"İran, Zengezur Koridoru’na ilkesel olarak karşı durmayı sürdürüyor; ancak açık tehdit ve sert caydırıcılıktan, yumuşak ve diplomatik bir yönetime doğru yönelmiş durumda."

Giriş
Ermenistan’ın Sünik vilayetini Azerbaycan’a bağlaması öngörülen Zengezur Koridoru, son yıllarda İran İslam Cumhuriyeti’nin en hassas jeopolitik kırmızı çizgilerinden biri olageldi.
ABD ve müttefiklerinin desteklediği transit projenin parçası sayılan bu güzergâh, yalnızca İran’ın taşımacılık konumunu etkilemekle kalmıyor; aynı zamanda ülkenin kuzeybatı sınırlarının hemen dibinde yabancı güvenlik ve istihbarat üslerinin oluşması riskini de beraberinde getiriyor.
Devrim lideri ve devletin en üst düzey yetkilileri, son yirmi yıl boyunca —özellikle de son beş yılda— bu projeye açıkça karşı olduklarını defalarca dile getirdi.
Sınır tatbikatlarından sert tondaki diplomatik görüşmelere kadar uzanan bu tutum, net bir mesaj taşıyordu: “Zengezur, kırmızı çizgidir.”
Ne var ki Güney Kafkasya’daki son gelişmeler ve yeni anlaşmalar, Tahran’ın söyleminde belirgin bir yumuşamanın ve sert caydırıcılıktan çok katmanlı diplomatik yönetime doğru bir kayışın işaretlerini veriyor.
Bu rapor, söz konusu ton değişiminin seyrini, perde arkasındaki etkenleri ve İran’ın güvenliği ile ulusal çıkarları açısından muhtemel sonuçlarını inceliyor.
1. İran İslam Cumhuriyeti’nin önceki tutumu
Devrim Lideri
5 Ağustos 2024’te, Cumhurbaşkanı Mesud Pizişkiyan'ın göreve başlama töreni sırasında Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’la görüşen Devrim lideri, İran’ın Zengezur Koridoru’nun inşa ve işletilmesine yönelik açık karşıtlığını bir kez daha vurguladı. Şöyle dedi:
“İran İslam Cumhuriyeti, Zengezur güzergâhını Ermenistan’ın zararına görüyor ve bu tutumunda ısrar ediyor.”
Bu çıkış, İran’ın yıllardır sürdürdüğü; projenin İran ve Ermenistan açısından güvenlik, ekonomi ve jeopolitik alanlarda doğuracağı tehditlere dikkat çeken politikanın devamı niteliğindeydi.
Askerî yetkililer
2021–2023 yılları arasında İran Silahlı Kuvvetleri, Aras bölgesi ve ülkenin kuzeybatı sınır hattında geniş çaplı tatbikatlar düzenledi. Ordu ve Devrim Muhafızları komutanları, Güney Kafkasya’da —özellikle de Zengezur Koridoru çerçevesinde— yapılacak her türlü jeopolitik değişikliğe İran’ın sert karşılık vereceğini açıkladı.
Önceki cumhurbaşkanları
Seyyid İbrahim Reisi’nin (2021–2024) görev döneminde, hem basın toplantılarında hem de yabancı yetkililerle görüşmelerde Zengezur projesine karşı tutum defalarca dile getirildi. Reisi, 2022’de Bakü’de yaptığı açıklamada “Bölgenin jeopolitik sınırlarında yapılacak her değişiklik, İran İslam Cumhuriyeti’nin kırmızı çizgisidir” demişti.
2. Mesud Pizişkiyan döneminde ton değişimi
Temmuz 2025’te Mesud Pizişkiyan hükümetinin göreve başlamasıyla, İran’ın Zengezur Koridoru’na bakışında yumuşama işaretleri görülmeye başladı.
26 Temmuz 2025’te, Dışişleri Bakanlığı personeline hitaben konuşan Pizişkiyan, şu ifadeyi kullandı:
“Komşularla ilişkilerin genişliğine bütüncül bakarsak, kuzeybatıdaki bazı sınır geçişleri gibi tali meseleler için kaygılanmamıza gerek yok.”
