YDH- Lübnan’da yayımlanan es-Sefir gazetesinin Türkiye uzmanı yazarlarından Dr. Muhammed Nureddin, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın Türkiye ziyaretini değerlendiriyor.
YDH- Lübnan’da yayımlanan es-Sefir gazetesinin Türkiye uzmanı yazarlarından Dr. Muhammed Nureddin, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın Türkiye ziyaretini değerlendiriyor.
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad 14 Ağustos'ta İstanbul'u ziyaret edecek. Bu ziyaret, Ahmetinejad'ın cumhurbaşkanlığına seçildiği günden bu yana Türkiye'ye yapacağı ilk ziyaret.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer bu ziyaretin daha önce gerçekleşmemesinin ana nedeniydi; çünkü Ahmet Necdet Sezer dini konularda Türkiye'deki laik sistemle uyumlu olarak çok sert bir tavır sergilemekte idi. Bu nedenle İran Cumhurbaşkanı'nın davet edilmesine karşı çıkıyordu.
Ahmedinejad'ın yapacağı ziyaret ise şimdiden tartışma konusu olmaya başladı; çünkü Türk devlet geleneğinde Türkiye'ye resmi ziyaretle gelenlerin modern Türkiye Devleti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün Ankara'daki kabrini ziyaret etmesi ve çelenk bırakması gerekiyor.
Fakat İran İslam İnkılâbı’nın ardından İranlı yetkililer protokolün bu bölümünü kabul etmiyorlar ve her seferinde sorun çıkmadan bu törenin yapılmaması için bir çıkış yolu bulabiliyorlar.
Bu sefer de Ahmedinejad kesinlikle Anıtkabiri ziyaret etmeyecek; çünkü Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül onun ziyaretine denk gelen günlerde bazı resmi işleri nedeniyle İstanbul'da olacak ve eğer yapılan ziyaret başkent dışında ise anıtkabiri ziyaret zorunlu değil.
Ahmedinejad’ın bu ziyareti, tıpkı geçtiğimiz baharda Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin yaptığı gibi “çalışma ziyareti” olarak isimlendirilecek. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin ziyaretinin bu vasıfla nitelenmesi onun için askeri karşılama yapılma zorunluluğunu ortadan kaldırmıştı; çünkü Türk Genelkurmayı bunu istemiyordu.
Zira Celal Talabani Türk Genelkurmayınca terörü desteklemekle yani PKK'yı desteklemekle suçlanıyordu. Daha şimdiden Ahmedinejad'ın Türkiye ziyareti ile ilgili laik cenahtan sesler yükselemeye başladı. Bu yükselen sesler özellikle Anıtkabir ziyareti konusunda odaklanıyor.
Milliyet gazetesinde Can Dündar diyor ki;
“2004'te Hatemi geldiğinde, Ankara'da Sezer tarafından resmi törenle ağırlanmıştı. Hatemi de Anıtkabir'e gitmediği halde onun gezisinin “çalışma ziyareti” adıyla İstanbul'a kaydırılmasına gerek duyulmamıştı.” Can Dündar devam ediyor. “Ahmedinecad, geçen sene Erivan'a gittiğinde Soykırım Anıtı ziyaretinin resmi programa alınmasına ses çıkarmamış; ama son anda geziyi yarıda keserek anıt ziyaretinden "yırtmıştı".”
Can Dündar anlatmaya devam ediyor;
“Sultan Abdülaziz Avrupa ziyaretine gidecek. Bu, bir Osmanlı padişahının savaş dışında Avrupa'yı ilk ziyareti olacak.
Doğruysa ulema Darül-Harp ziyaretinin dinen caiz olabilmesi için pratik bir çözüm bulmuş:
Sultan'ın ayakkabılarının altına bir bölme eklenmiş. Oraya Osmanlı toprağı döşenmiş. Böylece Padişah, gâvur ellerinde gezerken İslam toprağına basmış olacakmış.”
'' Diplomasi, bir jestler sanatı...
Osmanlı, kabulde Sultan'ın önünde eğilmemekte direnen elçiler için alçak kapılar yaptırırmış.''
Ahmet Bulur'un dediğine göre Türkiye Dışişleri Bakanı Ali Babacan önemli olan Anıtkabir ziyareti değil ziyaretin niteliğidir demiş.
Bunun üzerine CHP Genel Başkan Yardımcısı Bihlun Tamaylıgil “Bu zihniyet Suudi Arabistan kralının Anıtkabiri ziyaret etmemesine göz yuman zihniyettir ve bunun ardında AKP'nin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusunu önemsememe yatmaktadır” dedi.
ABD tarafından Ahmedinjad'ın kabul edilmemesi yönündeki çağrılar ise 2005 baharında Suriye'nin ziyareti ile yapılan çağrılara benzemekte. Suriye'nin Lübnan'dan çekildiği o zamanlar Amerika baskısının en yoğun olduğu dönemdi; fakat ziyaret gerçekleşti. Şimdi Türkiye-Suriye arasında daha önce görülmemiş bir ilişki mevcuttur.
Laik cenahtan sesler yükselmekte, fakat bunu asıl nedeni Amerika'nın bu ziyarete karşı çıkması ve elinden geldiğince İran'ın nükleer programını askıya alması için ona baskı yapmaya çalışmasıdır.
Aynı şekilde birçok Avrupa devletinin de bu ziyaretten rahatsız olduğu bir gerçek. Çünkü Ahmedinejad NATO üyesi bir ülkeyi ziyaret edecek. Yeni Şafak gazetesi Ahmedinejad'ın bu ziyaretinin Türk dış politikasına hareketlilik getireceğini ve hiçbir suni yaptırımın bunu engelleyemeyeceğini yazdı.
Türkiye şu anda Suriye-İsrail arasında arabuluculuk yapıyor. Ortaya çıkan gerginlikleri yatıştırmaya çalışıyor. Tahran ve Washington arasında nükleer enerji meselesinde bir yakınlaşma olması için uğraşıyor ve yakın gelecekte Tahran'ın nükleer enerji konusunda Batılı devletlerle yapacağı toplantılarda önemli rol oynayacak.
İran'ın nükleer programı barışçıl yolda ilerledikçe Türkiye'nin İran'a karşı uygulanacak yaptırımlara taraftar olması mümkün görünmüyor.
Türkiye İran'la birlikte bölgenin maruz kaldığı sorunları çözme yolunda ortak strateji belirlemek için uğraşıyorlar. Bu bölgenin içine Filistin'den Lübnan'a uzanan oradan da İran'a uzanan topraklar da dâhil. Türkiye diğer NATO ülkelerine muhalif olarak sınır komşusu olması hasebiyle İran'la kaderi kesişmiş durumda.
Türk gazeteci Sami Kohen, “eğer İran ve Amerika diplomasinin değerinin farkına varırlarsa Ahmedinecat'ın Türkiye ziyareti büyük bir fırsat olacak” diyor.
Her ne kadar itirazlar ve baskılar olsa da Ahmedinejad'ın İstanbul ziyareti iki ülke için ve ikili ilişkileri acısından çok önemli. Özellikle bölge için de çok önemli. Her ne kadar Batılı devletler iki devletin ve halklarının arasını açmaya çalışsa da.
Çeviren: Emrah Kekilli
http://www.akhbaralaalam.net/author_article_detail.php?id=901