"Kısacası İsrail, kendi tanımladığı 'zafer' hedefine ulaşmadıkça Gazze'deki savaşı bitirme niyetinde değil ve bu, saldırganlığının başından beri ulaşamadığı bir hedef."

YDH - İsrail, Gazze savaşında ABD destekli yeni "Witkoff Planı" gibi geçici ateşkes ve esir takası anlaşmalarıyla zaman kazanmaya çalışsa da, temel hedefi olan "zafer"e ulaşmadan savaşı bitirme niyetinde görünmüyor. Hamas'ın kalıcı barış garantileri talep ederek planı reddetmesi üzerine, ABD'nin planı küçük değişikliklerle yeniden canlandırması, İsrail'in geniş çaplı bir operasyona girişmesi veya çatışmaların belirsiz bir yıpratma savaşına dönüşmesi gibi senaryolar gündemde. El-Ahbar yazarı Yahya Dabuk'un değerlendirmesine göre en olası görünen, Washington'un diplomatik bir başarı arayışıyla planı tekrar gündeme getirmesi olsa da, bu durumun savaşın seyrini kökten değiştirmesi beklenmiyor.
İsrail, Gazze Şeridi'ne yönelik savaşında her seferinde farklı sonuçlar elde edebileceği yanılgısıyla aynı yaklaşımları benimsemeye devam ediyor.
Araçlar ve hedefler sabit kalsa da, askeri ve siyasi planlar ile geçici ateşkesler üzerinden gidişatta fiili değişiklik olmaksızın, sonucun nihayetinde farklı görüneceğine dair daimi bir beklenti söz konusu.
Bu doğrultuda İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri, bir kez daha, ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'a atfen "Witkoff Planı" olarak adlandırılan yeni bir ateşkes formülü üzerinde anlaştı.
Plan, İsrail ile Hamas arasında belirli bir esir takası anlaşması yapılmasını hedefliyor. Bu anlaşma, Gazze'deki İsrailli esirlerin bir kısmının serbest bırakılması karşılığında, bölgeye insani yardım girişine izin verilmesini, 60 gün süreyle geçici ateşkes ilan edilmesini ve Filistinli esirlerden bazılarının salıverilmesini içeriyor.
Bu aşamada İsrail ve Amerikan tarafları arasında yaklaşım farklılığı olduğuna dair tekrarlanan medya söylemine rağmen, gerçeklik bundan tamamen farklı olabilir.
Zira yaşananlar, savaşı sona erdirmede veya savaştan çıkış için ciddi bir yol açmada başarısız olmuş önceki mutabakatların tekrarı gibi görünüyor.
Hatta Witkoff Planı, kayda değer yenilik getirmekten ziyade, ilan edilen hedeflerine ulaşmada başarılı olamamış eski planların yeniden gündeme getirilmesinden ibaret.
Kısacası İsrail, kendi tanımladığı "zafer" hedefine ulaşmadıkça Gazze'deki savaşı bitirme niyetinde değil ve bu, saldırganlığının başından beri ulaşamadığı bir hedef.
Dolayısıyla kabul ettiği her türlü ateşkes veya uzlaşı, yine savaşın kendi hesaplarına tabi kalmakta ve özellikle uluslararası ve iç baskıları hafifletmek, askeri güçlerini yeniden düzenlemek için daha uygun saha ve siyasi koşullarda savaşı sürdürmeye yönelik bir ön hazırlık olarak değerlendiriliyor; tüm bunlar, herhangi gerçek veya stratejik bir taviz vermeksizin yapılıyor.
Bu nedenle, İsrail açısından Witkoff Planı, savaşı sona erdirmek için bir çerçeve değil, zaman kazanmak için ek bir araçtır.
Bu durum, plana bazı şekilsel değişiklikler yapmış olsa da, İsrail'e esaslı bir çözüm için fiili baskı uygulamayan Amerikalı arabulucunun yaklaşımıyla da örtüşüyor. Bunun nedeni, Tel Aviv ile Washington arasında hedefler konusunda gerçek bir anlaşmazlığın olmaması, aksine bu hedeflere tam veya kısmi olarak ulaşılıp ulaşılamayacağı konusundaki fikir ayrılığı.
