İsrail, İran'da terör hücrelerini hareketlendirdi

img
İsrail, İran'da terör hücrelerini hareketlendirdi YDH

İsrail’in 12 günlük çatışmadaki başarısızlığının ardından, İran’ın doğusunda terörist grupları yeniden harekete geçirme çabaları yoğunlaşırken, bölgedeki güçlü istihbarat denetimi ve yerel halkın direnişi bu girişimlerin etkisiz kalmasına neden oluyor.




YDH- İsrail rejiminin 12 gün süren çatışma sırasında İran’ın kararlı karşılığına karşı koymakta başarısız olmasının ardından, İran’ın doğusunda faaliyet gösteren terörist yapıların yeniden örgütlenmesine yönelik yeni girişimlerin başlatıldığı bildiriliyor.

Bu girişimlerin amacı, bölgede güvensizlik ortamı oluşturmak ve İran’ı farklı cephelerde meşgul etmek olarak değerlendiriliyor. Ancak İran güvenlik güçlerinin sürdürdüğü istihbarat üstünlüğü ile Sistan ve Beluçistan halkının kararlı iş birliği sayesinde söz konusu planların başarısızlığa mahkûm olduğu ifade ediliyor.

Fars Haber Ajansı’na göre İsrail, İran’ın doğusunda istikrarsızlık yaratmak amacıyla uzun yıllardır başvurduğu yönteme yeniden yönelmiş; terörist grupları ve kiralık ağları devreye sokma stratejisini tekrar uygulamaya koydu.

Son dönemde İran’ın güneydoğu sınırları boyunca gözlenen hareketlilik -özellikle Beluç terörist grupları örgütleme ve tek çatı altında toplamaya yönelik çabalar- bu yaklaşımın doğrudan bir yansımasıdır.

Söz konusu hamleler, İran’ın ulusal güvenliğini hedef alan ve farklı isimler altında uzun süredir faaliyet gösteren, artık etkisini yitirmiş aynı ağlara yeni bir görünüm kazandırma girişimini temsil ediyor.

Yetkililer daha önce, doğu sınır bölgelerinde yabancı istihbarat servisleriyle bağlantılı kişilerin şüpheli hareketlerine dair raporların kayda geçtiğini açıklamıştı.

Öte yandan, Ceyş el-Adl adıyla bilinen grubun bir komutanının, Beluç terörist grupların birleşmesine yönelik yaptığı açıklamalar, yeni bir yapılanmanın şekillendiğine işaret ediyor..

Bu örgütlerin geçmişi incelendiğinde, ad değiştirmelerinin gerçek niteliklerini değiştirmediği açıkça görülmektedir. Bu durum, bölge halkı tarafından da yakından biliniyor.

Elde edilen belge ve bulgular, son bir yıl içinde İran ile İsrail rejimi arasındaki gerginliklerin arttığı ya da İsrail’in operasyonel krizlerle karşı karşıya kaldığı her dönemde, Ceyş el-Adl’ın faaliyetlerinde belirgin bir artış yaşandığını ortaya koydu.

Bu hareketlilik, İran’ı başka bir cephede meşgul tutma çabasının parçası olarak değerlendiriliyor.

Bölge halkının bu gruplarla yaşadığı acı tecrübeler -siviller ve adli personelin hedef alındığı saldırılar, inşaat makinelerine yönelik sabotaj eylemleri ve kamu tesislerinin tahrip edilmesi gibi saldırılar- söz konusu örgütlerin yerel toplumda hiçbir karşılık bulmamasına neden oldu.

Ne Sistan ve Beluçistan halkı ne de bölgenin önde gelen âlimleri bu yapıları Beluç taleplerinin temsilcisi olarak görmektedir. Aksine, bu gruplar güvenliği bozan unsurlar, yabancı odakların ajanları ve toplumla herhangi bir aidiyet ilişkisi bulunmayan silahlı eşkıyalar olarak nitelendiriliyor.

Bu olumsuz sicil, son dönemde dış imajlarını değiştirmeye yönelik yoğun çabalarını da açıklıyor.

İran’ın İsrail saldırganlığına verdiği güçlü karşılığın ardından geçen aylarda, Mossad’ın yerel olmayan unsurları, kiralık savaşçıları ve hatta IŞİD kalıntılarını devşirmeye yönelik yeni bir girişim başlattığı bildiriliyor.

Bu çabaların amacı, “Birleşik Beluçistan Cephesi” adı altında yapay bir yapı oluşturmak olarak ifade ediliyor. Bu adlandırma, geniş çaplı bir etnik ya da bölgesel hareket izlenimi yaratmayı hedeflese de, Beluçistan’ın toplumsal gerçekliğinde herhangi bir karşılığı bulunmuyor.

Bilgili kaynaklara göre bu gruba verilen görevler arasında güvensizlik ortamı oluşturmak, altyapı tesislerini hedef almak, sınır muhafızlarına saldırmak ve sınır bölgelerinde yaşayan topluluklar arasında korku yaymak bulunuyor.

Buna karşın İran güvenlik yetkilileri, ülkenin güneydoğu sınır hattı üzerinde tam ve kesintisiz bir istihbarî denetimin sürdürüldüğünü vurguluyor.