İsrail: Colani düşündüğümüzden daha olumlu çıktı

img
İsrail: Colani düşündüğümüzden daha olumlu çıktı YDH

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun, ABD arabuluculuğunda HTŞ ile müzakere arayışına girmesi ve HTŞ’nin İsrail’in düşündüğünden daha olumlu bir figür olması ve İsrailli bir yetkilinin Colani’nin Ankara’dan talimat almaya ihtiyacı kalmadığını söylemesi İsrail-Suriye ilişkilerinde 2011’den bu yana ilk defa kalıcı bir anlaşmanın zeminini oluşturabilecek bir sürece işaret ediyor.




YDH- Axios muhabiri İsrailli gazeteci Barak Ravid’e konuşan iki İsrailli kaynağa göre, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, ABD elçisi Thomas Barrack’a Suriye'de faaliyet gösteren Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütüyle müzakerelere başlamak istediğini ve ABD’nin arabulucu olmasını talep ettiğini söyledi.

Üst düzey bir İsrailli yetkiliye göre Netanyahu, güncellenmiş bir güvenlik anlaşması müzakere etmeye ve nihayetinde tam kapsamlı bir barış anlaşmasına ulaşmaya ilgi duyuyor.

İsrail, 8 Aralık’tan bu yana Suriye’deki gelişmelere yanıt olarak, ülkenin hava kuvvetleri, donanma, hava savunma sistemleri ve füze altyapısını hedef alan geniş kapsamlı ve sistematik bir hava harekâtı yürüttü.

Bu operasyonların ardından İsrail, iki ülke arasında uzun süredir tartışmalı olan tampon bölgeyi fiilen kontrol altına alırken, Suriye topraklarında da belirli stratejik noktaları işgal etti.

Netanyahu hükümeti, Colani hükümetiyle önce dolaylı olarak üçüncü taraflar aracılığıyla mesajlar değiş tokuş ederek, ardından üçüncü ülkelerde gizli toplantılar yaparak doğrudan temas kurmaya başladı.

Geçtiğimiz hafta Axios’a konuşan üst düzey bir İsrailli yetkili, Colani'nin İsrail’in düşündüğünden daha olumlu bir figür olduğunu ve Ankara’dan talimat almaya ihtiyacı kalmadığını söyledi.

İsrailli yetkili, “Suriye hükümetinin ABD ve Suudi Arabistan’a yakın olması bizim için daha iyi,” dedi.

ABD’nin Suriye özel temsilcisi ve Trump’ın eski dostu Thomas Barrack, geçtiğimiz hafta İsrail’i ziyaret etti ve Netanyahu ile diğer üst düzey yetkililerle görüştü.

İsrailli yetkililer Barrack’ı Suriye sınırındaki Golan Tepeleri’ne ve İsrail ordusunun kontrol altına aldığı stratejik Cebel eş-Şeyh'in Suriye tarafına götürdü.

İsrail ziyaretinden sonra Barrack Washington’a giderek Başkan Trump ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio’ya brifing verdi.

X’te yaptığı paylaşımda, “Başkanın vizyonunun ve Bakan’ın uygulamasının sadece umut verici değil, aynı zamanda ulaşılabilir olduğuna sizi temin ederim,” dedi.

Barrack bir hafta önce de Şam’daydı. Colani ile görüştü ve ABD büyükelçisinin Şam’daki rezidansını yeniden açtı.

Barrack, Şam’da yaptığı açıklamada Suriye ile İsrail arasındaki çatışmayı “çözülebilir bir sorun” olarak tanımladı ve iki ülkenin önce sadece bir “saldırmazlık anlaşması” ile başlaması gerektiğini vurguladı.

İsrailli muhabirin İsrailli kaynağına dayandırdığı haberine göre bu süreç, İsrail ile Suriye arasında 2011’den bu yana yapılacak ilk görüşmeler olacak ve son dönem tarih göz önüne alındığında oldukça dikkat çekici.

Barak Ravid şöyle diyor:

''İsrailli yetkililer Colani'den endişe duysa da özellikle İran ve Hizbullah’ın Suriye’den çekilmesiyle değişen koşulları bir fırsat olarak da görüyorlar.''

 

HTŞ, İsrail güvenlik mimarisinde vekil aktör olduğu şüphelerini bir bir nasıl kaldırdı?

Netanyahu’nun müzakere arayışı, sahadaki dengelerin dramatik şekilde değiştiği bir döneme denk geliyor.

Özellikle HTŞ rejiminin son dönemde İsrail’e yönelik söylemlerini yumuşatması ve Filistinli silahlı gruplara silah bırakma talimatı vermesi hatta Filistinli direniş liderlerini alıkoyması, örgütün bölgedeki önceliklerini ortaya koyuyor.

HTŞ Sözcüsü, İsrail’in düzenlediği saldırıların hiç öncelikleri olmadığını açıkladı; bu açıklama İsrail savaş kabinesinde farklı değerlendirmelere yol açtı.

Colani’nin “İsrail’in artık Suriye’yi işgal etmesine gerek yok, çünkü Hizbullah ve İran tehdidi sona erdi” sözleri, İsrail’de olumlu karşılanırken, örgüt liderinin ''İsrail ile ortak düşmanlarımız var'' açıklaması direniş çevrelerinde eleştirilere yol açtı.

