Cumhurbaşkanı Josef Aun ve Hizbullah arasında silahsızlanma konusunda gizli bir diyalog yürütüldüğü iddiaları, Lübnan güvenlik çevrelerince reddedilerek yalnızca sınırlı mesaj alışverişlerinin olduğu belirtiliyor.

YDH- İran'ın Beyrut Büyükelçisi Mücteba Amani'nin Lübnan'dan hiç bahsetmeyen bir tweeti, bölgede diplomatik tansiyonu yükseltti.
Lübnan Kuvvetleri temsilcisi Yusuf Raca'nın Amani’yi Dışişleri Bakanlığı’na çağırması, Beyrut’un diplomatik cephedeki hamlelerinden biri olarak dikkat çekerken, aynı günlerde ABD’den gelen sert mesajlar gündeme damgasını vurdu.
ABD Orta Doğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'nın bahar toplantılarına katılan Lübnan heyeti onuruna Washington’daki Lübnan Büyükelçiliği'nde düzenlenen resepsiyonda konuştu.
Ortagus, Beyrut’ta dile getirdiği açıklamaları Washington’daki Lübnanlı topluluğa da yineleyerek, “Lübnan halkının, ABD Başkanı Donald Trump’ın desteğinden yararlanabilmesi için zor ama gerekli kararlar alınmalı,” mesajını verdi.
Aun'un liderliğine ABD’den övgü
Ortagus, Cumhurbaşkanı Jozef Aun’u “cesur ve kararlı” bir lider olarak nitelendirerek, “Eğer bu yolu seçerseniz, Trump yönetimi her adımda yanınızda olacaktır. Ancak geçmişe dönemeyiz, geçmişin hatalarını tekrar edemeyiz,” ifadelerini kullandı.
Ortagus’un bu açıklamaları, Cumhurbaşkanı Aun ile Hizbullah arasında, direnişin silahları üzerine gizli bir diyalog yürütüldüğü iddialarının gündemde olduğu bir dönemde geldi.
Ancak kaynaklar, bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını, yalnızca sınırlı mesaj alışverişlerinin söz konusu olduğunu belirtiyor. Bu mesajların çoğu, Cumhurbaşkanlığı’na yakın bazı isimler aracılığıyla Hizbullah’a iletiliyor ve değerlendirme sürecinde.
Güvenlik çevreleri, şu anda resmi bir müzakere ya da kapsamlı bir diyalog olmadığını, Hizbullah’ın “silahsızlanma ya da teslim olma” fikrine kesin olarak karşı olduğunu vurguluyor.
Hizbullah, silahların Lübnan’ın güvenliği ve egemenliğine hizmet edecek stratejilerle ele alınması gerektiğini savunurken; İsrail’in çekilmesi, günlük saldırıların durması ve esirlerin serbest bırakılması gibi ön şartların ise henüz yerine getirilmediğini belirtiyor.
ABD'den İsrail'e tam destek
Ortagus’un açıklamaları arasında dikkat çeken bir diğer vurgu ise İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırılarına ABD’nin tam destek verdiği yönündeydi.
“İsrail, Hizbullah’ın hareket halinde olduğunu düşündüğü her yerde saldırı düzenleme hakkına sahiptir,” diyen Ortagus, ABD’nin bu konuda net bir tavır aldığını ifade etti.
Siyasi kaynaklar, Ortagus’un Lübnanlı yetkililerle yaptığı görüşmelerde sıkça tekrar ettiği tek cümlenin “ABD’nin İsrail’e baskı yapmasını kimse beklememeli” olduğunu aktarıyor.
Bu açıklamalar, Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım’ın konuşmasının hemen ardından geldi.
Hizbullah Genel Sekreteri’nin son konuşması, sadece bir güç gösterisi değil; kampanyaları durdurma, noktalama ve kışkırtıcı söylemleri dizginleme amacı taşıyordu.
Aynı zamanda, İsrail saldırılarını ve ateşkes ihlallerini görmezden gelenlerin pozisyonlarını da ifşa ediyordu.
ABD mesajlarında çelişki
Ortagus’un Aun’a yönelik destekleyici açıklamalarına rağmen, ABD'nin Lübnan üzerindeki baskısının somut olarak azaldığı gözlemleniyor.
Washington’un mali yardımları askıya almasına karşın, diplomatik baskıların şu an için sınırlı kaldığı belirtiliyor.
Ancak bazı kaynaklar, Ortagus’un açıklamalarında çelişkili mesajlar olduğunu vurguluyor.
Bir yandan Lübnan’ın koşullarına anlayış gösterdiği izlenimini veren Ortagus’un, diğer yandan silahsızlanma konusunda oldukça sert ve dayatmacı bir dil kullandığı aktarılıyor.
Lübnan beklemede
Diplomatik kaynaklara göre Lübnan’daki gelişmeler, yalnızca iç siyasi dinamiklerle açıklanamaz.
Beyrut’un geleceğini anlamak için Şam, Riyad, Tahran, Ankara ve Washington’daki gelişmeleri izlemek gerektiği vurgulanıyor.
ABD’nin daha önce sunduğu bazı diplomatik inisiyatiflerin ise şu an için askıya alındığı belirtiliyor.
Lübnan, bölgesel uzlaşmaların seyrine göre şekillenecek bir bekleyiş sürecine girmiş durumda.