HTŞ, ABD-İsrail mesajlarını yanlış okuyunca gülünç duruma düştü

img
HTŞ, ABD-İsrail mesajlarını yanlış okuyunca gülünç duruma düştü YDH

HTŞ, ABD ve İsrail’in Suriye’nin merkezi yönetimi ve toprak bütünlüğüyle ilgili mesajlarını yanlış yorumlayarak, güneyde askeri güç dağıtımı için onay aldığını sandı. Bu durum, HTŞ’nin dış aktörlerin yönlendirmesiyle hareket eden, kendi başına bağımsız karar veremeyen bir “maşa” konumunda olduğunu gösteriyor.




YDH- Suriye’de yönetimi getirilen Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütü, ABD’nin Suriye’nin merkezi bir devlet olarak yönetilmesi gerektiği mesajlarından cesaret alarak, İsrail’in uyarılarına rağmen Süveyda’daki çatışmalar sonrası ülkenin güneyine asker sevk etme kararı aldı ve bu karar İsrail’in sert tepkisini çekti.

HTŞ, hem ABD hem de İsrail’den askerlerini güneye konuşlandırmak için yeşil ışık aldığına inanıyordu.

Bu anlayış, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack’ın kamuya ve özel görüşmelere yansıyan açıklamaları ile İsrail ile yürütülen erken aşamadaki güvenlik müzakerelerine dayanıyordu.

Barrack, Suriye’nin özerk bölgeler olmaksızın “tek bir ülke” olarak merkezi şekilde yönetilmesi gerektiğini vurguluyor.

HTŞ'nin ABD ve İsrail’den aldığı bu mesajları yanlış algılaması, kamuoyuna daha önce yansımamıştı.

Bir HTŞ askeri yetkilisi, ABD ile yazışmaların HTŞ'ye asker konuşlandırmasının İsrail tarafından engellenmeyeceği yönünde bir anlayış yarattığını söyledi.

ABDlilerin planlar hakkında bilgilendirildiğinde yanıt vermemesi, HTŞ'de örtülü onay ve İsrail’in müdahale etmeyeceği inancını pekiştirdi.

Şam’daki bir diplomat ise, HTŞ yetkililerinin ise operasyon konusunda aşırı kendine güvendiğini ve ABD’den gelen mesajların gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

Oklahoma Üniversitesi Orta Doğu Çalışmaları Merkezi Başkanı Joshua Landis, HTŞ lideri Colani'nin hafta başında elini fazla açmış göründüğünü belirterek, “Askeri personelinin ABD’nin desteğini yanlış anladığı ve Bakü’de İsrail ile görüşmelerde İsrail’in Süveyda konusundaki tavrını yanlış kavradığı anlaşılıyor,” dedi.

Landis, Colani'nin federalizme karşı yapılan açıklamaları, merkezi hükümetin Dürzi azınlığa güç kullanarak dayatmada bulunabileceği şeklinde anladığını söyledi.

HTŞ'nin bölgedeki hamleleri, hem ABD hem de İsrail tarafından kontrol edilen ya da en azından etkilenen bir dinamik içinde şekillenirken bu gelişmeler, HTŞ’nin bölgesel aktörlerin stratejik çıkarları doğrultusunda hareket eden bir araç haline geldiğini gösteriyor.

HTŞ’nin güneydeki asker sevk kararının, ABD ve İsrail’in karmaşık diplomatik mesajlarını yanlış yorumlaması sonucu alınması, örgütün bağımsız bir irade yerine dış güçlerin etkisi altında olduğunu ortaya koyarken örgütün aldığı askeri kararların dış güçlerin onayı veya yönlendirmesi olmadan gerçekleşmesi güç görünüyor.

Bu durum, HTŞ’nin Suriye’deki siyasi ve askeri dinamiklerde sadece bir “maşa” olarak kullanıldığına işaret ederek bölgesel güçlerin etkisi altında olduğunu, kendi stratejik hedeflerinden ziyade, dış aktörlerin gündemlerini hayata geçirmekte araçsallaştırıldığını gözler önüne serdi.