Alevi nüfusun yoğun olduğu Suriye’nin kıyı şehirlerinde art arda yaşanan kadın kaçırma vakaları bölgede korku ve belirsizliği artırırken, aileler her gün yetkililere seslenerek kayıplarının akıbetini öğrenmeye çalışıyor.

YDH- El-Meyadin’de yer alan bir analize göre, Suriye’nin kıyı bölgelerinde geçtiğimiz Mart ayında yaşanan kanlı saldırıların açtığı yaralar henüz sarılmamışken, yeni kaçırma olayları bölgede yaşayan kadınlar arasında ciddi bir korkuya neden oldu.
Analizde, birçok kadının, IŞİD tarafından yaklaşık on yıl önce hedef alınan Iraklı Ezidi kadınlarla benzer bir kaderi paylaşmaktan endişe ettiği belirtildi.
Analize göre, son dönemde Lazkiye, Tartus, Hama ve Humus vilayetlerinde onlarca Alevi kadın ve kız çocuğunun kaçırıldığı bildirildi. Ailelerin, neredeyse her gün yayımladıkları videolarla kayıpların akıbetinin açıklanması için kamuoyuna ve güvenlik birimlerine çağrıda bulundukları aktarıldı.
Bu durumun, toplumsal ve eğitim hayatına doğrudan yansıdığına dikkat çekilen analizde, özellikle kırsal bölgelerde yaşayan kız öğrenciler arasında son yılların en yüksek üniversite devamsızlık oranlarının kaydedildiği ifade edildi. Ayrıca, bu bölgelerde gün batımından sonra kadın hareketliliğinin neredeyse tamamen durduğu bildirildi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre, yılbaşından bu yana en az 50 Alevi kadının kaçırıldığı ve bu kadınların akıbetinin hâlâ bilinmediği ifade edildi. Gözlemevi, bazı kadınların Mart ayındaki saldırılar sırasında, bazılarının ise işe giderken ya da gündelik yolculukları sırasında, çoğu zaman gündüz vakti kaçırıldığını bildirdi.
Gözlemevi’nin aktardığına göre, birçok aile sosyal damgalanma korkusu ya da umutlarını yitirdikleri için kayıp bildiriminde bulunmaktan kaçınıyor.
Belgelenen vakalar ve tanıklıklar
Analizde, kaçırılan bazı kadınlarla ilgili çarpıcı örneklere de yer verildi. Masiyaf’ta gündüz vakti kaçırılan Darin Süleyman ve kız kardeşi Arin’den bir aydan fazladır haber alınamadığı; annelerinin yokluğunu sorgulayan çocukların ise babaanneleri tarafından yanıt verilemeyen sorularla baş başa kaldığı aktarıldı. İki kadının yer aldığı bir videoda Darin’in, kendilerinin güvende olduğunu, ancak eşinin fidyecilerle pazarlık yapmayı reddettiğini söylediği bildirildi.
17 yaşındaki Zeyneb ez-Zikra’nın, Lazkiye kırsalındaki el-Hanedi köyünde okula giderken kaçırıldığı ve ailesine gönderdiği son mesajda “Sosyal medyada bir fotoğrafımı görürseniz, kanımı size yollarım.” dediği kaydedildi. Kısa bir telefon görüşmesinde midesinin ağrıdığını ve nerede olduğunu bilmediğini söyleyen genç kızdan o günden bu yana haber alınamadığı belirtildi.
Tartus’ta ikamet eden Atab Cedid’in, deniz kenarında en son görüldükten sonra ortadan kaybolduğu ve kızı Sarah Hamud’un, savcılığa kayıp başvurusu yaptığı ifade edildi. Hasta annesi, çektiği videoda kızının bulunması için yetkililere seslendi. Ancak güvenlik güçlerinin soruşturmasında şu ana dek bir sonuca ulaşılamadığı bildirildi.
Hamam köyünden Negam İsa’nın, hamileliği sırasında cinsiyet tespiti için doktora gittiği sırada ortadan kaybolduğu; kısa süre sonra ailesine 5 bin dolarlık fidye talebi geldiği ve paranın toparlanmaya çalışıldığı, ancak kadının cansız bedeninin günler sonra yol kenarında bulunduğu aktarıldı.
Haziran sonunda Lazkiye’de kaybolan Mey Salum’un üç çocuğunun, annelerine kavuşma çağrısı yaptığı videonun sosyal medyada yayıldığı; kısa süre sonra ortaya çıkan başka bir videoda Salum’un başörtülü şekilde Halep’e taşındığını ve bir arkadaşıyla yaşamaya başladığını söylediği, ancak ailesinin bu iddiaları yalanlayarak video kaydının tehdit ve baskıyla çekildiğinden emin olduklarını açıkladıkları belirtildi.
İdlib’de görülen bir kadın
Feminist aktivist Hibe İzzeddin’in, memleketi İdlib’e yaptığı ziyarette tanık olduğu bir olayla ilgili açıklamaları da analizde yer aldı. Hibe’nin, çok eşliliğiyle bilinen bir adamla birlikte gördüğü ve kimliğini tanımadığı bir kadının garip davranışları üzerine, kadının kimliğini araştırdığı ve bu kişinin Suriye kıyılarındaki son katliamdan kurtulan biri olduğunu öğrendiği belirtildi.
Hibe’nin aktardığına göre, bu kadının sözde eşi, onu köye getirmiş ve evlenmişti; ancak bu evliliğin koşulları ve geçmişine dair bilgiler belirsizdi. Kadının konuşmaktan korktuğu, geçmişine dair kimsenin bilgi sahibi olmadığı ifade edildi. Hibe, bölgedeki insan hakları aktivistlerinden aldığı bilgilere göre, kadın kaçırmalarının bazı Ulusal Ordu grupları ve yabancı savaşçılar tarafından farklı gerekçelerle gerçekleştirildiğini belirtti.
BM soruşturması ve hükümet açıklamaları
Birleşmiş Milletler Suriye Soruşturma Komisyonu’nun, bu yılın başından itibaren artan kaçırma iddialarını araştırmaya başladığı ve konuyla ilgili raporun İnsan Hakları Konseyi’ne sunulacağı belirtildi.
Komisyon Başkanı Paulo Sérgio Pinheiro, bu bahar en az altı Alevi kadının farklı vilayetlerde kimliği belirsiz kişilerce kaçırıldığını belgelendiğini, bunlardan en az ikisinin akıbetinin hâlâ bilinmediğini ifade etti. Komisyonun başka kaçırma olaylarına dair güvenilir raporlar da aldığı belirtildi.
Suriye hükümeti ise konuya dair henüz resmi bir açıklama yapmazken, HTŞ rejiminin Tartus Valiliği Basın Müdürü Ahmed Muhammed Hayr, Reuters’a yaptığı açıklamada, kadın kaçırma iddialarını reddetti. Kaybolmaların çoğunun ailevi anlaşmazlıklar ya da kişisel nedenlerle ilgili olduğunu savunan Hayr, bu iddiaların doğrulanmadan yayılmasının yalnızca toplumu korkuya sürüklediğini ve güvenliği tehdit ettiğini öne sürdü.
Lazkiye Valiliği yetkilileri de benzer bir açıklama yaparak bazı ailelerin “toplumsal baskılardan kaçınmak için kızlarının kaçtığını değil, kaçırıldığını iddia ettiklerini” ileri sürdü.