YDH- Lübnan’da yayımlanan es-Sefir gazetesi yazarı Hilmi Musa, Kahire’de düzenlenen Filistin ulusal diyalog toplantısının sonuçlarını değerlendiriyor.
YDH- Lübnan’da yayımlanan es-Sefir gazetesi yazarı Hilmi Musa, Kahire’de düzenlenen Filistin ulusal diyalog toplantısının sonuçlarını değerlendiriyor.
Filistinlilerin diyalogu ve ihtilafların komisyonlara bırakılması
Arap Birliği Kahire’de düzenlenen Filistinli gurupların diyalog toplantısını takdir etti, Mısır’ın yanı sıra birçok Arap ülkesi Filistinli muhtelif gurupların bir araya geldiği bu diyalog toplantısı için yoğun çaba harcadı. Bu toplantıya katılan Filistinli liderlerden çoğu toplantının olumlu ve iyimser bir hava içinde geçtiğini belirtti.
İlk bakışta Filistinli gurupların diyalog toplantısının, davaları için muazzam öneme sahip anlaşma ve uzlaşmayı meydana getirmekten ziyade, bizzat toplantının kendisinin hedef haline geldiği gibi bir izlenim oluştu. Bu toplantının öneminin tam olarak anlaşılması için 2008 sonunda düzenlenmek istenilen ancak toplanamayan, toplantıya işaret etmek gerekiyor.
Filistinlilerden bazıları eğer önünde engeller çıkmasa idi, -Gazze saldırısı gibi- bu toplantının düzenleneceğini söylüyorlar.
Bazıları ise tam tersi istikamette bir yorum yaparak konferansın toplanabileceği halde toplanmadığını söylüyorlar; çünkü diyorlar; bu toplantıyı başarısızlığa uğratma girişimleri vardı.
Her neyse, şu anki durum, Hamas ve diğer Filistinli gurupların Kahire toplantısına yanaşmadığı, geçtiğimiz Kasım ayından daha da farklı değil.
Kahire’de toplanan bu konferans açıkça geçtiğimiz Kasım ayında toplamayan konferansı toplayamayan Filistinlilerin bir özür niteliği arz ediyordu. Bazıları bu toplantının yapılamasının Mısır için ve Mısır’ın bölgedeki rolü için bir tokat olduğunu ve bir daha bunun tekrar edilmemesi gerektiğini dillendirdi.
Bu nedenle Mısır, bu konferans için bütün basın yayın organlarını seferber etti ve konferanstan sonra çok katılımlı ve uzun metrajlı bir basın toplantısı yapılması için elinden gelen bütün çabayı sarf etti.
Mısır belki de bütün bunları yapak bölgede halen etkin ve büyük bir aktör olduğunu ve Filistin meselesinde etkin bir konumda olduğunu göstermeye çalışıyor.
Yine başka bir yoruma göre Gazze savaşı sonrasında harap olan Gazze’nin yeniden imarı için engellerin ortadan kaldırılması gerekliliği bu konferansı zorunlu hale getirdi; ama bu eksik bir yorum.
Bunun yanına İsrail’de seçimi kazanan sağı da bu konferansı şart kılan unsurlar arasına katmak lazım. Zira İsrail sağı Filistinlilerin kendi aralarındaki ayrılıkları artıracak bir sorun olarak bekleyen bir unsur olacak.
Başka bir bakış açısından, Filistinli gurupların tutumlarında bir yumuşama var. Bunda Batı Yaka’daki bazı tutukluların salıverilmesi, Gazze’deki kızgınlığın yumuşaması zikredilebilir ve bütün bunların iyimser bir havanın meydana gelmesine imkân hazırladığını söylenilebilir.
Bu iyimserlik havasında Kahire’de gerçekleştirilen bu toplantıda altı tane kurul oluşturulma kararı alındı. Bunlardan altı tanesi Filistinli gurupların ihtilaf ettikleri konuları müzakere edecek, altıncısı ise; merciiyyet ile alakadar olacak.
Her şeyden önce hiç kimsenin inkar edemeyeceği şekilde şu, çok açık olarak ortaya çıkmıştır ki, bu toplantılar birçok kapalı noktanın açıklığa kavuşması için çok faydalı toplantılardır. Ancak bütün bu olumlu gelişmeler Filistinliler bu duruma getiren zihin yapısını değiştirmemiştir.
Kapalı kapılar ardında yapılan toplantılarda çok derin ihtilaflar yaşanmaktadır ve bu, sadece farklı guruplar arasında değil, aynı gurup içerisinde de cereyan ediyor.
Elbette tartışılan meseleler çok büyük öneme sahip; ancak bu meseleler üzerinde derin ve geniş kapsamlı şekilde düşünülmeli ve bu yapılarken herhangi bir gurubun değil Filistin’in yüksek çıkarları göz önüne alınmalıdır, ancak bu yapılarsa çözüm üretilebilir.
Bu merhalede şunu söyleyebiliriz ki yapılan toplantıda sorunlar kurullara sevk edilmiş, yürütme meselelerinde ise ittifaka varılmıştır. Bu bağlamda Filistinli guruplar Mısır’ın hazırladığı “Kurullar için genel kurallar ve görevleri” isimli programı kabul etmişler üzerinde uzlaşmışlardır. Bazılarına göre ise Hamas ve el-Fetih, konferansa kurullar için ortak bir görev planı sunmuşlar.
Tartışmalar, kurullar ve görevleri üzerinde yoğunlaştı; çünkü kurullar, seçimler, ulusal birlik hükümeti, FKÖ’nün yeniden yapılandırılması, güvenlik birimlerinin yeniden yapılandırılması gibi konulara ilgilenecekler. Bu nedenle bazı ihtilaflar ortaya çıkıyor.
Bu konudaki tartışmalar yaklaşık olarak iki saat sürdü ve tartışma sırasında el-Fetih heyetinin Başkanı Ahmet Kurey ve Hamas elçi heyetinin üyesi Mahmut ez-Zahhar tarafından dillendirilen tehditler eksik olmadı.
Bütün bu tartışmalar sonunda başkanlık seçimlerinin 25 Ocak 2010’da yapılması üzerinde anlaşmaya varıldı. Toplantının sonunda Hamas bunun yerine, seçim tarihinin hukukun belirleyeceği bir tarihte yapılmasının teklif etti.
FKÖ konusunda ise Mekke Anlaşması ve Kahire anlaşmasının esas alınması kararı alındı. Ayrıca güvenlik birimlerinin ıslahı konusunda da genel olarak tartışıldı.
Bütün bunlar kadar önemli olan bir başka mesele ise başkanlık meselesinin atlanmış olmasıdır. Zira başkan Mahmut Abbas sadece fiziksel olarak toplantıda yok değildi, onun adı dahi anılmadı. Birisi de çıkıp adını anmadı, ancak başkanlığın süresi meselesi tartışılırken adı anlındı o kadar.
Buradan beklentimiz konferans sırasında oluşan bu olumlu havanın, Filistin meselesini bu duruma getiren zihin yapısının değişimine gidecek yolu açmasıdır. Bu değişimin ise önümüzdeki 10 Mart’ta görevine başlayacak olan kurullarda kendini göstermesidir.
Zira Filistin meselesi artık daha fazla kavga ve kargaşayı kaldırabilecek durumda değildir. Gazze’de yaşayan insanların kötü durumu bu işin daha fazla uzamasına imkân verecek bir durum değildir.
Çeviren: Emrah Kekilli
http://www.assafir.com/Article.aspx?EditionId=1174&ChannelId=26932&ArticleId=3072&Author=????%20