Trump'ın 'şovları' gerilimi tırmandırıyor

img
Trump'ın 'şovları' gerilimi tırmandırıyor YDH

"Görünüşe göre İran, yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyum stoklarını korumayı başardı ve bu miktar, daha da zenginleştirilmesi durumunda birden fazla bombaya yakıt sağlamak için yeterli."




YDH - ABD Başkanı Trump ve İsrail Başbakanı Netanyahu, İran'a yönelik ortak saldırıyı bir başarı olarak sunup Washington'da bir kutlama görüşmesi planlarken, Trump'ın odağını Gazze ve yeni barış anlaşmalarına kaydırdığı belirtiliyor. El-Ahbar yazarı Rim Hani'nin aktarımına göre analistler, bu saldırının bölgeyi daha istikrarsız hâle getirdiğini ve diplomatik yolu tıkadığını, bunun da intikam amaçlı yeni saldırı risklerini artırdığını savunuyor. Sürekli bir savaş tehlikesine karşı diplomasiye dönülmesi çağrılarına rağmen, Trump'ın yaptırımlardaki katı tutumu ve taraflar arasındaki güvensizlik, diplomatik çözümün hâlâ uzak olduğunu gösteriyor.

ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, İran'ın nükleer programının ortaya koyduğu "sorunla" "tam bir başarıyla" başa çıktıkları yönündeki anlatılarına sıkı sıkıya bağlı kalıyor. Bu durum, Netanyahu'nun bu başarıyı "kutlamak" için önümüzdeki haftalarda Washington'ı ziyaret etmeyi planladığı ve Trump'ın odak noktasının artık Gazze'deki savaşı bitirip bölgede daha fazla İbrahim Anlaşması imzalamak olduğu yönündeki haberlere de yansıdı.

Bu bağlamda Axios sitesi, İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer'in, Beyaz Saray yetkilileriyle İran ve Gazze savaşı konularında "ileriye dönük yolu" ve Netanyahu ile Trump arasında yapılması planlanan görüşmeyi ele almak üzere bugün Washington'ı ziyaret etmesinin beklendiğini bildirdi. Konuyla ilgili bilgi sahibi bir kaynağa göre, görüşmenin "temmuz ayının ikinci yarısında" gerçekleşmesi öngörülüyor.

Site daha önce, üç İsrailli yetkiliye dayandırdığı haberinde, Netanyahu'nun "İran nükleer programına yönelik ortak ABD-İsrail bombardımanını kutlamak" için Beyaz Saray'da Trump ile görüşmek istediğini aktarmıştı. İran'a karşı yürütülen savaş, iki yetkili arasındaki ilişkileri en üst seviyeye çıkarmıştı.

İki İsrailli yetkili, olası ziyaretle ilgili olarak Netanyahu'nun danışmanları ile Beyaz Saray yetkilileri arasında ön görüşmelerin yapıldığını ancak henüz bir tarih belirlenmediğini söyledi.

Siteye göre bu ziyaret, "her iki liderin de İran operasyonunun başarısına ilişkin anlatılarını güçlendirmeleri ve bölgedeki ortak sonraki adımları tartışmaları için bir fırsat" olacak.

Diğer kaynaklara göre, Tahran ile ateşkese varılmasının ardından Trump, gözünü İsrail'in Gazze'deki savaşını sona erdirmeye ve İsrail ile Arap "komşuları" arasındaki "barış anlaşmalarını" güçlendirmeye dikmiş durumda.

Fakat ABD Başkanı'nın odaklandığı başka meseleler olduğu izlenimi verme çabası ve Netanyahu ile himaye edeceği "kutlamalar", Batılı birçok politika yapıcı ve gözlemcinin İran ile ilişkilerin ve nükleer programın geleceğine dair "şüphelerini" yakın zamanda gidermeyecektir.

Bu çerçevede, Foreign Policy dergisinde yayımlanan makalede, ABD-İsrail ortak saldırısının İran'ın nükleer programının yarattığı sorunu çözdüğünü düşünmenin cazip olabileceği ve Trump yönetimi ile Washington'daki şahinlerin konuya bu zihniyetle yaklaştığının kesin göründüğü belirtiliyor.