HTŞ’nin dışişleri sorumlusu, "İsrail için bir tehdit olmayacağız" diyerek örgütün yeni dış politika vizyonunu netleştirdi.

İsrail ordusu Cebel eş-Şeyh bölgesine kalıcı olarak konuşlanırken, HTŞ’nin buna sessiz kalması sahadaki fiili kabulleri güçlendirdi.

Örgüt, kendi kontrolündeki bölgelerde İsrail'e "düşman" denmesini yasakladı; bu karar içeride bazı grupların tepkisini çekti.

Aynı zamanda Colani, kamuoyuna açık konuşmalarında “Siyonist varlık” ifadesi yerine “İsrail Devleti” tanımını kullanmaya başladı. HTŞ’nin bu uysal tutumu, bazı yorumculara göre İsrail’e sahada önemli toprak kazanımları sağlıyor.

Örgütün Filistin davasını sessizce tasfiye ettiği iddiaları artarken bazı kaynaklar, HTŞ'nin 2026 sonuna kadar İsrail’i resmen tanımaya hazırlandığını öne sürüyor.

ABD’li Kongre üyesi bir isim, Colani’nin İsrail ile normalleşmeyi samimi biçimde istediğini dile getirdi.

HTŞ’nin İsrail politikasını “iyi komşuluk ve karşılıklı güven” temelli bir stratejiye oturttuğu görülürken örgüt, geçtiğimiz ay Filistin İslami Cihad hareketine bağlı bir lideri tutuklayarak bu yöndeki mesajını güçlendirdi.

HTŞ’nin dışişleri bakanının New York’ta Suriyeli Yahudi cemaatleriyle yaptığı görüşme, diplomatik zeminin hazırlanmakta olduğunu gösteriyor; Colani’nin İsrail’e jest yapmaya hazır olduğu yönündeki açıklamaları Tel Aviv’de dikkatle izleniyor.

HTŞ, İsrail'e tehdit oluşturmayacağını yazılı olarak taahhüt etti; bu belge ABD'li yetkililer tarafından da arşivlendi.

Colani'nin gündeminde ABD yatırımlarını çekmek ve İsrail güvenliğini sağlamak gibi başlıkların yer alması dikkat çekiyor.

HTŞ'nin üst düzey bir yetkilisi, “İsrail ile samimiyetle barış arzuluyoruz” diyerek diplomatik temasların yolunu açtı.

Colani’nin, Trump’a Suriye’nin enerji ve maden kaynaklarını paylaşma teklifi yaptığı, diplomatik çevrelerde yankı uyandırdı.

İddialara göre HTŞ, Mossad’a geçmişte kaybolan İsrail askerlerinin teslimi için lojistik destek ve istihbarat sağladı. HTŞ’nin ayrıca ünlü casus Eli Cohen’e ait bazı belgeleri Mossad’a ilettiği ve istihbarat operasyonlarına aktif katkı sunduğu öne sürülüyor.

İsrail ile HTŞ arasında gayriresmi bir diplomatik kanalın açıldığı, sahada gözlemlenen güvenlik koordinasyonuyla da örtüşüyor.

HTŞ yönetimi, İsrail’in Suriye’de Hamas’a bağlı bir ismi rehin almasına göz yumdu; bu durum, örgütün yeni çizgisi hakkında ipuçları veriyor.

HTŞ’nin medya organlarının İsrail’i neredeyse tamamen gündem dışı bırakması da bu yeni yaklaşımın bir yansıması olarak yorumlanıyor.

Netanyahu’nun müzakere arayışı bağlamında, üst düzey bir İsrailli yetkiliye göre işgal rejiminin başbakanının hedefi, 1974 tarihli kuvvetlerin ayrılması anlaşmasını temel alacak şekilde güncellenmiş bir güvenlik anlaşmasıyla başlayıp bir barış anlaşmasıyla sonuçlanacak bir dizi anlaşmaya ulaşmak.

İşgal başbakanı, Colani’nin Trump yönetimiyle yakın ilişkiler kurma arzusunun diplomatik bir fırsat yarattığına inanıyor.

Barak Ravid’e göre, İsrailli yetkili Axios’a “Suriye ile mümkün olan en kısa sürede normalleşmeye doğru ilerlemek istiyoruz,” dedi.

Yetkiliye göre Barrack, İsraillilere Colani’nin İsrail ile yeni anlaşmaları görüşmeye açık olduğunu söyledi.

Bir ABD’li yetkili, İsraillilerin Barrack’a Suriye konusunda “kırmızı çizgilerini” sunduklarını söyledi:

Suriye’de Türk askeri üssü olmayacak.

İran ve Hizbullah yeniden konuşlanmayacak.

Güney Suriye askerden arındırılacak.

İsrailli bir yetkili, yeni bir anlaşma imzalanana kadar İsrail güçlerinin Suriye’de kalacağını belirtti. Yeni bir sınır anlaşmasında ise, daha önce sınırda konuşlu olan BM gücüne ABD birliklerinin de eklenmesini istiyorlar.

İsrail-Suriye barış görüşmelerindeki en büyük soru işaretlerinden biri Golan Tepeleri olacak.

Fakat, HTŞ’nin dışişleri bakanlığı Golan Tepeleri’ni "İsrail toprağı" olarak nitelendirdiği için örgütün bu konumu mevcut en büyük soru işaretlerinden birini de ortadan kaldırmış görünüyor.



Makaleler

Güncel