• 05/01/08 - 01:00
  • Yazar: Admin
  • Bu sayfayı yazdır img
    YDH

    YDH-Sâti’ Nureddin, es-Sefir gazetesi için kaleme aldığı yazısında Türkiye’nin İsrail ve Suriye arasında Golan konusunda oynadığı arabuluculuğu değerlendiriyor.




    YDH-Sâti’ Nureddin, es-Sefir gazetesi için kaleme aldığı yazısında Türkiye’nin İsrail ve Suriye arasında Golan konusunda oynadığı arabuluculuğu değerlendiriyor.

     

    Suriye ve İsrail arasındaki görüşmelerin yeniden başlama ihtimalinin ortadan kalktığını söylemek, Türkiye'nin arabuluculuk çabalarının üzerinden perdelerin kalkmasından ve içeriğinin anlaşılmasından sonra mümkün hale geldi.

     

    Ciddi olarak nitelemenin mümkün olmadığı bu girişimlerin nihai olarak sona ermesinden sonra bu girişimlerin neden bu şekilde ve bu süreçte bittiğini sormak istiyorum. Göründüğü kadarıyla girişimler boşa gitmiştir ya da siyasi bağlamda bir anlam ifade etmemektedir.

     

    2006 Temmuz savaşının daha başlangıçta, direkt bir askeri operasyon olması nedeniyle hata oldugu düşüncesi genel olarak hakimdi. Nitekim şu anda da böyle fakat olaylar kendiliğinden gelişmişti.

     

    Bu süreçte İsrail sempatizanı olduğunu söylemenin bir çarpıtma olarak nitelendirilmesi gereken, İslamcı Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, soğuk girişimleri ortaya çıktı. Bu süreçte AKP sorunun diyalog yoluyla çözülme imkanının olup olmadığı gibi bir soru ortaya attı ve bu girişimleri, geçtiğimiz hafta uzlaşma zemmini ortadan kalkıncaya kadar devam etti.

     

    Bu girişimlerin oluşturduğu ilk intiba, bu üç devlet ancak Amerika'nın boş bıraktığı alanda siyaset yapabilmektedir. Bu en açık olarak Suriye ile yakınlaşmaya, Irak, Lübnan ve Filistin'deki malum sebeplerden dolayı sıcak bakmayan Amerika'nın koyduğu sınırlandırma ile kendini belli etmiştir.

     

    Aslında bu Suriye, Türkiye ve İsrail tarafından bilinen çok açık bir gerçekti; fakat bu onları bu tip bir hareket yapmaktan alıkoymadı. Zira bu eylem bir çok olguyu ifşa eden bir eylemdi.

     

    Gerçekten büyük bir referans olabilecek, birçok diplomatik manevrayı ifşa eden bir eylemdi. Fakat eylem siyasi şartların uygunsuzluğu nedeniyle elle tutulur bir netice vermemiştir.

     

    Bu eylem hiçbir devletin siyasi programında bir değişikliğe neden olmamakla birlikte siyasi hareket alanına hiçbir sınırlama getirmemiş, aksine daha da esnek bir hale getirmiştir.

     

    Bu eylemle birlikte Türkiye Ortadoğu siyasetinde etkin olma isteğini göstermiş, İsrail kuzey cephesini güvence altına alma isteğini belli etmiş, Suriye ise maruz kaldığı ambargoyu kırma eğilimini göstermiştir.

     

    Ankara başından beri bu girişim için makbul ve güvenilir bir aracı olmadığını biliyordu; çünkü eğer İsrail ve Suriye isteseydi Arap, Avrupalı ve çok daha güvenilir Amerikalı arabulucular bulabilirdi. Uygun ortam oluştuğunda ve Amerika hazır olduğunda böyle bir eylem ifa edecektir.

     

    Aynı şekilde İsrail Türkiye kanalını kullandı; çünkü doğrudan bir görüşmenin Filistin tecrübesinden de bilindiği gibi neticesiz kalacağını düşünüyordu. Zira Amerika girişimlere son noktayı koymuş; fakat İsrail yaptığı hava saldırıları ve Hizbullah'ın liderlerinden İmad Mugniye'ye suikast düzenleyerek isteklerinin diplomasi ve diyalog sınırlarını aştığını göstermişti.

     

    Amerikalılar bu üçlü manevrayı büyük bir dikkatle izlediler ve ondan kendileri için gerekli töhmet argümanlarını elde ettiler, arkasından Suriye'yi nükleer silaha sahip olmakla suçladılar ve Suriye gelecek yönetim için listenin başına oturdu.

     

    http://www.assafir.com/Article.aspx?EditionId=926&ChannelId=20991&ArticleId=3290&Author=ساطع%20نور%20الدين

     

    Çeviren: Emrah Kekilli

    

    Makaleler

    Güncel