YDH- J. Halevi ve A. Perry , Yediot Ahronot gazetesinde kaleme aldıkları analizde Hizbullah’ın etki alanlarının küresel ölçekte genişlediğini yazıyor.
YDH- J. Halevi ve A. Perry[1], Yediot Ahronot gazetesinde kaleme aldıkları analizde Hizbullah’ın etki alanlarının küresel ölçekte genişlediğini yazıyor.
Şii grubun erişimi Lübnan’ın çok ötesine genişleyerek küresel tehdit oluşturuyor.
Son zamanlarda, İran’ın savaş tehditleri nükleer tesislerine yapılacak bir saldırıyı caydırma girişimiyle arttı. Geçen ay İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad “İran ordu güçlerinin onlar parmaklarını tetiğe koyamadan düşmanlarının ellerini keseceği” tehdidinde bulundu.
Çoğunluk bunu İran’dan karşı tarafın saldırısına karşı olası bir misilleme saldırı sızıntısı olarak yorumlamışken, daha kötü niyetli bir olasılık bile mevcut.
Son birkaç yıl boyunca İran’ın vekili Hizbullah, nüfuzunu ileriye ve geniş bir alana yayıyor. İran, amacına ulaşmak için Batı’yla riski göze alırken, yanı başındaki iki körfez savaşından çok şey öğrendi.
Saddam Hüseyin karşıtı olarak Batı’ya karşı elinden geleni yapma tehdidi genellikle söylemden ibaret olan İran, küresel bir bakış açısı kazanmakta ve harekete geçmek için dünyanın her tarafında özenle terörist ağları hazırlamaktadır.
Hizbullah, Tahran’daki İslam devrimi rejiminin ayrılmaz bir parçasıdır. Kural koyucu İran dini otoritesi, Hasan Nasrallah’a, onu İran devriminin asli bir parçası yaparak Lübnan “temsilcisi” unvanını veriyor.
Hizbullah, operasyonlarını finanse etmek için İran’dan her yıl milyonlarca dolar alıyor. Bununla birlikte ikinci Lübnan Savaşı’ndan sonra askeri ve sivil kayıpların telafisi ve kendisini destekleyen Şii köylerini rehabilite etmek için daha fazla fon bile aldı.
İran fonları, Hizbullah’a Devrim Muhafızlarının el-Kudüs Gücü, İran Dışişleri Bakanlığı ve Lübnan’da şubesi olan resmi kurumlar tarafından transfer ediliyor.
Lübnan’ın İsrail sınırı boyunca mevcut izafi durgunluğu Hizbullah’ın coşkusunun bir soğuması olarak yanlış anlaşılmamalıdır.
Bu, daha ziyade Hizbullah’ın ana hedeflerine odaklanmasını maskelemeye yarıyor. Nihayetinde onu İran gibi radikal bir Şii İslami ülkeye çevirmek için ülkenin demokratik işleyişini istismar ederek Lübnan yönetimini ele almayı göz önünde tutup Lübnan anayasasını değiştirmek ve Lübnan parlamentosunda daha büyük bir Şii varlığını garanti altına almak, Hizbullah’ın ana hedefleridir.
Bununla birlikte, Hizbullah’ın misyonu Lübnan’ın çok ötelerine ulaşıyor. Hizbullah Arap dünyasında, Sünniler arasında bile çok popülerdir ve büyük halk kitlelerini cihada yöneltmek için önemli bir faktördür.
Örgüt, hükümeti aracılığıyla Sünni muhalefeti zayıflatmayı ve Filistin bölgelerine bile nüfuz eden dünya çapındaki Müslüman Kardeşler’in bütün şubeleriyle güya geçici bir stratejik birlik yaratmayı hedefleyenleri destekliyor.
