İsrail'de yerleşimci can kayıpları hızla artırırken, İran'ın füze saldırıları genişleyerek devam ediyor. İsrail, savaş psikolojisini ve iç istikrarı yönetmek amacıyla yerleşimci toplumundaki kayıpların ve askeri zayiatların boyutunu düşük gösteriyor.

YDH- İran, İsrail’in ülkesinin egemenliğine yönelik saldırılarına yanıt olarak 13 Haziran gecesi “Gerçek Vaat-3” adı verilen kapsamlı bir füze operasyonu başlattı.
Operasyon, başta Tel Aviv’in merkezindeki Guş Dan bölgesi olmak üzere birçok yerleşim noktasını hedef aldı.
İsrail kaynaklarına göre saldırı büyük can ve mal kaybına yol açtı.
İsrail'in önde gelen gazetelerinden Haaretz muhabiri Josh Breiner, füzelerin düştüğü bölgelerdeki gözlemlerine dayanarak daha önce hiç bu denli büyük bir yıkıma tanık olmadığını belirtti.
İsrail'in orta kesimlerindeki Ramat Gan'da 9 binanın tamamen yıkıldığını aktaran Breiner, bölgede yaptığı incelemelerde onlarca dairenin hasar gördüğünü, çok sayıda aracın devrildiğini ve tahliyelerin yapıldığını gözlemlediğini ifade etti.
İsrail medyası da İsrail'in orta kesimlerine bir füze düşmesi sonucu çok sayıda binanın hasar gördüğünü ve enkaz altında mahsur kalanlar olduğuna dair ihbarlar alındığını bildirdi.
İsrail ordusunun ve İbranice yayın yapan Ynet haber sitesinin aktardığına göre, Guş Dan bölgesine isabet eden füzeler sonucu en az 63 yerleşimci yaralandı.
Yaralılardan ikisinin durumu kritik.
Tel Aviv’in Ramat Gan semtinde bir apartmana doğrudan isabet eden füze, binanın tamamen çökmesine yol açtı.
İtfaiye ekipleri, aralarında durumu ağır olan bir kadının da bulunduğu çok sayıda yerleşimciyi enkazdan kurtardı.
İran’ın, İsrail’in kuzeyine yönelik düzenlediği füze saldırılarında Tamra kentinde bir eve isabet eden füze sonucu aynı aileden dört yerleşimci öldü.
İsrail kaynakları, olayda en az 20 yerleşimcinin de hafif yaralandığını ileri sürdü.
Aynı gece yine Tamra’da iki katlı bir binaya isabet eden başka bir füze sonucu en az 13 yerleşimcinin daha yaralandığı iddia edildi.
Ynet’in haberine göre, Hayfa’da 72 yaşındaki bir yerleşimci orta derecede, üç yerleşimci ise hafif şekilde yaralandı.
Çok sayıda yerleşimci ise panik nedeniyle tıbbi müdahale gördü.
Olaylar sırasında yaralananların tamamının yetkili olmayan yerleşimciler olduğu belirtildi.
İsrail'in askeri kayıplarını sınırlı şekilde açıklaması ve bu konuda uyguladığı sansür, uluslararası gözlemciler ve medya tarafından dikkatle izlenen bir konu olmaya devam ediyor.
Medya kontrolü ve sansür, İsrail’in uluslararası kamuoyunda daha çok ''sivil'' kayıpları ön plana çıkararak kendisini mağdur konumunda göstermeye yönelik iletişim stratejisinin bir parçası.
Örneğin, İsrail ordusunun hastanelere, yaralı işgal askerlerinin sayısını yalnızca ordu sözcüsünün günlük brifinginden sonra ve önceden bildirilen sayılarla uyumlu olarak açıklama talimatı verdiği biliniyor.
13 Haziran’da Bat Yam kentinde gerçekleşen füze saldırılarında ölen yedi yerleşimciden birinin 44 yaşındaki yerleşimci Efrat Saranga olduğu açıklandı. Diğer ölen yerleşimcilerin kimlikleri ise henüz kamuoyuyla paylaşılmadı. 14 Haziran itibarıyla bölgede üç yerleşimcinin kayıp olduğu bildirildi.
14 Haziran 2025’te Tel Aviv’de gerçekleşen füze saldırısında bir yerleşimci öldü. Saldırıda toplam 63 yerleşimci yaralandı. Yaralılardan biri kritik, biri ağır, sekizi orta derecede ve geri kalanı hafif şekilde yaralandı.
İsrail medyasında yer alan güncel bilgilere göre, 15 Haziran 2025’te Bat Yam’da bir apartman binasına yönelik füze saldırısı sonucu dokuz yerleşimci öldü.
Ölenler arasında üç çocuk da bulunuyor. Saldırıda 172 yerleşimci yaralandı.
İsrail, savunma sistemlerinin, askeri tesislerinin, ekipman üretim atölyelerinin ve güvenlik altyapısının önemli bir kısmını yerleşim alanlarının kalbine konuşlandırmasıyla biliniyor.
Askeri altyapıyı kentsel alanların ortasında gizlemek, İsrail'in bu merkezlerin doğrudan hedef alınma olasılığını azaltmak için uyguladığı savunma doktrininin bir parçası.
Yoğun patlama, çok sayıda binanın çökmesine ve yangınlara yol açtı.
Aynı gün Hayfa kentinde düzenlenen bir başka füze saldırısında ise üç yerleşimci öldü.
Bölgedeki bazı binaların çökmesi sonucu kaybolan üç yerleşimci cesetlerine enkaz altından ulaşıldı.
İsrail'in savaş zamanındaki kayıp ve hasar bildirimleriyle ilgili eleştiriler, sadece bölgesel değil, uluslararası gözlemciler ve medya uzmanları tarafından da sıkça dile getiriliyor.
Özellikle yaralı ve ölü sayıları arasındaki orantısızlık, sansür uygulamaları ve algı yönetimi çabaları, bu tartışmanın temelini oluşturuyor.
Ekim 2024'teki Gerçek Vaat -2 Operasyonu'nun ardından, Amerikalı gazeteci Jeremy Loffredo, İran saldırısıyla ilgili ortaya çıkan hasarı ifşa ettiği için İsrail güçleri tarafından tutuklanarak işkence görmüştü.
Andrey X'te yaptığı açıklamada, "Bugün İsrail işgal güçleri tarafından diğer dört gazeteciyle birlikte dövüldüm, kaçırıldım, gözlerim bağlandı ve askeri bir üsse götürüldüm. İkimiz, hiçbir suçlama olmaksızın 11 saat boyunca tutulduk, telefonum çalındı ve birimiz hâlâ gözaltında. Hikâyenin tamamı yakında," bilgisini paylaştı.
Bu sabah saat 04:50 civarında başlayan İran saldırılarında, Fatımiyyun Tugayları, İran'ın füze saldırısıyla aynı zamana denk gelecek şekilde, "Siyonist oluşumun" uyarı sistemlerini hedef alan siber saldırıların sürdüğünü duyurdu.
İsrail, erken uyarı sistemindeki bir "aksaklık" nedeniyle bazı yerleşimcilerin, özellikle iPhone kullanıcılarının, hiçbir bildirim alamadığını duyurdu.
İbranice medya, ''Bu sabah kıyametin koptuğunu yaşıyoruz” duyurusunu yaparken, İran’ın önceki günlere kıyasla daha yüksek kalibreli ve etkisi yıkıcı füzelerle düzenlediği saldırılara ait videolar dolaşıma girdi: