve Han Yunus'taki kara saldırıları sırasında erkeklere, kadınlara ve çocuklara karşı saldırı köpekleri kullandığını, onları evlerde ve sığınaklarda korkuttuğunu belgeledi. Bu uygulamanın, Şerit'teki sivil halk arasında korku ve dehşet yaymayı amaçlayan sistematik bir politikanın parçası olduğu belirtildi.
Saha ekibinin belgelerine göre, askeri köpeklerin en korkunç kullanımı Filistinli tutuklu ve mahkumlara yönelik oldu. Belgelenen suistimaller arasında, köpeklerin tutuklulara karşı diğer mahkumların ve cezaevi gardiyanlarının huzurunda acımasız cinsel şiddet eylemleri gerçekleştirmek için kullanıldığına dair raporlar da yer almakta.
Bu suçların, fiziksel ve psikolojik işkence amacıyla zorla çıplaklık, cinsel taciz, tecavüz tehditleri ve fiili tecavüz -tutukluların anüslerine keskin nesneler sokulması- dahil olmak üzere kasıtlı bir cinsel şiddet modelinin parçası olduğu kaydedildi.
14 Mayıs 2024 tarihinde evinin içinde bir İsrail askeri köpeği tarafından saldırıya uğrayan Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cebaliya mülteci kampından 60 yaşındaki bir kadın olan Devlet el-Tenani, Euro-Med Monitor ekibine verdiği ifadede şunları anlattı:
“İsrail ordusunun Cebaliya’yı işgaline rağmen terk etmeyi reddettiğim evimde uyuyordum. Duvarda bir delik açtıktan sonra evime giren İsrail güçlerinin sesiyle uyandım. Birkaç dakika içinde, sırtında kamera olan bir köpek bana saldırdı, omzumu ısırdı ve dişlerini kemiğime kadar batırdı. Acı içinde çığlık atarken beni dışarı sürükledi. Askerler güldüler ve bana yardım etmek ya da tedavi etmek için hiçbir şey yapmadılar. Evde bulunan akrabalarımdan biri köpeği bastonuyla iterek uzaklaştırana kadar saldırı durmadı. Ağır kanamam vardı. Akrabam odanın kapısını kapatmayı başardı ve askerlere yardım için bağırdı ama askerler onu görmezden geldi. Sonunda kanamayı durdurmak için bir başörtüsü kullandı. Ertesi gün el-Yemen el-Said Hastanesi'ne, ardından Kemal Advan Hastanesi'ne ve son olarak da Al-Evda Hastanesi'ne götürüldüm. Ancak sınırlı tıbbi imkanlar nedeniyle bana sadece bir atel verildi ve hâlâ yaramın acısını çekiyorum.”
Euro-Med Monitor, İsrail ordusunun hastanelere düzenlediği baskınlar sırasında askeri köpekler kullandığını doğrulayan ifadeler de aldı; köpeklerin yerinden edilmiş sivilleri ve hatta hastane avlularındaki cesetleri parçaladığına dair raporlar var. Bu ihlaller 2023'ün sonlarında ve Mart 2024'te el-Şifa Tıp Kompleksi'ne yapılan son baskında meydana geldi.
Bir anlatısında 67 yaşındaki Yusuf Feza Euro-Med Monitor ekibine şunları söyledi “Sabah 9 civarında İsrail güçleri el-Şifa Hastanesi yakınındaki el-Yusuf binasına baskın düzenledi. Bir asker dairemizin kapısını açtı ve siyah bir köpeği içeri aldı. Bana saldırdı, göğsümü ısırdı, bacağımı yırttı ve beni dairenin bir ucundan diğerine sürükledi. Bir süre sonra bir asker onu benden uzaklaştırdı ama o zamana kadar çok miktarda kan kaybetmiştim.”
Güvenlik endişesi nedeniyle adının açıklanmasını istemeyen bir kadın şunları söyledi: “İsrail güçleri evimize baskın düzenledi. Kapı açılır açılmaz dairenin içine bir köpek saldılar. Köpek yaşlı kocama saldırdı, göğsünü, karnını ve bacağını ısırdı. Askerler hiçbir şey yapmadan öylece dururken kocam ciddi miktarda kan kaybetti.”
İki yaşında bir çocuk annesi olan M.S. de güvenlik endişeleri nedeniyle adının açıklanmasını istemedi. Yaşadığı dehşeti anlattı: “İsrail güçleri evimizi bastı ve köpekleri içeri aldı. Bize saldırdılar, çok korkunçtu. Daha sonra bizi zorla dışarı çıkardılar ve kocamın büyükbabasını ve amcasını öldürdüler. Daha sonra Gazze'nin güneyine gitmemiz emredildi.”
Dr. İslam Sevali şubat ayında İsrail ordusunun Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'ne köpeklerle saldırdığını, sağlık personelini ve yerinden edilmiş sivilleri korkutarak hastaneyi zorla boşaltmaya zorladığını doğruladı.
Hukuki sonuçlar ve Hollanda'nın suç ortaklığı
Tüm devletlerin, nerede meydana gelirse gelsin, ciddi insan hakları ihlalleri veya uluslararası suç teşkil eden eylemleri önlemek ve durdurmak konusunda açık bir yasal yükümlülük altında olduğunu belirten Euro-Med şu hususu vurguladı: “Devletler, başta soykırım olmak üzere, uluslararası suçlara doğrudan ya da dolaylı her türlü suç ortaklığından kaçınmalıdır. Buna, bu tür suçların işlenmesinde kullanılabilecek veya uluslararası insani ve/veya insan hakları hukukunun ihlal edilmesini kolaylaştırabilecek silah veya teçhizatın transferi veya ihracatı da dahildir.”
Euro-Med, konunun hukuki boyutuyla ilgili ise şöyle dedi: “Başta soykırıma ilişkin emredici normlar ve 1948 Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi olmak üzere uluslararası teamül hukuku ve yazılı hukuk, Hollanda gibi ülkeleri soykırımı önlemek için gerekli tüm tedbirleri almakla yükümlü kılmaktadır. Dolayısıyla, Filistinlilere karşı işlenen suçlarda kullanıldığına dair açık kanıtlara rağmen Hollanda'nın İsrail'e askeri köpek ihracatına izin vermeye devam etmesi, uluslararası hukuki yükümlülüklerini yerine getirmede bariz bir başarısızlık teşkil etmektedir. Bu başarısızlık, ülkeyi Filistin halkına karşı işlenen suçlarda suç ortağı konumuna getirmektedir.”