ABD’nin, Kafkasya’daki etkisini artırmak amacıyla Zengezur Koridoru’nu özel bir Amerikan şirketine devretme planına Ermenistan egemenlik gerekçesiyle karşı çıkarken, Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki hassas dengeyi değiştirebilecek bu gelişme, bölgesel ve küresel güç dengelerinde yeni bir dönemin habercisi oluyor.

YDH- Tabnak'a göre, ABD'nin Suriye özel temsilcisi ve Washington'un Türkiye büyükelçisi Thomas Barrack, Bakü ile Erivan arasındaki barış görüşmelerinin ilerleyebilmesi için özel bir Amerikan şirketinin Zengezur Koridoru'nun kontrolünü ele alabileceğini söyledi.
Zengezur Koridoru'nu bir Amerikan şirketi tarafından kontrol etme planı, Trump yönetiminin Kafkasya'daki gelişmelerde daha ciddi bir Amerikan varlığının ilk resmi onayı olarak değerlendiriliyor.
Barrack'ın iddialarına yanıt veren Ermenistan Başbakanı Sözcüsü Nazeli Bahdışaryan, “Ermenistan egemenlik alanının kontrolünü üçüncü bir tarafa devretmez, tartışmaz” dedi.
ABD'nin bu konuda devreye girerek, “Bu 32 kilometrelik yolu bize uzun süreli kiralayın, herkes rahatça kullansın” yaklaşımında olduğunu ifade eden Barrack, Türkiye'nin bölgeyle doğrudan sınırı olmamasına rağmen, bu anlaşmazlığın içinde yer aldığını da sözlerine ekledi.
Türkiye Cumhurbaşkanlığı ise, ABD’nin Zengezur Koridoru’nu yönetme planından haberdar olmadığını iddia etti.
Ancak bir kaynak, koridorun yönetimi için özel bir şirket kurulması önerisinin Türkiye tarafından getirildiğini ve her iki tarafın onayladığını belirtti.
Kaynak, Ermenistan’ın şirketin Nahçıvan kısmında da faaliyet göstermesini talep etmesinin Azerbaycan tarafından kabul edilmediğini ekledi.
Bahdışaryan, ABD’nin önerisini “Egemenlik, toprak bütünlüğü ve yargı yetkisi dışına çıkıyor, bu kabul edilemez” diyerek reddetti.
Carnegie Uluslararası Ticaret Vakfı’nın raporuna göre, plan Avrupa Birliği’nin önerisine dayanıyor ve bir Amerikan lojistik şirketi, güzergâhtaki mal geçişini yönetip tüm taraflarla şeffaf veri paylaşımı yapacak.
Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığının kökleri
Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki çatışmanın kökeni, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından, tarihi olarak Ermeni nüfusun çoğunlukta yaşadığı Dağlık Karabağ bölgesinin statüsü konusundaki anlaşmazlığa dayanır.
1990’ların başında bölge halkının kendi kaderini tayin hakkını savunan Ermeniler, Azerbaycan’ın baskı ve şiddet politikalarına karşı direniş göstermiştir.
2020’de Azerbaycan’ın başlattığı altı haftalık savaş sonucunda, Rusya’nın aracılığıyla yapılan ateşkes anlaşması Ermenistan için ağır kayıplar doğurmuş ve 2023’te Karabağ’daki Ermeni varlığı fiilen sona erdirilmiştir.
Bugün en tartışmalı mesele, Azerbaycan’ın Nahçıvan’a doğrudan erişim talep ettiği ve Ermenistan’ın egemenliğini ihlal eden “Zengezur Koridoru” projesidir.
Ermenistan, bu girişimi ülkenin toprak bütünlüğüne ve güvenliğine doğrudan tehdit olarak görerek üçüncü tarafların kontrolünü de reddetmektedir.
