• 10/02/09 - 01:00
  • Yazar: Admin
  • Bu sayfayı yazdır img
    YDH

    YDH- İran Devrim Muhafızları Ordusu Komutanı, General Muhammed Ali Caferi, “yumuşak savaş” iddialarını tekrarlayarak seçimlerden sonra yaşananların 8 yıllık Irak savaşından çok daha tehlikeli bir fitne olduğunu öne sürdü.




    YDH- İran Devrim Muhafızları Ordusu Komutanı, General Muhammed Ali Caferi, “yumuşak savaş” iddialarını tekrarlayarak seçimlerden sonra yaşananların 8 yıllık Irak savaşından çok daha tehlikeli bir fitne olduğunu öne sürdü.

     

    İran Devrim Muhafızları Ordusu Komutanı General Muhammed Ali Caferi, Kutsal Savunma Haftası etkinlikleri çerçevesinde Besici üniversite öğrencilerinin temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda yine siyasi mesajlar verdi ve iç tehdit değerlendirmelerinde bulundu.

     

    Seçimlerden sonra gündeme gelen “Kadife Devrim” ve “Yumuşak Savaş” kavramlarına vurgu yapan General Caferi, İslam İnkılabı Rehberi’nin yıllardır bu meseleye dikkat çektiğini; ancak hala çoğu kimsenin Rehber’in “Yumuşak Savaş” olarak nitelediği tehditlere inanmadığını söyledi.

     

    Seçimlerden sonra yaşanan olayların 8 yıllık Irak savaşından bile büyük bir tehlike olduğunu belirten ve İslam Cumhuriyeti’nin 30 yıllık tarihi içerisinde karşılaştığı en büyük tehlike olduğunu ifade eden General Caferi, “bazıları bize dayatılan 8 yıllık savaşın İslam Devrimi için en büyük tehlike olduğunu düşünüyor; ama şuna dikkat edelim ki bu fitnede rejimi devirme sınırına kadar geldik” dedi.

     

    Rejim değişikliği öngörenlerin, cesaret edemedikleri için resmi rejimin değiştirilmesi şeklinde açık bir tavır içerisine giremediğini belirten Caferi, “İslam Devriminin düşmanları nizamın esasını kabul ettiler; ancak onun içeriğinin değiştirilmesine çalışıyorlar. İslam’ın ilk dönemlerinde de bazıları Peygamberin vefatından sonra yönetim konusunda halkın inançlarında büyük bir sapma meydana getirerek İslami yönetimi saltanata dönüştürdüler” dedi.

     

    Şu an İslami bir hükümet ve toplum kurma aşamasında ve döneminde bulunduklarını belirten Devrim Muhafızları Komutanı, “tamamen İslamileştirilmesi yönündeki bu çabaların ve bu dönemin uzun sürmesi mümkündür; ama şu an tam anlamıyla İslami bir hükümet ve topluma sahip olduğumuzu iddia edemeyiz” diye konuştu.

     

    Devrimci ve İslami bir çizgide ilerlemenin devrim yapmaktan daha zor olduğunu belirten Caferi, “bu ortamda devrimci olan ve daha önce daima İmam Humeyni’nin yanında bulunan bazılarının sorunlara düşmesi ve devrimin kalburunda tasfiye olmaları mümkündür. Bununla birlikte onlar kendilerini devrimci olarak niteliyor ve bunu istismar ederek halkın bir bölümünü de aldatıyorlar” dedi.

     

    General Caferi, son yaşanan kavganın 10-12 yıl önce başlamış nizamın esaslarına ve içeriğine yönelik bir kavga olduğunu belirterek “biz bu konulara değinince bazıları niçin kadife devrim ve rejimi değiştirme girişiminden söz ediyorsunuz diye rahatsızlık duyuyorlar. Çünkü halka belgelere dayalı bilgiler verilip halk ifşaatlarla aydınlatılınca onların tüm planları bozuluyor ve Devrim Muhafızlarının ve Besic’in siyasete karışmasının doğru olmadığını söylüyorlar; halbuki bunlar bizim yükümlülüklerimizdir” diye konuştu.

