İsrail ile Yemen’in doğusu ve güneyindeki BAE destekli yapılar arasındaki koordinasyonun hızlandığı belirtilirken, bu sürecin güvenlik, ekonomik ve emperyalist hedefler çerçevesinde Yemen’i ve daha geniş bölgeyi etkilediği bildirildi.
YDH- Stratejist Enes el-Kadı, “İsrail reimi ile Yemen’in doğusu ve güneyindeki BAE destekli ayrılıkçı yapılar arasındaki koordinasyonun hızlanarak arttığı” uyarısında bulundu.
Bu durumun “iki proje arasında organik bir bağa işaret ettiğini” ve siyasi sloganların ötesine geçerek Yemen’i ve daha geniş bölgeyi hedef alan “güvenlik, ekonomik ve emperyalist hedefleri” kapsadığını vurguladı.
BAE destekli yapılar ve ‘Siyonist karakter’
El-Kadı, el-Mesire TV’ye verdiği özel röportajda, BAE destekli güçlerin, “Abu Dabi’nin İsrail’e yönelik politikalarını açık biçimde benimsediğini” söyledi. Emirlik işgalinin niteliği ve bağlantılarının, özellikle de başta sözde Güney Geçiş Konseyi (GGK) olmak üzere paralı askerlerini içeren kapsamlı koordinasyonun açığa çıkmasının ardından, “belirgin bir Siyonist karakter taşıdığını” kaydetti.
El-Kadı, koordinasyonun yalnızca Emirlik destekli ayrılıkçılarla sınırlı olmadığını, Suudi Arabistan’la bağlantılı paralı askerleri de kapsadığını belirtti. Paralı asker el-Alimi gibi isimlerin açıklamalarına işaret eden el-Kadı, bunların, “saldırıyla bağlantılı projeler için dış destek arayışı kapsamında Siyonist yapıya açık bir yakınlaşma çabası” olduğunu ifade etti.
Uluslararası himaye arayışı
El-Kadı, Güney Geçiş Konseyi’nin ayrılıkçı projesini savunmak için “güçlü bir uluslararası himaye aradığını” açıkladı. Bu kapsamda Konsey’in “İsrail ve İngiltere’yle bağımlılığını derinleştirdiğini”; Batılı güçler üzerinde baskı kurmayı ve projeyi özellikle “BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası platformlar üzerinden ilerletmeyi hedeflediğini” belirtti.
El-Kadı, medyanın çoğu zaman Siyonist yapının rolünü askeri ve güvenlik boyutlarıyla sınırlayarak, “sömürüye ve petrol ile maden zenginliklerinin yağmalanmasına dayanan emperyalist karakterini” göz ardı ettiğini vurguladı.
Kaynaklar ve stratejik coğrafya
El-Kadı, İsrail’in Yemen’de “ilan edilen askeri hedeflerin ötesine geçen, kaynaklar ve stratejik coğrafya üzerinde kontrolü de içeren açık emeller taşıdığı” uyarısında bulundu.
Bu kapsamda, Suudi-BAE destekli güçlerle birlikte “doğrudan Siyonist müdahaleyi teşvik etmeyi amaçlayan petrol ve diğer zenginliklere ilişkin olası Emirlik ya da paralı asker vaatlerine” karşı dikkatli olunması gerektiğini söyledi.
El-Kadı ayrıca, Yemen’in kıyı ve dağlık arazileri ile kaynak açısından zengin bölgelerinin “Siyonist ilginin doğrudan hedefi” olduğunu belirtti. “Emperyalist-ekonomik nedenlerin güvenlik ve askeri değerlendirmelerle birleşmesinin”, sahadaki koordinasyonu daha da derinleştireceğini savundu.
Deniz hakimiyeti ve üsler
Adalar ve stratejik noktalardaki askeri üsler konusuna değinen el-Kadı, meselenin Geçiş Konseyi ve BAE’nin ötesine geçtiğini; “doğrudan deniz hakimiyeti kurmayı hedefleyen daha geniş bir ABD-Siyonist deniz doktrinini” yansıttığını vurguladı.
Karşıt güçlerin, “Arap su yolları üzerinde Amerikan-Batı-Siyonist bir şemsiye oluşturmayı amaçladığını”; Suudi ve Emirlik katılımıyla inşa edilen üsler ve istihbarat altyapısı ağı sayesinde Washington ile Siyonist yapıya “stratejik deniz yolları üzerinde merkezi kontrol sağlanmasının hedeflendiğini” söyledi.
El-Kadı, Suudi ve Emirlik katılımına rağmen projenin “özünde Amerika-İngiltere niteliği taşıdığını”; paralı asker gruplarının ise Suudi-Emirlik gözetimi altında “Batı-Siyonist kontrolü, stratejik deniz alanları üzerinde ilerletmek için yalnızca sahadaki uygulayıcılar” olarak rol aldığını ifade ederek sözlerini tamamladı.
Söz konusu gelişmeler, Yemen’in güneyi ve kıyı bölgelerine ilişkin devam eden Suudi-Emirlik saldırıları bağlamında gündeme geldi.
Uzmanlara göre, son ifşaatlar, özellikle “Kızıldeniz ve Babülmendep gibi kilit deniz geçitlerine bakan stratejik bölgelerde”, Emirlik destekli gruplarla Siyonist yapı arasındaki koordinasyonun arttığına işaret ediyor.
Analistler, bu koordinasyonun, “güvenlik gerekçeleri altında deniz yolları ve enerji açısından zengin bölgeler üzerinde kontrol kurmayı hedefleyen daha geniş bir Amerikan–Britanya–Siyonist gündemin parçası” olduğunu belirtiyor.
Aynı değerlendirmelerde, yerel paralı asker güçlerin ise “dış çıkarları ilerletmek ve Yemen egemenliğini zayıflatmak için kullanıldığı” ifade ediliyor.