Sadece 32 kilometrelik bir yol gibi görünse de, bu koridorun dayatılması, bölgede kalıcı barışı zora sokan en kritik unsurlardan biri olmaya devam etmektedir.
Türkiye-Ermenistan normalleşmesinde Zengezur düğümü
Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme süreci, Bakü- barış anlaşmasına bağlı.
Ankara Ermenistan’ı Orta Asya’ya uzanan “orta koridor”un kilit halkası ve Türk şirketleri için potansiyel altyapı ortağı olarak görürken, Cumhurbaşkanı Erdoğan Bakü’nün itirazlarına rağmen geçen ay Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ı Türkiye’ye resmi ziyarete davet ederek iki ülke ilişkilerinde bir ilki gerçekleştirdi.
Azerbaycan, Ermenistan’ın güneyinden Nahçıvan’a uzanacak Zengezur Koridoru’nu açmayı öncelik haline getirdi. 2020 ateşkesi, bu güzergâhın bir tür Rus denetimi altında işlemesini öngörüyordu, ancak Ermenistan artık gümrük ve güvenlik de dahil olmak üzere tam kontrolü elinde tutmak istiyor.
Bakü ise Erivan’daki siyasi değişimlere karşı savunmasız kalabileceği kaygısıyla bu koridora yatırım yapma konusunda isteksiz davranıyor ve uzun vadeli istikrar için üçüncü taraf bir garantör arayışında.
Türkiye’nin de bu yaklaşımı desteklediği bildirilirken, Ermenistan Ankara’nın güzergâh üzerindeki egemenliğini tanımayacağı beklentisini sürdürüyor.
Uzlaşmaya en yakın formül, AB’nin önerdiği, bağımsız bir yabancı operatörün geçişi yönetip tüm taraflarla veri paylaşacağı modeldi; ancak bu plan, yeni sınır gerilimleri ve Karabağ krizinin ardından askıya alındı.
Abu Dabi'de kapsamlı Zengezur görüşmesi
Abu Dabi’deki Aliyev-Paşinyan görüşmesi, Zengezur stratejik koridorunun açılmasını da kapsayan kapsamlı bir gündemle gerçekleştirildi.
Bu koridor, Ermenistan’ı Azerbaycan’ın Nahçıvan bölgesine bağlaması nedeniyle barış sürecinin en kritik başlıklarından biri sayılıyor.
Bakü, bölgesel bağlantı yollarının engelsiz işlemesini talep ederken, Erivan egemenlik ve denetim konularında çekincelerini sürdürüyor. Görüşmeler, önceki üçlü formatlardan farklı olarak doğrudan ikili müzakere şeklinde yürütüldü.
Zengezur’un statüsü üzerinde uzlaşma sağlanmadan kalıcı barışın mümkün olmayacağı değerlendiriliyor.
Washington'dan Erivan'a Zengezur baskısı
Carnegie Vakfı’na göre, Zengezur Koridoru’ndaki kilitlenmeyi aşabilecek yegâne aktör artık ABD olarak görülüyor.
Trump yönetimi, AB’nin daha önce önerdiği modele benzeyen ama Amerikan stratejik çıkarlarına uyarlanmış bir plan hazırladı.
Bu plan, Ukrayna’da nadir toprak metalleri anlaşmasına benzer şekilde, Amerikan şirketlerinin lojistik denetimi üstlenmesini öngörüyor. Washington, Erivan'a bu modeli kabul etmesi için baskı yapmayı planlıyor.
Eğer uygulanırsa, Zengezur Koridoru üzerinden İran’ın Ermenistan’la karadan bağlantısı büyük ölçüde kesilecek.
Bu senaryo, bölgenin sınır dengelerini değiştirecek ve Tahran’ı doğrudan etkileyecek. İran, böyle bir gelişmeyi kırmızı çizgi olarak tanımlamış durumda.
Daha fazla okuyun: ABD, Zengezur Koridoru'nu özel bir şirketle devralmayı önerdi