     

    On yıl önce de ülkede şimdikine benzer birtakım olaylar yaşandığını ancak seçim atmosferi olmadığı için o dönemde yaşanan olaylara halkın katılmadığını ve olayların birkaç bin kişiyle sınırlı kaldığını belirten Caferi, son yaşanan olaylara halkın yoğun katılımını seçim atmosferiyle açıklayarak “ülkemizde yaşanan son olayların benzerlerine bazı Orta Asya ülkelerinde tanık olduk. Oralarda Batılılar, demokrasi yoluyla kendileriyle uyumlu olan ve onların programlarını uygulayan birilerini iş başına getirdiler. Binaenaleyh, eğer İslam Cumhuriyeti’nde de böyle biri seçilseydi onların hiçbir sorunu olmayacaktı” dedi.

     

    Daha önce yaptığı bir konuşmada reformcu kanada mensup bazı liderlerin isimlerini vererek onların İslam İnkılabı Rehberi’ni zayıflatmaya çalıştığını belirten General Caferi o konuşmasında dile getirdiği hususların bazı itiraflara değil istihbaratlara dayalı olduğunu öne sürerek reformcu kanadın dışarıdan desteklendiği yönündeki iddialarını tekrarladı ve şunları söyledi: “Son olaylarda içerideki reformcularla onların dış destekçileri tüm yatırımlarını seçim zaferi üzerine kurmuştu. Çünkü yeninden iktidara gelirlerse maceranın daha öncekinden farklı olacağını biliyorlardı. Ama halkın ve Rehber’in uyanıklığı sayesinde etkileri hala sürüyor olsa da bu büyük komplo etkisiz kılındı.”

     

    Son olaylar sebebiyle içerideki birlik ve bütünlüğün ciddi bir tahribata uğradığını, nizamın itibarının zarar gördüğünü ve bunların tamiri için uzun bir sürenin geçmesi gerektiğini belirten General Caferi, seçimlerden önce “yumuşak savaş” çerçevesinde başlayan hareketlerin seçimlerden sonra kısmen “sert savaşa” dönüştürüldüğünü öne sürerek seçimlerden birkaç gün sonra azalan sokak gösterilerinin ve karışıklıkların dışarıdan gelen bir emirle 15 gün sonra tamamen durduğunu söyledi.

     

    Konuşmasında yaşanan bunalımın giderilmesi için bir ulusal birlik planı geliştirilmesinden söz eden Mir Hüseyin Musevi’yi hedef alan Caferi, “bugün ulusal birlik planından söz edenlerin kendileri buna aykırı davranıyor. Yasaları çiğnenerek ve halkın oylarına muhalefet edilerek ulusal plan yapılamaz. Bu kişilerin önce milletten özür dilemesi gerekir” dedi.

     

    Nizamın onurunun ve itibarının iadesi için hiçbir çaba gösterilmemesinden üzüntü duyduğunu belirten Caferi, gerçeklerin ortaya çıkarılması ve halkın “fitnenin liderleri”ni tanıması gerektiğini söyledi ve bu birliğin ne üzerine ve kimlerle olacağının ortaya konması gerektiğini ifade etti.  

     

    Muhtıra niteliğindeki konuşmasında Düzenin Yararını Belirleme Kurulu Başkanı Ayetullah Haşimi Rafsancani’ye de göndermelerde bulunan General Caferi, “seçimlerden sonra yanlış yaparak suskun kalan ve halen susmakta olan seçkinler birlikten dem vurmasın” ifadesine yer verdiği konuşmasını şöyle sürdürdü: “havas konumunda olup da yaşananları doğru tahlil edemeyen ve seçim sonrasında suskun kalanlar bugün de sussunlar ve vahdetten dem vurmasınlar. Çünkü bunlar halkın aydınlatılmasını engellemek için söz konusu ediliyor. Halbuki gidilecek yolu belirlememiz ve nasıl bir misyon üstleneceğimizi bilmemiz gerekiyor.”

     

    Konuşmasının sonrasında bir üniversite öğrencisinin eski Cumhurbaşkanı Muhamemd Hatemi’nin George Soros’la yaptığı görüşmeye ilişkin bir sorusunu da cevaplayan Caferi, “bu konu da kendisinin yaptığı diğer yasadışı davranışlar gibidir. Ama geçen zaman son derece belirleyici olacaktır. Umarım ülkede hak ve adaletin uygulanması için şartlar oluşur” dedi.

     

    

    Makaleler

    Güncel