Bu açıklama —8 Ağustos 2025’teki gelişmelerden önce gelmiş olsa da— medyada, hükümetin projeye yönelik siyasi hassasiyetinin azaldığı şeklinde yorumlandı. Böyle bir yaklaşım, kaçınılmaz olarak, resmî söylemde daha yumuşak bir dilin önünü açtı; her ne kadar bu yön değişikliğinin ileride İran açısından sorun yaratma ihtimali bulunsa da.
3. İran’ın ton değişiminin nedenleri
1) Ulusal güvenlik önceliklerinde kayma
— İran–İsrail arasındaki 12 günlük savaşın ardından diğer cephelere odaklanma.
— İsrail, ABD ve Bakü ile aynı anda kriz yaşamaktan kaçınma.
2) Diplomatik taktik değişimi
— Sert caydırıcılıktan, yumuşak yönetim ve diyaloga geçiş.
— Erivan’ın ABD ve Azerbaycan’la anlaşma arayışına yönelmesi karşısında Ermenistan’la siyasî kanalları açık tutma.
3) İktisadi ve ticari baskılar
— Ermenistan ve Rusya’ya uzanan mevcut transit hatların korunması.
— Batı destekli Orta Koridor’la rekabette zararı en aza indirme.
4) Rusya faktörü
— Moskova’nın, Türkiye ve Azerbaycan’la dengeli ilişkiler sürdürme ihtiyacı nedeniyle Zengezur konusunda görece sessiz kalması.
5) İç hesaplarda değişim
— Dış gerilimleri azaltma niyetinde olan yeni bir hükümetin iş başına gelmesi.
— Uluslararası arenada olumlu imaj inşa etme çabası.
4. Dışişleri Bakanlığı açıklaması (8 Ağustos 2025)
Ermenistan ile ABD arasında, Zengezur Koridoru’nun kontrolünün özel bir Amerikan güvenlik şirketine devrine dair anlaşmanın resmî olarak açıklanmasının ardından İran Dışişleri Bakanlığı, şu bildiriyi yayımladı:
“İran İslam Cumhuriyeti, kuzeybatı sınırlarında her türlü yabancı varlık ve nüfuza karşıdır. Konuyu diplomatik kanallardan takip edecek ve ulusal güvenliği korumak için gerekli adımları atacaktır.”
Bununla birlikte, bu açıklamanın tonu geçmiş yıllardaki sert uyarılara kıyasla belirgin biçimde yumuşaktı ve doğrudan askerî müdahale tehdidi içermiyordu.
5. İran medyasındaki yansımalar
— Nur News – 8 Ağustos 2025
Koridorun kontrolünün Amerikan güvenlik şirketine devrini, ABD ve İsrail’in İran’ın kuzeybatısında operasyon üssü kurması anlamına geldiği yönünde değerlendirdi; İran’ın aktif diplomasiyle transit ve güvenlik çıkarlarını yönetmesini önerdi.
— Câm-ı Cem Online – 7 Ağustos 2025
Projeyi İran’a karşı bir “casusluk koridoru” olarak nitelendirdi ve bunun, Güney Kafkasya’daki güç dengelerini değiştirmeye dönük bir jeopolitik planın parçası olduğunu savundu.
— Tabnak – 8 Ağustos 2025
Devrim liderinin danışmanına atıfla, İran’ın “Rusya ile ya da Rusya’sız” bu “Amerikan koridorunun” hayata geçmesini engelleyeceğini yazdı.
— Şark Gazetesi – 7 Ağustos 2025
Zengezur güzergâhının İran’ın transit konumunu zayıflatabileceğini, Ermenistan ve Rusya ile ticareti yabancı denetime sokabileceğini vurguladı.
— Cemaran – 8 Ağustos 2025
Koridorun İran’a karşı istihbarat avantajı sağlayacağına dikkat çekti; konunun stratejik ve güvenlik düzeyinde takip edilmesi gerektiğini yazdı.
Sonuç
İran, Zengezur Koridoru’na ilkesel olarak karşı durmayı sürdürüyor; ancak açık tehdit ve sert caydırıcılıktan, yumuşak ve diplomatik bir yönetime doğru yönelmiş durumda. Bu yaklaşım, kısa vadede gerilimi azaltabilir; fakat uzun vadede, ABD ve İsrail’in İran sınırına yerleşmesini kalıcı hale getirme ve ülkenin jeopolitik konumunu zayıflatma riskini barındırıyor.