"Halk, bu seçimlerde Filistin’i Siyonist işgalcilerden kurtarma noktasında işgalcilerden, engelleyici dış güçlerden korkmadığına, dik duracağına dair iradesini ortaya koydu."
Filistin meselesinin önemi, Dünya Müslümanlarının geleceğiyle olan ciddi ilişkisi, Müslümanların Filistin meselesi noktasındaki sorumlulukları, Filistin'deki seçim süreci, Hamas’ı bekleyen sorunlar, iç dış münasebetleri, süreci çok önceden beri izleyen bir şahısla; Dr. Gazi Hüseyin’le görüştük. Gazi Hüseyin tüm medyasında tanınmayan simalardan olduğu için kendisini kısaca tanıtırsak;
Kendisi 1938 yılında Yafa kazası, Semle köyünde dünyaya geldi. İsrail tarafından ailesi Nablus’a sürüldü. İlk, orta ve lise eğitimini Nablus’ta tamamladır. İsrail’in 1967 Haziran’ında körüklediği savaş sonrası ailesi ikinci kez evlerini terk etmek ve Amman’a sürgün gitmek zorunda kaldılar. Üniversite eğitimini Suriye ve Almanya’da tamamlayan Gazi Hüseyin, uluslar arası hukuk alanında master ve doktorasını tamamladı. Yine hukuk alanında Almanya’da doktora yaptı. Almanya’da “Laybizig” üniversitesinde, Şam’da Siyasal Bilimler Yüksek okulunda dersler verdi. Şam Cumhuriyet Sarayı’nda müsteşarlık yaptı. Birleşmiş Milletlere ait sanayi gelişim kuruluşunda görev aldı. Viyana’da uluslararası atom enerjisi vekilliğini yaptı. 1968’de üçüncü uluslar arası Arap Halklarına Yardım konferansına katıldı. 1969’da Berlin’de Uluslar arası Barış Konferansın’a Suriye’den uzuv olarak katıldı. 1974 ve 1977 yıllarında birleşmiş milletlerle görüşmelerde bulundu. Filistin Kurtuluş Örgütünün Siyasi Dairesinde kanuni müsteşar olarak çalışıyor. Siyonizm ve ırkçılıkla mücadele derneğinde görevli. Filistin Yazar ve Gazeteciler Derneği üyesi. Arap Yazarlar birliğinde dış ilişkiler sorumlusu. Ürdün Yazarlar Birliği Üyesi. Dr. Gazi Hüseyin’in 20’yi aşkın eseri var. Bunlardan bazılarını sayarsak: “Siyonizm, Nazizm Gibi Irkçı Bir Harekettir” 1968, 1971’de Almancaya çevrilmiştir,
“Filistin ve Birleşmiş Millet” 1975,
“Büyük İsrail ve Yahudi Göçü” 1992,
“!963-1988 Yılları Filistin Siyasî Düşüncesi” 1993,
“Arap Siyonist Mücadelesi ve Uluslar arası Meşruiyeti” 1996,
“Irkçılık, Toplu Kıyım Düşüncesi ve Siyonist Uygulamları” 2002,
“İsrail Terörizmi Karşısında Direniş ve İstişhadi Eylemlerin Meşruluğu” 2003,
“Filistin’de Yerleşimden İmparatorluğa Yahudi İşgali” 2003.”
Furkan TORLAK
Öncelikle bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Size genel olarak Filistin davası, seçim süreci, yeni hükümetin kuruluşu süreciyle ilgili sorularımız olacak.
Buyurun.
Sizce Filistin davasının Dünya Müslümanları açısından taşıdığı önem nedir? Filistin davasının geleceği ile İslam Ümmetinin geleceği arasında nasıl bir ilişki kurabiliriz?
Hiç şüphesiz Filistin davası İslam ve Arap dünyasının, özgür dünya halklarının merkezi meselesidir. Zira bu hak, adalet ve insaf mücadelesidir. Bu mesele insanlık tarihinin en önemli meselelerindendir. Bu mesele, Müslümanlar ve Araplar için Mübarek Mescid-i Aksa, Kubbetus Sahra, Kudus’un iki kıbleden biri olması, haramemeyni şerifeyn olması, İsra ve mi’raç şehri olması dolayısıyla ayrı bir önem taşır. Siyonist gaspçılığı ve işgali hem mescidi aksayı, hem de bölgedeki arap halklarını tehdit etmektedir. Ayetullah Humeyni’nin her Ramazan’ın son cumasını tüm Müslümanları Siyonizme karşı bilinçlendirme, Kudus’e yardımcı olmak için tüm dünya için Kudus günü ilan etmesi biz Filistinlileri çok memnun etmiştir.
