Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, üst düzey komutan Heysem Ali Tabatabai için düzenlenen anma töreninde örgüt içindeki güvenlik açıklarına ve casusluk faaliyetlerine dikkat çekti. Kasım, İsrail’in suikastına karşı misilleme hakkını saklı tuttuklarını ve zamanlamayı kendilerinin belirleyeceğini duyurdu.
YDH - Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, Beyrut’un güneyindeki Dahiye bölgesinde, "Seyyid Ebu Ali" kod adlı üst düzey komutan Heysem Ali Tabatabai ve beraberindeki dört direniş mensubu için düzenlenen anma töreninde konuştu.
Kasım, Tabatabai’nin örgütün askeri yapısındaki kritik rolüne değinirken İsrail’in düzenlediği suikastın karşılıksız kalmayacağını vurguladı.
Kasım, saldırıyı "açık bir saldırı ve tanımlanmış bir suç" olarak nitelendirdi. Hizbullah lideri, misilleme konusundaki kararlılıklarını şu sözlerle ifade etti: "Yanıt vermek bizim hakkımızdır, bunun zamanlamasını biz belirleyeceğiz."
Tabatabai’nin destek cephesini yönetmekle görevlendirildiğini belirten Kasım, komutanın sahadaki etkisini detaylandırdı.
El-Menar kanalının aktardığına göre Kasım, "Seyyid Ebu Ali, askeri yönetim, organizasyon, planlama, füze ve insansız hava araçlarının fırlatılması ile ateş koordinasyonu konularında son derece yetenekliydi ve bu savaşın gerçek efendisiydi" diye konuştu.
Kasım ayrıca Tabatabai’nin Lübnan cephesinin yanı sıra Suriye’de tekfircilere karşı ve Yemen’de yerel güçlere yardım amacıyla sahada bulunduğunu aktardı. Tabatabai’nin son savaştan sonra askeri sorumlu ve cihat yardımcısı olarak atandığı, direnişin askeri yönetimini resmen devraldığı bilgisi paylaşıldı.
Konuşmanın dikkat çekici bölümlerinden biri, örgüt içindeki güvenlik açıklarına dair yapılan özeleştiri oldu. Kasım, sahadaki sızıntıları kabul ederek, "Bir sızıntı var ve casuslar olabilir, çünkü açık bir sahadayız" ifadelerini kullandı.
Yakın zamanda bir casusluk şebekesinin tutuklandığını açıklayan Hizbullah lideri, İsrail’in Lübnan sahasında yabancı uyruklular ve uluslararası istihbarat servisleriyle koordinasyon sayesinde rahat hareket ettiğini dile geitrdi.
Kasım, "Düşman İsrail, yabancı uyruklular ve Amerikan, Arap ve uluslararası istihbaratla koordinasyon nedeniyle büyük bir rahatlıkla çalışıyor" dedi.
Örgütün bu durumu ciddiyetle ele aldığını belirten Kasım, hataların düzeltilmesi gerektiğini vurguladı: "Hataları ele almalı, boşlukları gidermeye dikkat etmeli ve dersler çıkarmalıyız."
Ateşkesin birinci yıldönümüne değinen Kasım, bu süreci direniş için bir zafer günü olarak tanımladı. İsrail’in direnişi yok etme hedefine ulaşamadığını savunan Kasım, anlaşmanın Lübnan devleti için yeni bir sorumluluk dönemi başlattığını belirtti.
Kasım, devletin rolünü şu sözlerle tanımladı:
"Anlaşma, Lübnan devletinin İsrail’i çıkarma ve orduyu Litani Nehri’nin güneyine yerleştirme sorumluluğunu üstlendiği yeni bir aşamadır."
Lübnan ordusunun ve müttefikleri Emel Hareketi’nin sahadaki duruşunu öven Kasım, İsrail’in saldırılarının sadece direnişi değil, tüm Lübnan’ı hedef aldığını vurguladı.
Kasım, "İsrail’in hedefleri Lübnan toprağı, geleceği, karar mekanizması, ekonomisi ve kapasitesiyle ilgilidir" değerlendirmesinde bulundu.
İsrail’in Lübnan üzerindeki hava hakimiyetine dikkat çeken Kasım, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Hükümet Sarayı üzerindeki insansız hava araçlarını hatırlattı. Kasım, "Bugün Lübnan’da İsrail'in hava sahası işgali söz konusu" diyerek devletin egemenlik haklarını koruması gerektiğini belirtti.
Hükümetin birincil görevinin vatandaşları korumak ve düşmanı caydırmak olduğunu ifade eden Kasım, siyasi yolun da bir savunma aracı olabileceğini söyledi.
Kasım, "Devlet ne kurtarma ne de koruma görevini yerine getirdi; düşmanın yerleşmesini engellemek için siyasi yolu seçti" eleştirisinde bulundu.
Kasım, direnişin 2000 yılında kurtuluşla, 2006-2023 yılları arasında ise koruma stratejisiyle caydırıcılık sağladığını hatırlattı.
İsrail’in direniş var olduğu sürece Lübnan’da istikrar bulamayacağını bildiğini savunan Kasım, hükümeti mevcut kapasiteyi kullanarak düşmanın yerleşmesini engellemeye çağırdı.
Konuşmasının sonunda Katolik Kilisesi lideri Papa’nın Lübnan’a yapacağı ziyareti memnuniyetle karşıladıklarını belirten Kasım, Hizbullah Siyasi Konseyi’nden bir heyetin papalık makamına bir mektup sunacağını açıkladı.
Kasım, "Ziyaretin Lübnan’da barışın yayılmasına, ülkenin kurtuluşuna ve saldırıların durmasına katkı sağlamasını umuyoruz" diye ekledi.