İsrail "kapsamlı bir askeri zafer" peşindeyken, Amerikan yönetimi askeri operasyonların faydasını tükettiğini düşünüyor.
Ancak bu Amerikan farkındalığı, Tel Aviv'e yönelik kararlı adımlara dönüşmemekte, yaklaşım hâlâ İsrail'in güvenlik çıkarlarını, özellikle de Hamas'ın nüfuzunu azaltma veya yapısını dağıtma yönünde güçlendirmeyi amaçlayan bir mantığa bağlı kalmaktadır.
Yukarıda belirtilenlerden hareketle, hem Amerikan hem de İsrail tarafı, yıkımın, açlığın ve askeri baskının devam etmesinin Hamas'ı şartlarından vazgeçmeye itebileceği beklentisini sürdürüyor.
Ancak sürpriz, Hamas'ın Witkoff Planı'nı reddetmesi ve savaşın sona erdirileceğine dair garantiler içeren daha net ve katı talepler sunması oldu.
Direniş, çatışmaların yeniden başlamasını engellemeyen hiçbir formülü kabul etmiyor ve saldırganlığın gerçekten durdurulmasını sağlayacak ciddi ve dengeli garantiler talep ediyor. Bu durum, Hamas üzerinde baskı kurmak ve tutumunu değiştirmeye zorlamak amacıyla Filistinlilere yönelik sistematik öldürme eylemleriyle kendini gösteren kanlı bir İsrail tepkisiyle karşılanıyor.
Her hâlükârda, Hamas'ın Witkoff Planı'nı reddetmesinin ardından yaşanabilecek üç muhtemel senaryo çizilebilir: Birinci senaryoda, Amerika Birleşik Devletleri, Katarlı ve Mısırlı arabulucularla işbirliği içinde, planın stratejik yapısına dokunmadan —insani yardımların artırılması, esir takası takviminin değiştirilmesi veya serbest bırakılacak Filistinli esir sayısının yükseltilmesi gibi— kısmi iyileştirmeler yaparak planı yeniden canlandırmaya çalışabilir.
Bu değişikliklere, savaşın sona erdirilmesi için çaba sarf edileceğine dair genel Amerikan vaatleri eşlik edebilir ki bu vaatlerden hesap anı geldiğinde kolayca geri adım atılabilir.
İkinci senaryoda İsrail, Amerika'nın rızası ve teşvikiyle, Hamas üzerindeki baskı ve maliyeti artırmak amacıyla Gazze'de yoğun hava saldırılarıyla desteklenen geniş çaplı bir kara operasyonuna girişebilir ve ardından, İsrail'in eski beklentisine dayanarak —farklı sonuçlar umuduyla aynı yöntemi tekrar tekrar kullanmak— Witkoff Planı'nı yeniden gündeme getirebilir.
Üçüncü senaryo ise, net bir stratejik vizyonun yokluğunda, çatışmaların açık uçlu bir yıpratma düzeni içinde kesintili olarak devam etmesine dayanır.
Bu gidişat, planın başarısız olmasından sonra veya askeri ve siyasi dosyaların fiilen sonlandırılmasıyla birlikte hayata geçirilmemesi durumunda bile, gelecek dönemin temel bir özelliği hâline gelebilir.
Bu senaryolar arasında, Washington'un askeri araçlarla hedeflere ulaşmada İsrail'in bariz aczi karşısında karşılaştığı baskı ve eleştirileri hafifletecek herhangi bir diplomatik atılım sergileme arzusu göz önüne alındığında, birinci senaryonun yakın vadede gerçekleşmeye en yakın olanı olduğu görülüyor.
Ancak bu kısmi yolun Hamas'ı taviz vermeye ikna etmede başarısız olması, İsrail'i daha geniş kapsamlı askeri seçeneğe geri döndürebilir ki bu da sürekli tırmanış olasılığını güçlü bir seçenek olarak korumaktadır.
Sonuç olarak, tablo hâlâ belirsiz ve manzara birden fazla olasılığa açık. Ancak şu anda muhtemel görünen, Witkoff Planı'nı, İsrail'in yaklaşımının özüne dokunmayan ve savaşın seyrinde gerçek bir değişiklik yaratmayan tadil edilmiş bir formülle yeniden canlandırma girişimlerinin devam etmesi.
Çeviri: YDH