Sizce Filistin davasıyla İslam Dünyası ve Arap dünyası gerektiği gibi ilgileniyor mu? Şehid Şeyh Ahmed Yasin İslam Ümmetinin desteksizliğinden şikâyet etmişti?
Gerçekten de Müslümanların ve de Arapların Kudüs’ü destekleme noktasında kusuru var. Meseleyi görmezden gelme ve geçiştirme sorununu yaşıyoruz. Filistin halkı, Kudüs’ü bedeniyle, ruhuyla müdafaa etme, kurtarma noktasında kararlı. Kudüs bugün ciddi bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Bildiğiniz gibi Kudüs iki bölümdür; doğu bölümü ve batı bölümü. 1948 savaşında gerçekleşen savaşta Siyonistler Batı yakasını işgal ettiler. 1967 yılında doğu yakası işgal edildi. İslam ve Arap dünyası, Filistin halkına gerektiği gibi yardım etmediler. Oysa genelde tüm dünya halklarının, özelde Müslümanların dini açıdan, hukuk açısından, insani açıdan, siyasi açıdan Kudüs’ün Küdüslüğünü muhafaza etmeleri, onu Siyonist işgalden kurtarmaları gerekir.
Bu noktada dünya Müslümanları Filistin davasına ne gibi yardımlarda bulunabilir?
En azından tüm İslam ülkelerinde insanları, Siyonizm tehlikesine; İslam’a, kutsallarına ve uygarlığına yönelik düşmanlıklarına dair bilinçlendirmek gerekir. Resul-ü Ekrem’e yönelik hakaret içeren karikatürlerin arkasında da, Abd’nin Afganistan, Irak ve Filistin’in işgalini uluslar arası Siyonizmin körüklediğini bilmek gerekir. Her Müslüman Filistin halkının arkasında durmalı, bu tehlikeye karşı onun mücadelesini desteklemelidir.
Hamas’ın Filistin’deki seçim zaferini nasıl değerlendiriyorsunuz? Hamas’ın bu seçim zaferi Filistin davasını hangi noktalara taşıyacaktır?
Evet, ben seçim sonuçlarından dolayı çok mutluyum. Halk, bu seçimlerde Filistin’i Siyonist işgalcilerden kurtarma noktasında işgalcilerden, engelleyici dış güçlerden korkmadığına, dik duracağına dair iradesini ortaya koydu. Halk ümmetin arasından çıkan direnişçi, asil ve fedakâr Hamas hareketinin öncülüğünü takdir etti. Ben birbirini izleyen gerilemelerin ve tavizlerin şu süreçte duracağını, Filistin’in konumunda, direniş sürecinde ileri adımlar kaydedileceğini düşünüyorum.
Peki, Hamas, Filistin halkının nasıl bu ölçüde desteğini kazandı?
Filistin halkı Müslüman bir halktır. Direnişçi bir halktır. O yüzden direnişi tercih etmiştir. Hamas’da yardımlarıyla, mücadelesiyle halkımızın tarihinde beliren en nitelikli hareketidir. Halkımız, Hamas’ın elinin, kalbinin temiz olduğunu ve Hamas’ın direnişçi olduğunu biliyor.
Son seçimlerde El-Fetih Hareketi başarısızlığa uğradı. Size göre bu başarısızlığın nedeni nedir?
Bunun sebebi El-Fetih’in siyasi sapmasıdır. İlkelerden sapmasıdır. Filistin’in özgürleştirilmesi yolundan çok uzakta olması, Abd. ve İsrail’in güdümünde hareket etmesidir. Bu durumuyla o kendi kaderini belirledi.
El-Fetih’e rahatsızlık duyanlar neden başka bir partiye değil de Hamas’a oy verdiler.
Hamas mücadelecidir. Şehit verdi. Hamas kahramanları şehadet eylemleri gerçekleştirdi. Filistin halkının maneviyatını güçlendirdi, direniş ruhunu yükseltti.
Batı genel olarak seçim sonuçlarının barış sürecini tehlikeye sokacağını düşünüyor! Öncelikle kullandıkları bu “barış süreci” ifadesi ne gibi bir anlamı ifade ediyor? Bu yorumları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz adalet ölçüsünde haklarımıza ulaşmak istiyoruz. Ama düşman “selam” (barış) “değil” kendi yayılmacı politikalarına ve Siyonist hedeflere “istislam”-ımızın (teslimiyetimizin) “peşinde”! Barış deyince bunu anlıyor. Filistin’den Orta Asya devletlerine kadar büyük orta doğuda yayılmanın peşinde… İsrail’in anladığı anlamda, Amerika’nın anladığı anlamda bir barışı reddediyoruz. Hamas, Filistin halkının ve temsilcilerinin belirlediği programı uygulamada ısrar ediyor.
