İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonları ve müzakereleri, Trump'ın önerdiği ve Filistinlileri aşamalı olarak tehcir etme planı dahilinde devam ediyor.

YDH - Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme, esir takası anlaşmaları yapma veya geçici ateşkesler sağlama amacıyla devam eden tartışmalar ve bölgesel başkentler arasında çözüm önerileri sunmak veya almak için yapılan diplomatik temaslar, İsrail'in daha geniş kapsamlı stratejik planı için bir örtü işlevi görüyor.
ABD'nin himaye ettiği ve desteklediği bu plan, bölgedeki demografik yapıyı yeniden şekillendirmeyi hedefliyor.
Siyasi ve askeri olmak üzere iki paralel hatta ilerleyen bu plan, Filistinlileri dar bölgelere sıkıştırarak zorla yeni bir gerçeklik dayatmaya ve nihayetinde tamamen tehcir etmeye dayanıyor.
Bu sadece olası bir senaryo değil, İsrail'in açıkça ilan ettiği ve geçen mart ortasında Hamas ile müzakerelerin çökmesinin ardından savaşını bu amaçla yeniden başlattığı bir hedef olarak öne çıkıyor.
Bu bağlamda, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki coğrafi kontrolünü genişletmek, geniş alanları "güvenlik bölgelerine" dönüştürmek ve Filistinlileri zorla belirli bölgelere göç ettirmek için attığı hızlı adımlar dikkat çekiyor.
Bu adımlar, büyük tehcir planını uygulamadan önceki bir ara aşama olarak görülüyor.
El-Ahbar gazetesinin değerlendirmesine göre söz konusu süreç, İsrail'in Gazze haritasını, ABD Başkanı Donald Trump'ın Filistinlilerin tehciri konusundaki vizyonuyla uyumlu şekilde yeniden çizme niyetini açıkça yansıtıyor.
İsrail, zorluklara rağmen bu planı ilerletmekte kararlı görünüyor ve uygulanmasını kolaylaştıracak, başarı şansını artıracak tüm koşulları sağlamaya çalışıyor.
Şeridi'nin güneyindeki Morag koridorunun kontrolünün tamamlanması ve burasıyla Selahaddin koridoru arasındaki alanın Filistinlilerden arındırılmış bölgeye dönüştürülmesi sadece askeri bir başarı değil, aynı zamanda bu bölgeyi demografik olarak temizlemeyi hedefleyen stratejinin üzerinde düşünülmüş adımlarından biri.
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın açıklamaları da bu eğilimi doğruladı. Katz, ordunun yakında Gazze'nin çoğu bölgesindeki operasyonlarını genişleteceğini açıkça belirtti.
Bakan, bölgenin kuzeyindeki sakinlerin tahliyesine işaret ederek, bunun Trump'ın tehcir planına atıfla, "gönüllü olarak" dünyanın başka ülkelerine taşınmak isteyenlere fırsat tanıma planının parçası olduğunu söyledi.
Diğer yandan, İsrail'in esir takası ve ateşkes anlaşmalarından bahsetmesi bu planla çelişmiyor, aksine bütünleşiyor.
Bu strateji, söz konusu anlaşmaları zaman kazanmak ve savaşın önceliklerini asıl hedefe, yani Gazze'yi sakinlerinden boşaltmaya hizmet edecek şekilde yeniden düzenlemek için taktik araçlar olarak kullanmaya dayanıyor.
Dolayısıyla, herhangi bir ateşkes doğası gereği geçici olacak ve süresi, serbest bırakılan İsrailli esirlerin sayısına göre ölçülecek, ancak savaşı fiilen durdurmayacak veya askeri operasyonları sona erdirmeyecek.
İsrail'in yaptığı, planını aşamalı olarak uygulamak. Müzakerelerin seyrine göre operasyonları birkaç hafta askıya alabilir, fakat esirlerinden yeni gruplar serbest bırakılır bırakılmaz operasyonlara yeniden başlayacak.
Tüm esirler serbest bırakılmasa bile, planı tamamlamak öncelikli olmaya devam edecek; bu durum bazı esirlerin feda edilmesini gerektirse bile geçerli. Eğer tüm esirler serbest bırakılırsa, operasyonlar herhangi bir kısıtlama veya baskı olmaksızın sürdürülecek.
Bugün Gazze'de süren savaş, askeri ve siyasi olmak üzere hibrit bir nitelik taşıyor. Askeri alanda İsrail, Gazze topraklarını kademeli olarak ele geçirmeye ve Filistinlileri kuşatılmış bölgelere sıkıştırmaya devam ediyor.
Siyasi alanda ise, sivilleri hedef alan aylarca süren yoğun askeri baskının ardından İsrail'in siyasi hamleleri bir haftadan uzun süredir devam ediyor.
Bu hamleler, Hamas'ın önceki şartlarından ne ölçüde geri adım attığını test etmeyi ve geçici ateşkesler karşılığında esir takasını içeren kısmi çözümleri kabul etmeye hazır olup olmadığını anlamayı amaçlıyor.
Buna, Hamas'ın artan baskılar nedeniyle daha esnek hale geldiğine dair İsrail ve ABD kaynaklı göstergeler eşlik ediyor.
Tel Aviv'e göre, bazı medya görüntülerinin Hamas'a karşı halkın ruh hâlinde bir değişim başladığını göstermesi ve bunun hareketi taviz vermeye itebileceği değerlendiriliyor.
Ancak bu göstergelere rağmen durum hâlâ oldukça karmaşık. ABD'nin, Hamas'ı tutumunu yumuşatmaya zorlamak için İsrail'e yeni bir askeri baskı fırsatı verdiği ve siyasi çabaların uygulanabilir çözümlere dönüşüp dönüşmeyeceğini görmek için sonuçların daha sonra değerlendirileceği anlaşılıyor.
Bu çerçevede, bazı çevrelerdeki aşırı iyimserliğin, gerçeğin doğru bir tanımından çok, atmosferi etkileme çabasına benzediği görülüyor.
Top şimdi nihai kararı vermesi gereken Hamas'ın sahasında.
Direniş örgütü, ikisi de acı olan iki seçenekle —daha sonra sahadaki verilerin değişeceği umuduyla zaman kazanmasını sağlayacak geçici veya uzun süreli bir ateşkesi kabul etmek ya da savaşın tamamen durdurulması ve kapsamlı geri çekilme dışındaki her şeyi reddetme tutumuna bağlı kalmak— karşı karşıya.
Bununla beraber, ilk seçeneğin daha olası göründüğü belirtiliyor.