• 08/07/08 - 01:00
  • Yazar: Admin
  • Bu sayfayı yazdır img
    YDH

    YDH- El Kudsu’l- Arabi gazetesi yazarı Muhammed Salih Mesfer, kaleme aldığı bu makalede Gazze’de yaşanan çatışmaların ardından Filistin’in bugününü değerlendiriyor.




    YDH- El Kudsu’l- Arabi gazetesi yazarı Muhammed Salih Mesfer, kaleme aldığı bu makalede Gazze’de yaşanan çatışmaların ardından Filistin’in bugününü değerlendiriyor.

     

    Bu günlerde Filistin'i gözlemleyen birisi, Filistin'deki gurupların liderlerine veya yandaşlarına kulak verecek olursa hüküm verme noktasında bütün ölçülerini kaybettiğini zannedebilir.

     

    Abbas ve ekibi bütün Filistinli gurupları diyaloga çağırıyor ki bu özellikle Hamas'a işaret ediyor. Hamas bu çağrıya kulak veriyor ve çok olumlu yaklaşıyor. Hamas da aynı şekilde bütün Filistinli gurupları diyaloga çağırıyor ki bu özellikle el-Fetih'e işaret ediyor.

     

    Bütün bu olayları takip eden biri iki çatışan gurup arasında imzalanan Mekke sözleşmesini ve onun başarısızlığa uğramasının en önemli nedeni olan Dayton Planı'nı biliyor olmalı. Aynı şekilde San’a Toplantısının ayrıntılarını, Senegal toplantısının ayrıntılarını ve birçok Kahire görüşmesinin sonuçlarını biliyor olmalı.

     

    Aslında durum içinden çıkılmayacak kadar karmaşık değil. Filistin'de bir gurup halim selim barışçı, saygın ve tacir, aynı zamanda yönetimi talep ediyor. Diğer bir gurup ise okların ucunda dahi olsa Filistin halının meşru haklarını istiyor. Bu iki gurup bu hal üzere bir araya gelmesi imkânsız olan iki guruptur. Bir arkadaşım bana Filistin yönetimin Oslo Anlaşması’ndan sonra Filistin'e girmesinin ardından Filistin'de yaşadıklarını anlattı.

     

    Diyor ki; biz hem Gazze’de hem de Batı Yaka'da çok rahattık. Düşmanımızı biliyor ve hamle yapmak için hata yapmasını bekliyorduk. O zamanlar Filistin halkı tek bir halktı. Bu birliğe geçtiğimiz yüz yılın sonunda, seksenlerde başlattığımız ve kimsenin karşısında duramadığı ''İntifada'' tanıklık etmektedir. Bu gün durum değişti artık vatan ve millete açık olarak zarar veren birçok farklı düşmanla karşı karşıyayız.

     

    Aynı arkadaşıma Gazze'de neler oluyor diye sordum. Burada istifa eden hükümet yönetimi ele aldı ve bütün birimler tek bir gurubun eline geçti. Güvenlik güçlerini ele aldığında emniyet sorunu azaldı, patlamalar azaldı. Mali alanda yaşanan boşluk doldurulmaya başladı ve iş arayanlar iş bulmaya başladı. Elbette bu başarılar karşı tarafın kolayca kabulleneceği ve itiraf edeceği başarıla değil.

     

    Geçenlerde Denya sınırında olan sorunları halletmek kolay oldu. Fakat patlak veren bu son olaylar birçok masum insanın ve Hamas üyesi insanın ölmesi neden oldu. Bu durum Hamas'ı bütün gücüyle katilleri aramaya itti, yoksa otoritesi sarsılacaktı. Güvenlik güçleri Gazze'de katillerin peşine düştü ve katili yakalayabilmek için bütün şüphelileri tutuklamak zorundaydı.

     

    Bu durumda yapılan aramalar Abbasçıların yuvası olan “Hay eş-Şecaa'ya” götürdü güvenlik güçlerini. Güvenlik güçleri katillerin orada olduklarına kesin kanaat getirdi ve sonra bütün Filistin halkını üzen olaylar oldu.

     

    Raporlar sorumluların yakalanıcını söylüyor. Aksa Tugayları, tutuklu bulunan Zeki Sekini'nin Gazze sorumlusu olduğunu açıkladı. Hillis ailesi güvenlik güçlerinin aramaları sırasında güvenlik güçlerine direndi. Bu sırada “Hay eş-Şecaa”dan bazıları işgal altındaki Filistin'e (İsrail) kaçtı. Bu kaçanlardan bazıları geri döndürüldü. Bazıları tedavi için orada bekletildi. Bazıları ise Ramallah'a geçirildi ve sonunda çatışmalar dindi.

     

    Burada akla bir soru geliyor. Bütün Filistinliler, masum insanların malına ve canına kast etmiş bu canileri arama ve cezalandırma yolunda neden güvenlik güçlerine yardımcı olmuyor.

     

    Dr. Aşravi gibi bazıları Hamas'ı kırmızıçizgileri aşmakla suçluyor. Yine aynı Aşravi Mahmud Abbas sadece bir gurubun başkanı değil bütün Filistinlilerin başkanı olmalı diyor. Acaba Ebu Mazin de bütün Filistinlilerin başkanı olabilecek mi?

     

    Salı günü Umman'da yapılan toplantıda el-Fetih yöneticilerinden bazıları tıpkı Hamas'ın yaptığı gibi Dayton Planı diye isimlendirilen palana şiddetli eleştirilerde bulundu. Aynı toplantıda bazı Fetih yöneticileri, İsrail yapılan bütün anlaşmaları çiğnemişken, silahlı direnişten vazgeçilmesi yönünde bir çağrı yapılmasının çok yanlış olduğu söylediler.

     

    Bütün direniş hareketlerinde farklı sesler olur ve Filistin direniş hareketleri bundan müstesna değildir. Hamas bazı konularda yanılmış, bazı konularda doğru yapmıştır ve yanlış yaptığı konuları açıkça itiraf etmiştir. Fakat ikinci gurup liderlerinden bazılarının Filistin halkına karşı işlediği suçları itiraf etmemektedir.

     

    Hamas bazı medya araçlarını kapatmakla hata etmiştir; fakat medyanın rolünün insanları yatıştırmak, safları birleştirmek ve fitne ve ayrılık hareketlerini engellemeye çalışmak olduğu unutulmamalı.

     

    Bu gün şunu görüyoruz ki bütün Filistinli taraflar özellikle medya fitne ateşini söndürmek ve ayrışmaların önüne geçmek için uğraşmalı.

     

    Çeviren: Emrah Kekilli

    http://www.alquds.co.uk/archives/2008/08/08-04/All.pdf

    

    Makaleler

    Güncel