Yakın günlerde Mahmud Abbas’ın bir muhabirle görüşmesini izledim. Hamas’ın pozisyonunu eleştiriyordu. Oslo ürünü olan bir kurumda Hamas’ın bulunmasını bir çelişki olarak değerlendiriyordu. Bu sözlere karşın siz ne diyorsunuz?
Mahmud Abbas, Oslo’nun mühendisidir, çatısıdır. Çok basit sözler bunlar. Kendince İsrail’in taleplerine cevap veriyor. Çelişki yok. Bilakis Hamas Filistin direnişini ileri götürecektir. Mahmud Abbas, tavizler zincirine son vermek zorunda kalacaktır. Filistin’in dini ve ulusal maslahatı onu durduracaktır.
Hamas’ın kabinesinde şu süreçte muhtemel olarak öne çıkan isimler kimlerdir?
Bunu önümüzdeki günlerde net olarak göreceğiz. Bu konuda içerde, dışarıda görüşmeler yapıyorlar; aralarında meseleyi etüt ediyorlar. Sesleri birleştirmek için diğer cephelerle de görüşüyorlar. Gelecek merhaleye daha güçlü çıkacaklar. Hizbullah güney Lübnan’ı nasıl işgalden kurtardıysa, Hamas da Filistin’i işgalden kurtaracaktır.
Medyada Hamas’ın barış görüşmeleri yapması vb. fısıltılar dolaşıyor.
Hamas, şu günlerde bu konuların hepsinde tavrını açık aşikâr ortaya koyacaktır.
Hamas’ın kurduğu bir hükümetin İsrail’den gelecek herhangi bir yetkiliyle müzakere yapma durumu olabilecek mi? Bu durum İsrail’i tanıma anlamına gelmeyecek mi? Yoksa Hamas müzakereye açık bakanlıklara başka çevrelerden bakanlar önerip kendisi sadece hizmet bakanlıklarını mı alacak?
Hamas’ın programı şu günlerde belli olacak. Hamas olgun bir hareket. Alacağı her kararı saygıyla karşılarım.
Hamas diğer cephelere açık olduğunu söyledi. Buna karşın El-Fetih koalisyona yanaşmadığını açıkladı. Şahsen El-Fetih’in içindeki bir grubun destek vermekten yana olduğu haberini aldım. Siz durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
El-Fetih her halükarda Hamas’a adım uydurmak zorunda kalacak.
El-Fetih’in muhalefette kalması, Hamas açısından ne gibi sorunlar oluşturabilir? Zira bürokrasi büyük ölçüde El-Fetih’e yakın isimlerden oluşuyor…
Hükümet oluşturulunca sesleri birleştirip gürleştirmek için her cephenin görüşü alınacaktır.
İdari yolsuzlukların El-Fetih’in başarısızlığının nedenlerinden biri olduğuna dair yorumlar yapılıyor. Hamas’ın durumu düzeltmeye yönelik adımlar atacağı bekleniyor ama bürokrasiye neşter vurunca da ayrı bir kıyamet kopmaz mı?
Evet, birçok problem, yolsuzluk var. Ben tüm bu sorunların tedrici hareket edilerek aşılacağını düşünüyor, bu konuda Hamas’a güveniyorum.
Sizce İslami Cihad, Hamas’a yardımcı olmak adına eylemselliğini taktik olarak değiştirecek midir? İslamî Cihad’ın seçimi boykot etmesi Hamas’ın da boykot edilmesi anlamına geliyor mu?
Elbette aralarında görüşmeler olacaktır. İslami Cihad direnişçi ve olgun bir harekettir. O da vatanın bölünmezliği ve seslerin birleşmesi noktasında karşı bir konumda değil. Kendi görüşlerini sundular. Herkesin bu harekete saygısı vardır. Bu hareket, Filistin için büyük fedakârlıklarda bulundu, şehitler verdi.
İsrail’in Gazze’den çekilmek zorunda kalmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Filistin direniş hareketlerinin “Gazze’den sonra Batı Şeria ve Kudüs” hedefi gerçekleşebilecek mi? Bu süreçte Hamas’ın Filistin yönetiminde bulunması bu süreci yakına alabilecek mi?
Bu, Filistin Direnişçi hareketlerin fedakârlıkları ve mücadelesi dolayısıyla gerçekleşti. İsrail’in Kudüs ve çevresinden başka bölgelerde ilerleme düşüncesine sahip. Biz işgal ettikleri Filistin topraklarından çıkmalarını istiyoruz. Şu süreçte ileri adımlar atılacağı kanaatindeyim.
Hamas’a takılacak çelmelere ve ekonomik kuşatmalara karşı Hamas’ın ne gibi tedbirleri olabilir. Ekonomik kuşatma tehditleri konusunda Hamas’ın alternatifleri nelerdir?
