Ermenistan’ın İran’la stratejik ortaklık hattına yönelmesi, Karabağ sonrası ortaya çıkan güvenlik boşluğunu doldurma arayışından daha fazlasına işaret ediyor.
YDH- Aşağıdaki analiz, Ermenistan’ın İran’la stratejik ortaklık arayışını, Karabağ sonrası güç dengesizliğinde jeopolitik tampon ve jeoekonomik kaldıraç üretme hamlesi olarak okurken Zengezur'daki gerilimi egemenlik ve caydırıcılık hesaplarının kesiştiği kritik bir saha olarak konumlandırıyor.
Ermenistan’ın İran’la stratejik ortaklık anlaşmasına yönelme iradesi, yalnızca ikili ilişkilerin derinleşmesi değil; Kafkasya’da değişen güç dengelerine adaptasyon çabasıdır.
Başbakan Nikol Paşinyan’ın “stratejik ortaklığa hazırız” açıklaması, Karabağ sonrası kırılganlaşan güvenlik mimarisinde Erivan’ın kendine yeniden tutunma noktası aradığını gösteriyor.
Türkiye-Azerbaycan askeri entegrasyonunun ilerlemesi, İsrail’in Bakü ile askeri iş birliğini genişletmesi ve Batılı aktörlerin Kafkasya’ya dönüş sinyalleri, Ermenistan’ı jeopolitik yalnızlıktan çıkış için daha temkinli ama daha hesaplı bir diplomasiye itti.
Bu tabloda İran, Ermenistan için askeri dengeleyici, enerji sağlayıcısı ve ticari nefes borusu konumuna yükseliyor.
Erivan'ın meselesi İran’a yaslanmak da değil, yaslanacağı zemini kendisi kurmak zira bu kez “hayatta kalma” değil “şekil verme” motivasyonuyla geliyor.
Zengezur eksenli gerilim ve İran hassasiyetleri
ABD’nin ara buluculuğuyla şekillenen Ermenistan-Azerbaycan barış taslağı içinde Zengezur üzerinden Nahçıvan bağlantısı sağlayan “TRIPP / Trump Rotası” seçeneğinin gündeme gelmesi, güç rekabetini yeniden kızıştırdı.
Tahran, bu güzergâhın Ermenistan’ın egemenlik alanını aşındırabileceği ve ABD’nin kuzey sınırlarına yerleşmesine kapı aralayabileceği gerekçesiyle karşı çıktı.
Erivan ise İran’ın güvenlik önceliklerine saygı göstereceği garantisini vererek, iki ülke ilişkilerini 2025 boyunca adım adım stratejik zemine taşıdı.
Bu süreç, Ermenistan’ın bölgesel baskıları yumuşatma arzularını ve İran’ın kırmızı çizgilerini diplomasiyle dengeleme pratiğini görünür kıldı.
INSTC’nin kırılgan dengeleri ve alternatif Batı hattı
Erivan’ın stratejik hesapları, Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru’nda (INSTC) rol kapma hedefiyle birleşiyor.
Koridor bugün üç ana rota üzerinden işliyor:
1- Rusya-İran deniz yolu
2- Kazakistan-Türkmenistan demiryolu hattı (doğu kolu)
3- Azerbaycan merkezli batı hattı
Ancak batı kolunun tam kapasiteye ulaşması, Reşt-Astara bağlantısına ve Azerbaycan’ın rota tercihine bağlı; bu durum koridoru kırılgan kılıyor.
Bu nedenle Culfa-Erivan-Gürcistan üzerinden şekillenebilecek alternatif batı hattı, INSTC’nin jeoekonomik sigortası olma potnasiyeli taşıyor.
Bu güzergâh, Fars Körfezi’nden Karadeniz’e kesintisiz bir ticaret hattı kurarak Ermenistan’a transit ülke olma vasfını güçlendirebilir.
İran-Ermenistan uzlaşısı: Avrasya bağlantısallığının yeni ekseni
Ağustos ayında iki ülkenin Kuzey-Güney ve Fars Körfezi-Karadeniz koridorlarının ortak geliştirilmesi konusunda uzlaşması, stratejik yakınlaşmanın jeoekonomik temelini oluşturdu.
Böylece, İran, bölgesel ulaştırma ağlarında merkez rolünü pekiştirmek, Ermenistan ise bölgesel ticarette vazgeçilmez bağlantı noktası olmak hedefiyle aynı jeopolitik projede kesişti.
Erivan’ın yeni stratejik çerçevesi: Dengeden konum inşasına
Ermenistan’ın İran’la planlanan stratejik anlaşması, ülkenin Kafkasya’daki kırılganlıktan çıkıp Avrasya ticaret mimarisinin kilit kavşağına dönüşme iddiasını besliyor.
Bu çerçevede Erivan, güvenlik ortaklığıyla caydırıcılık kapasitesini artırmak, enerji ve ticaret kanallarını çeşitlendirmek, INSTC içinde alternatif bir rota üretmek suretiyle, güvenlik temelli dış politikasını bağlantısallık merkezli bir vizyona evirmeye çalışıyor.
Sonuç: ''Ne yapmalı?''dan ''Nerede durmalı?''ya yumuşak bir geçiş
İran’la yakınlaşma, Erivan’ın hem güvenlik tehditlerini dengeleme hem de ticari akışlar üzerinden jeopolitik değerini yükseltme stratejisinin merkezinde yer alıyor.
Bu hamle, Karabağ sonrası Ermenistan’ın pasif savunma konumundan çıkarak bağlantısallık üzerinden ağırlık kazanma ve bölgesel denklemi yeniden okuma girişimi olarak öne çıkıyor.
Türkiye-Azerbaycan ekseninin güçlenmesi ve İsrail’in Azerbaycan’la artan iş birliği, Ermenistan’ın İran’ı dengeleyici ve güven artırıcı bir ortak olarak konumlandırmasına neden olurken uzun vadede bu ortaklık, Ermenistan’a güvenlikte nefes alma, ekonomide çeşitlenme ve Avrasya bağlantısallığında kalıcı rol edinme olanağı sunuyor.
Sonucun sonucu: Özerkliğin anahtarı olarak İran'la temas
İran’la kurulan çok katmanlı ilişkiler- enerjiden lojistiğe,, güvenlikten ticarete- dış baskılara karşı dayanıklılık arayışının tarihsel olarak en güçlü örüntülerinden birini oluşturmaktadır.
Son yıllarda bölgesel güç mimarisinin yeniden dağıldığı göz önüne alındığında, ABD merkezli güvenlik ağlarının sunduğu istikrarın sınırlı ve maliyetli olduğu gerçeği, karar alıcılar tarafından giderek daha net görülmektedir.
Bu bağlamda, İran’la kurulan istikrarlı temasların sadece ikili ilişkileri değil, aynı zamanda bölgesel özerklik arayışını da beslediği yönündeki değerlendirmeler, diplomatik koridorlarda giderek daha fazla karşılık bulmaktadır.