Bu faaliyetler, İran liderliğinin 1990’ların sonunda ortaya çıkan 50 yıllık planıyla aynı çizgidedir. Bir İran belgesine göre, plan İslam devrimini komşu ülkelere ihraç etmek ve söylemin ötesine geçerek; Şii göçünü cesaretlendirmek, gerçek araziyi ele geçirmek, politik organizasyonlar oluşturmak, yerel politik kuruluşlara nüfuz etmek ve çeşitli parlamentoların yönetimini ve politik gücün merkezi noktalarını ele geçirmek içindir.
"Yapacaklarımız var"
İran ve Hizbullah’ın ayak izleri çeşitli Afrika ve Güney Amerika ülkelerinde bulunabilir. Hizbullah, örneğin Nijerya’da göçmen Lübnan Şiileri ve yerel nüfus içinde iş görmektedir. Nijerya’daki yerli Şiilerin lideri Şeyh Zakzaky, Hasan Nasrallah’ı ve İran liderlerini örnek almaktadır.
Venezüella ve diğer Güney Amerika ülkelerinde Hizbullah yerli Kızılderilileri Şii İslam’a dönüştürmek için uzun dönemli bir kampanya sürdürüyor. Aynı zamanda “Komutan Teodoro” olarak da bilinen Teodoro Rafael Darnott, son zamanlarda “Eğer Amerika Birleşik Devletleri, Allah’ın kanunları ile yönetilen tek ülke olan İran’a saldıracak olursa, Latin Amerika’da ve hatta Amerika Birleşik Devletlerinin kendi içinde karşı saldırıda bulunuruz. Yapacaklarımız var ve bunu nasıl yapacağımızı da biliyoruz. Latin Amerika’dan ABD’ye petrol ulaşımını sabote ederiz. Bu bir uyarıdır” diye tehdit savurdu.
29 Haziran’da Kuveyt’in günlük es-Siyase gazetesi, Hizbullah’ın Amerikan hedeflere saldırmaya hazırlamak için Güney Lübnan’daki askeri kamplarında Venezüellalı gençleri eğittiğini bildirdi. Buna ek olarak, Hizbullah ve İran terörist saldırıları gerçekleştirmek için yurtdışında gizli hücreler kurdular.
Böyle hücreler 1990’ların başında Buenos Aires’teki İsrail elçiliğine ve AMIA Yahudi Merkezi Binası’na saldırmaktan, Kuveyt ve Suudi Arabistan’daki saldırılardan ve Londra ve Tayland’daki saldırı denemelerinden sorumluydu.
Lafı geçmişken, ABC; Amerika ve Kanada istihbarat servislerinin rolü olası terörist saldırıları için Ottowa ve Toronto’daki İsrailli ve Yahudi hedefler hakkında istihbarat toplamak olan Hizbullah’ın Kanada’daki yatakhaneli hücreleri hakkında malumata sahip olduğunu rapor etti.
Hizbullah’ın kollarının uzandığı yerler dünyanın birçok köşesinde çok gerçekçi bir tehdit oluşturuyor. Iran, gerçekten gözdağı vermenin ve Batı’yı rehin almanın bu ulusların vatandaşlarına ve onların menfaatlerine çok boyutlu bir tehdit yaratması gerektiğini anladı.
Birleşik Krallık (İngiltere) son zamanlarda Hizbullah’ın askeri kanadını yasaklayarak bu tehdidi bütünüyle tanıyan dünyadaki birkaç devletten biri. Şimdi, eğer İran’ın vekilini ve nükleer programına bir saldırı durumunda joker kartını nötralize edeceklerse daha fazla Batı ulusunun İngiltere ile aynı cinsten kartları oynama zamanıdır.
Çeviren: Zeynep Dursunoğlu
http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-3580047,00.html
[1] Lt. Col. (res.) Jonathan D. Halevi Jerusalem Kamu İşleri Merkezinde üst düzey bir Ortadoğu ve radikal İslam araştırmacısıdır. Doğu Araştırma Grubu Ltd’nin ortak kurucusu ve Dışişleri Bakanlığı Politika Planlama Bölümünün resmi bir müşaviridir.
Ashley Perry Orta Doğu Stratejik Enformasyon projesi Kamu İşleri Jerusalem Merkezi’nde bir editördür.