İslami ve Arap desteği alternatifi var. Ayrıca Hamas, yolsuzluğu, rüşveti engelleyecek, bu sorunu aşacaktır.
Peki, Hamas, ABD ve AB’nin İsrail’i tanıma ve silah bırakma baskılarını nasıl aşabilecek?
Hamas direniş tercihinden yana olduğunu, kesinlikle silah bırakmayacağını açıkladı.
Rusya’nın Hamas davetini nasıl değerlendiriyorsunuz? Duyduğumuz kadarıyla İsrail “Rusya bizi arkadan vurdu” şeklinde bir açıklama yaptı…
Siyonistler, gerçekleri gizleyen, yönlendiren, farklı renklere boyayan kimselerdir. Soykırımı kendi hedefleri doğrultusunda kullanıyor, vicdanları sömürüyorlar. Putin’in daveti seçimlerin zaferinin sonucudur. İsrail ve Abd’nın politikalarının başarısızlığının belgesidir.
Gazze’den çekilme sonrası İsrail’le ilişkileri normalleştirmeye çalışan ülkeler var. Çevre ülkelerle ilgili sorular sormak gerekirse; örneğin Türkiye hep, iki tarafla da iyi ilişki içindeyiz diyor. Türkiye-İsrail ilişkileri Hamas hükümetinin olduğu bir dönemde ne yönde gelişecektir?
Bence Hamas Türkiye’yle görüşmeler yapıp ilerlemeler kaydetmeye çalışacaktır.
İran’ın Filistin davasına gösterdiği ilgi ve desteği nasıl değerlendiriyorsunuz? İran’ın Filistin siyaseti ve son olarak da İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın İsrail ve Siyonizm aleyhtarı çıkışlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunlar Filistinliler ve Filistin davası üzerinde nasıl bir etki bırakmaktadır?
Vallahi adam bizi mutlu etti! İmam Humeyni’nin –Allah ona rahmet etsin- yolunda kusursuzca yürüyor. İran İslam Cumhuriyeti dik duruyor. Filistin halkını destekleme ve Siyonizmle mücadele noktasında halkıyla beraber ilkeli bir duruş sergiliyor. Biz İmam Humeyni’ye, İmam Hamanei’ye Ahmed-i Necad’a ve İran halkına müteşekkiriz.
İran’dan yana şüpheci ya da aleyhtar tavır alan bazı Araplar İran’ın samimi olmadığını, salt politika peşinde olduğunu ve Arapların desteğini almaya çalıştığını iddia ediyor. Sizce bu ifadeler ne kadar tutarlı?
İran, bütün Arap devletlerinin yapmadığını, cesaret edemediğini yaptı. Bu İslam devriminin bereketi, samimi ve hakiki duruşudur.
Mısır’da İhvan-ı Müslimin hareketinin seçimlerde elde ettiği başarının Filistin davasına etkisi ve katkısı nasıl olur?
Hiç şüphesiz Müslümanların herhangi başarısı Filistin davasının gelişimi demektir. Bu davaya destek demektir.
Lübnan Hizbullah hareketinin İsrail’e karşı sürdürdüğü ve zaferle sonuçlanan direnişinin Filistinliler ve Filistin davası üzerindeki etkileri nasıl olmuştur? Filistinli Müslümanlar Hizbullah hareketini nasıl görüyorlar?
Halk olarak tüm Araplar Hizbullah’ı destekliyor. Onu Siyonizm’le mücadelenin, Filistin halkıyla yardımlaşmanın örneği olarak görüyorlar.
Lübnan’da devlet İslami Cihad vb. cepheleri silahsızlandırma gibi biri çabaya girdiğini ve buna karşı Müslümanların özellikle Hizbullah’ın tavır aldığını duyduk. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Lübnan devletinin siyasetini şu sıra Abd yönetmeye çalışıyor. Abd Lübnan’ın içişlerine müdahale ediyor. Lübnan’ın istikrara kavuşması için ABD’nin elinin çekilmesi halkın bu doğrultuda Hizbullah’la birlikte iradesini ortaya koyması gerekiyor.
Lübnan’daki bazı medya kurumları Hizbullah’ın duruşunu mezhebi olarak değerlendirmeye çalışarak onun halkın nezdindeki itibarını sarsmaya çalışıyor. Hasan Nasrullah geçen ayki röportajında bu ithamlara cevap vermişti. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
Hizbullah saf Lübnan’lı direnişçi bir harekettir. Filistin halkına desteğine devam etmekte ve Lübnan’ın onurlu öncülüğünü yapmaktadır. Medya karalamak yerine onu tebrik etmelidir. Ama maalesef demin söz ettiğimiz vakıanın gölgesinde bu tür karalamalar da olmaktadır.
Röportaj: Furkan TORLAK
Fotoğraf: Enes GÜNAYDIN