ABD Dışişleri Bakanlığı, BM Genel Kurulu kapsamında Suriye’deki Colani ile güvenlik ve terörle mücadele konularını görüştüğünü duyurdu. Ziyaret, Colani’nin ABD ve İsrail ile ilişkilerinde yeni bir dönemin işaretlerini verirken, Suriye’nin “yeni Suriye” söylemi ve planlanan güvenlik anlaşması dikkat çekiyor.
YDH- ABD Dışişleri Bakanlığı, New York'ta düzenlenen BM Genel Kurulu kapsamında Suriye'deki Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) lideri Colani ile ABD'nin Suriye'deki önceliklerini görüştüğünü duyurdu.
Rubio, "ABD Başkanı Donald Trump'ın bu yılın başlarında Suriye halkına uygulanan yaptırımları hafifleteceğine dair yaptığı tarihi açıklamanın ardından, bu durum Suriye'nin istikrarlı ve egemen bir devlet inşa etmesi için bir fırsat sunuyor" dedi.
ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, iki taraf devam eden terörle mücadele çabalarını, kayıp Amerikalıların bulunmasına yönelik çabaları ve İsrail-Suriye ilişkilerini ele aldı.
El-Ahbar'a göre, Colani'nin New York ziyareti, hem planlı görüşmeleri hem de son altmış yıldır alışık olunandan farklı bir söylemi temsil ediyor.
“Herkese açık” Suriye, yani “yeni Suriye” vurgusu, konuşmaların içeriğinden bağımsız olarak gösterişli bir performans biçimine dönüşüyor.
Bu durum, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack’ın bir televizyon röportajında İsrail’e atıfta bulunarak Batı Asya'yı “barışın imkânsız olduğu ve teslimiyetin dayatıldığı bir bölge” olarak özetlediği döneme denk geliyor.
Eski terör bağlantıları nedeniyle “terörist” örgüt olarak nitelendirilen ve Güvenlik Konseyi’nden muaf tutularak ABD’ye gelen Colani, ziyaretine halk desteğini göstermek amacıyla özenle seçilmiş Suriyeli topluluk üyeleriyle görüşerek başladı. Toplantıların video kayıtları sosyal medyada hızla yayıldı; bazı katılımcıların Colani'yi yücelttiği görüntüler büyük tepki topladı.
Colani, birkaç topluluk üyesiyle görüşmenin ardından, BM Genel Kurulu etkinlikleri sırasında düzenlenen Concordia Zirvesi’nde eski ABD Generali David Petraeus ve CIA’in eski direktörü ile bir diyalog oturumuna katıldı.
Bu sahne, yaklaşık bir yıl önce Washington tarafından “el-Colani” kod adıyla aranan Colani ile eski CIA başkanının aynı platformda buluşması açısından dikkat çekiciydi.
Oturum boyunca Colani, tutumlarının çoğu konuda ABD ile örtüştüğünü defalarca vurguladı.
Önümüzdeki günlerde İsrail ile imzalanması planlanan güvenlik anlaşmasına da işaret etti.
Anlaşmanın 1974 Geri Çekilme Anlaşması’na dayandığını belirterek, basına sızan bilgilerin Güney Suriye’de İsrail’e mutlak yetki sağladığını ve 8 Aralık 2024'ten sonra işgal ettiği stratejik Cebel eş-Şeyh üzerindeki hakimiyetini pekiştirdiğini ortaya koydu.
Ayrıca, Şam’ın dış mahallelerine kadar uzanan bir silahsızlandırılmış bölge ve uçuşa yasak bölge oluşturulacağını açıkladı.
Times of Israel, ABD’den bir yetkilinin güvenlik anlaşmasının “yüzde 99 tamamlandığını” ve önümüzdeki iki hafta içinde açıklanmasının beklendiğini söylediğini aktardı.
Açıklamanın geri kalan kısmı ise zamanlama ve Suriye içindeki gelişmelere bağlı. Yetkili, “Yüzde 99 oranında tamamladık; geriye sadece anlaşmayı Suriye halkına sunmak kaldı” dedi.
Güvenlik anlaşması, işgal altındaki Golan Tepeleri konusunu bir ölçüde kapatsa da Colani, oturumda Golan Tepeleri’nin Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Suriye toprağı olduğunu yineledi.
Son aylarda İsrail’in Suriye’ye yönelik binin üzerinde saldırı düzenlediğini belirten Şaraa, yönetiminin topraklarının artık hiçbir bölge için tehdit oluşturmamasını sağlama yönünde ilerlediğini vurguladı.
Ayrıca, İsrail’in güvenlik endişelerini tartışmaya hazır olduklarını ve çatışmaya girmek yerine durumu yatıştırmayı hedeflediklerini ifade etti.
Colani, İsrail ile ilişkilerin geleceği konusunda ise, “Güvenlik anlaşmasının ardından İsrail ile ilişkileri konuşabiliriz” diyerek Suriye’nin şu anda bir inşa sürecinde olduğunu ve tüm ülkelerle normal ilişkiler geliştirmesi gerektiğini vurguladı.
“Bir anlaşma istiyorsak Suriyeliler ve İsraillilerin bir arada yaşamasının yollarını aramalıyız” ifadelerini kullandı. İsrail ile anlaşmada ileri aşamaya gelindiğini doğrularken, savaştan kaçınmaya çalıştıklarını belirtti.
Bu arada, Suriye dosyasının mimarı ve bölgede “Yüksek Komiser” rolüne benzer bir görev üstlenen Barrack, Sky News’e verdiği röportajda Batı Asya’daki çatışmaları ve sonuçlarını yorumladı.
Barışı “sadece bir yanılsama” olarak nitelendiren Barrack, Batı Asya’da gerçek anlamda barışın var olmadığını ve belki de olmayacağını belirtti.
“Herkes meşruiyet için mücadele ediyor. Sınırlar yalnızca bir pazarlık aracıdır ve sonuçta bir taraf hegemonya istiyor, bu da diğer tarafın boyun eğmesini gerektiriyor” dedi.