Fakat aynı kaynağa göre gerçek şu ki, "daha çalkantılı bir döneme girmiş bulunuyoruz."

Makalede, "Trump'ın İran'a yönelik saldırıları muhtemelen yasa dışı, başarısız ve şüphesiz ki popüler değil," ifadeleri yer alırken, Demokratlar ve diğer savaş karşıtı liderlerin tüm bu noktalara odaklanması gerektiği vurgulanıyor. Zira ancak bu şekilde "diplomasiye başarılı olma şansı tanınacak siyasi bir iklimin yaratılmasına yardımcı olabilirler."

Bu görüşü savunanlar, Trump sorunlarının "bombala" düğmesine basarak çözülebileceğine inandığı sürece, gelecekteki görüşmelerde hayal kırıklığına uğradığında bunu yapacağından emin oldukları uyarısında bulunuyor.

Bu da Washington'un, nükleer programa kısıtlamalar getirmek için müzakere etmek yerine, sürekli bir savaş geleceğinin parçası olacağı anlamına geliyor.

Foreign Policy, dergide yakın zamanda Robert Malley ve Hussein Agha tarafından kaleme alınan bir makaleye atıfta bulunuyor.

Makalede, "davalarının peşinden giden daha fazla Filistinli, Lübnanlı, İranlı ve diğerlerinin, arkadaşları veya aile üyeleri yok edilmiş, intikam peşinde koşan ve tek ufukları karanlık olanların, geleneksel olmayan savaş biçimlerine başvurmasının çok uzun sürmeyebileceği" öne sürülüyor.

Yazarlar, bu tehdidin "insansız hava araçlarının daha ölümcül ve teknolojik olarak daha yetenekli versiyonlarını, insan kaçırmayı ve intihar saldırılarını" içerebileceği uyarısında bulundu: "Washington'un rotasını değiştirmemesi hâlinde" oldukça muhtemel görünen böyle bir senaryoyu önlemek için, Trump'ın "Netanyahu'nun İran'a yönelik saldırısıyla bozmaya çalıştığı diplomatik yola geri dönmesi" gerekiyor.

Aynı dergi, ayrı bir haberde, "İran'ın nükleer programının hasar gördüğü açık, ancak hasarın boyutunu bilmek için henüz erken," tespitine yer verirken diğer yandan "endişe verici başka gelişmelerin" olduğuna dikkat çekiyor.

Görünüşe göre İran, yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyum stoklarını korumayı başardı ve bu miktar, daha da zenginleştirilmesi durumunda birden fazla bombaya yakıt sağlamak için yeterli.

Dergi, Trump'ın yardımcısı J.D. Vance'in ABC haber ağına yaptığı açıklamayı aktarıyor. Vance, Washington'un "önümüzdeki haftalarda bu yakıtla bir şekilde başa çıkacağımızdan emin olmak için çalışacağını" ve bu konunun İranlılarla diğer hususların yanı sıra görüşüleceğini belirtmişti.

Trump yeni bir nükleer anlaşmanın "gerekli" olup olmadığını sorgularken, aynı kaynağa göre "barışı kolaylaştırmak ve İran'ın kalan kabiliyetlerine ilişkin yaygın belirsizliğin gelecek yıllarda krizler yaratmasını önlemek için aslında usta bir diplomasi gerekli olacaktır."

Ancak belirtilen tavsiyelere rağmen, Trump'ın İran'a yönelik yaptırımları kaldırma niyetinde olmadığına dair son açıklamaları, Tahran'ın Washington'un nükleer müzakereleri yeniden başlatmak için tarafların yakında bir araya geleceği yönündeki iddiasını yalanlaması ve İslam Cumhuriyeti'ne yönelik saldırganlığın ABD ve diğerlerinin nükleer riskleri "kontrol altında tutmak" için tarihsel olarak güvendiği pek çok aracı ve kurumu baltalaması, diplomatik yola geri dönülmesinin hâlâ uzak bir ihtimal olduğuna işaret ediyor.

Çeviri: YDH