• 11/01/07 - 01:00
  • Yazar: Admin
  • Bu sayfayı yazdır img
    YDH

    YDH-ABD’nin Bağdat Büyükelçisi Ryan Crocker, el-Hayat gazetesinde yayımlanan bu yazısında İstanbul’da düzenlenecek genişletilmiş Irak’a komşu ülkeler konferansı öncesinde Irak’ta yaşanan gelişmeleri değerlendiriyor.




    YDH-ABD’nin Bağdat Büyükelçisi Ryan Crocker, el-Hayat gazetesinde yayımlanan bu yazısında İstanbul’da düzenlenecek genişletilmiş Irak’a komşu ülkeler konferansı öncesinde Irak’ta yaşanan gelişmeleri değerlendiriyor.

    Tarihi tecrübe Irak’ın bölge istikrarı için merkezi bir ülke olduğunu gösterdi. Irak’ın komşuları Irak’taki olayları etkiledikleri gibi bu olaylardan da etkileniyorlar.

    Irak Saddam dönemi boyunca bölge için aktif askeri ve terör tehlikesi oluşturuyordu. Nitekim bu İran, Kuveyt ve diğer bölgelerdeki tahribat faaliyetleri sırasında da açıkça görüldü.

     

    Tehdit halen daha devam ediyor. Ancak bu sefer kaos ve iç savaş tehlikesi çerçevesinde… Bu da çok büyük bir insani kriz anlamına geliyor ve kapsamı da geçmiş krizlerin çok daha ötesinde... Bu da bölge ülkelerini, kendi güvenlik ve çıkarlarını koruyabilmek için müdahalede bulunmaya zorluyor.

    Bu nedenle de Irak’ın komşuları, geniş anlamda bölge ülkeleri ve uluslararası toplumun ortak çıkarı Irak’ın güvenlik ve istikrarının desteklenmesini gerektiriyor.

     

    Kasım ayının başında İstanbul’da Irak’a komşu ülkeler bakanlar düzeyinde ikinci toplantısını düzenleyecek.

    Bu konferans Irak’taki ve bölgedeki gelişmeler yeni ve daha güçlü bir şekilde bakabilmek için bir fırsat sağlayacak. Aynı zamanda Irak hükümeti de sağladığı başarıyı, geleceğe bakışını, Irak dostları ve komşularının ülkenin geleceğinin inşasına nasıl katkıda bulunabileceğini gözden geçirebilecek

     

    Irak’a komşu olan ülkelerin geneli yapıcı rol oynuyor. Geçtiğimiz mayıs ayında düzenlenen bakanlar düzeyindeki ilk komşu ülkeler toplantısına katılım sadece Irak’a komşu ülkelerle de sınırlı kalmadı; bölgedeki diğer Irak dostlarını, BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesini ve G-8 ülkelerini de kapsadı. Oturumlarda sınır güvenliği, mülteciler ve enerji sorunu gibi konularda kurullar oluşturuldu. Bu da Irak’la komşuları arasındaki bağlantı ve katılımı artırdı.

     

    Irak bugün Türkiye ve Körfez aracılığıyla petrol ihraç ediyor. Irak ve Kuveyt arasında ticari anlaşmalar imzalanıyor. Bu anlaşma çerçevesinde Kuveyt, Irak’a çok fazla ihtiyaç duyulan dizel yakıtını sağlıyor. Nitekim ekim ayı sonunda Irak, Ürdün’e de ham petrol ihraç etmeye başladı.

     

    Tüm bunlar dışa katılımın yeniden başlamasıydı. Bunun yanı sıra Irak içerisinde de siyasi uzlaşmanın ilk adımları atılıyordu. Çok sayıda Irak vatandaşının, toplumlarını korumak ve radikallerle çatışmak üzere hükümet ve çok uluslu güçle birlikte çalışmaya başladığına şahit olduk.

    Bu da pratiğe daha kapsamlı bir barış için çalışma imkanı hazırladı. Artık Irak’ın sorunlarının çözümünün tamamen güçlü bir Bağdat’tan geçtiği düşünülmüyordu. Enbar ve Selahaddin bölgelerinde şu anda karar alımı ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi noktasında çok büyük bir katılım var.

     

    Aynı şekilde Irak hükümeti elini diğer bölgelere de uzatmaya başladı. Örneğin Ebu Gureyb bölgesine... Irak hükümeti, içlerinde eskiden ayrılıkçı gruplara üyelerin de bulunduğu 1700 genci Irak güvenlik güçlerine kabul etti.

    Şu anda Irak hükümeti eski Irak ordusunun binlerce üyesiyle diyalog halinde. Bu kimselere silahlı kuvvetlere dönme yahut kamu makamlarında görev alma gibi bir teklif sundu. Henüz resmi bir genel af çıkarılmamış olsa bile pratikte bir affın uygulandığı görülüyor.

     

    Henüz “Baasçıların kovuşturulması yasası”na ilişkin düzeltmeler resmi olarak onaylanmadı. Fakat hükümet, silahlı kuvvetler komutanlarına elini uzattı. Tabi yapılması gereken birçok şey var; ama barışın kökleri ekildi. Tüm bu gelişmeler desteklenmeli; aynı şekilde sürdürülmeli ve kapsamı genişletilmeli.

     

    Bugün Irak’ta köklü bir değişim yaşanıyor. Otuz beş yıllık bir diktatörlüğün ardından Irak gelişiyor. Aynı zamanda Iraklılar siyasi, ekonomik ve güvenlik alanlarında çok çetin zorluklarla karşı karşıya.

    Bu basit bir “Irak’a kim hakim olacak” mücadelesi değil! Irak’ta kurulacak ülkenin niteliğiyle ilgili bir mücadele! Irak nasıl yönetilecek; Iraklılar yönetime nasıl katılacak; çeşitli etnik ve dini gruplar nasıl yönetimde olacak; daha geniş çerçevede bölgesel planda Irak’ın oynayacağı rol ne olacak?

     

    Siyasi, ekonomik ve diplomatik gelişim süreci yavaş yavaş olgunlaşıyor. Güvenlik, bütünlük ve istikrar içerisindeki bir Irak’ın geleceğinin garanti altına alınabilmesi için bu sürecin devam etmesi gerekiyor.

    Bunun için Iraklılara, bölge ülkelerine ve uluslararası topluma önemli sorumluluklar düşüyor. Iraklı liderler ve Irak halkı ülkelerinin istikrarı için tereddüt etmeden bu sürece bağlı kalmalılar. Irak’ın komşuları olumlu bir geleceğin inşası için siyasi, ekonomik, diplomatik katkılarda bulunmalı, uluslar arası toplum yardımcı olmalı ve kesintisiz destek vermelidir.

     

    Güvenli ve birlik içinde olan, kendi içinde ve komşularıyla barış içerisinde yaşayan bir Irak’ın varlığı hepimizin ortak çıkarı. Bu nedenle Irak’ın tüm komşularının, Irak’ta olumlu bir değişimi destekleyecek ve bölge istikrarına katkıda bulunacak görüşlerini masaya yatırması için “konferans”a katılmasını ümit ediyoruz.

     

    ABD Irak büyükelçisi Ryan Crocker

     

    31.10.07 Al Hayat

    Çeviri: Yakındoğu Haber