• 08/09/10 - 01:00
  • Yazar: Admin
  • Bu sayfayı yazdır img
    YDH

    YDH- İran cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra tutuklanan Ali Rıza Beheşti Şirazi’nin oğlu, babasıyla ilgili yargı sürecinin yargılamadan çok rehin tutma olayına benzediğini söyledi.




    YDH- İran cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra tutuklanan Ali Rıza Beheşti Şirazi’nin oğlu, babasıyla ilgili yargı sürecinin yargılamadan çok rehin tutma olayına benzediğini söyledi.

     

    Mir Hüseyin Musevi’ye yakınlığı ile bilenen Kelime adlı internet sitesine demeç veren Ali Rıza Beheşti Şirazi’nin oğlu Sadreddin Şirazi 9 aydır cezaevinde olmasına rağmen hala mahkemeye çıkarılmayan babasının yargı sürecinin bir rehine olayına benzediğini söyledi.

     

    Sadreddin Şirazi, Kelime’ye verdiği röportajında şunları söyledi:

     

    -Sayın Beheşti Şirazi ne zaman ve nerede tutuklandı?

     

    - Güvenlik görevlileri, Aşura gününden sonra babamın bürosuna geldiler, onu tutukladılar ve broyu da mühürlediler. Büronun mühürlenmesi tamamen keyfiydi. Güvenlik görevlilerinin yaptığı bu iş bizim bir buçuk ay büronun yeniden açılmasını sağlamak için uğraşmamıza sebep oldu. Memurlar evimize de geldiler, evi aradılar ve babamın rahat bir yerde olduğu konusunda bize güvence verdiler.

     

    -Arama için evinize geldiklerinde arama kararı gösterdiler mi?

     

    -Eve ilişkin arama kararı yoktu, en azından bize göstermediler. Bizden davranışlarının iyi olduğunu söylememizi istediler, biz de özel bir şey görmediğimizi ifade ettik.

     

    -Sayın Beheşti’nin evle ilk teması ne zaman oldu?

     

    -Tutuklandıktan iki gün sonra telefonla temas kurdu ve tek kişilik hücrede tutulduğunu söyledi.

     

    -Sizin Sayın Beheşti ile ilk görüşmeniz ne zaman oldu?

     

    -Onu iki buçuk ay sonra görebildik. O gün Sayın Musevi’nin (cezaevinde tutulan) Arabmazar ve Behzadiyannejad gibi diğer danışmanlarının aileleri de gelmişlerdi. Gerçekten babamı ilk gördüğümde tanıyamadım. Ben o zamana kadar babamın ağladığını görmemiştim. Görüşmemizde babam ağladı. Babam 70 gün tek kişilik hücrede tutulmuştu. Ben burada bir soru sormak istiyorum. Bu açık bir zulüm ve işkence değil midir? Eğer öyleyse bu çelişki nedir? Bu beyler, bizim cezaevlerimiz dünyanın en iyi cezaevleridir diyorlar. Halbuki yetkililer başlarını kuma gömmüş cezaevlerindekilere yapılan zulümleri görmüyorlar.

     

    -Bu konuda yetkililere itirazda bulundunuz mu?

     

    - 70 gün boyunca tek kişilik hücrede tutulmasından dolayı devrim mahkemesine itirazda bulunduk. Onlar da bu yapılan doğru değil, biz bu uygulamaları onaylamıyoruz dediler.

     

    -Tek kişilik hücreden çıkarıldıktan sonra durumu daha iyi oldu ve sizinle daha sık irtibat kurdu öyle değil mi?

     

    -Babamı tek kişilik hücreden çıkarıldıktan sonra başka bir tutuklunun yanına gönderdiler. Onun Evin Cezaevinde psikolojisi bozulmuştu ve sinir hapları kullanıyordu. Oradaki şartlar öyle bir haldeydi ki babam, tekrar tek kişilik hücre istedi.

     

    -Sayın Beheşti tutukluluğu süresince avukat tutabildi mi?

     

     -Babamın tutululuğunun ilk 5 ayında avukat tutmaya hakkı yoktu. Son iki aydır avukat tutmasına izin verildi ve vekalet imzalayabildi.

     

    -Dosya şu an hangi devrim mahkemesi şubesinde ve şu an son durum nedir?

     

    -Babamın dosyası Devrim Mahkemesinde Sayın Mukayse’ye gönderilmişti ki birkaç ay sonra kendisi şube değiştirdi ve dosyayı da Yargıç Pirabbasi’ye gönderdi. Şu an durumu tamamen belirsiz. Çünkü babamla ilgili hiçbir suç kanıtı yok.

     

    -Babanız şimdiye kadar mahkemeye çıkarıldı mı?

     

    -Bir kez vakit tayin ettiler ve kendileri ilan etmeksizin mahkemenin tarihini değiştirdiler. Mahkeme 2 Ağustos’ta olacaktı; ama duruşma yapılmadı. Babamı mahkemeye kelepçeyle getirmişlerdi. Ben itirazda bulundum, itirazımızı dikkate almamakla kalmadılar iki polisle babamla görüşemeyeceğimize ilişkin haber gönderdiler. Halbuki biz mahkeme günü babamla görüşebilirdik.

     

    -Sonraki mahkeme tarihini size bildirdiler mi?

     

    -Sonraki mahkemenin tarihi 30 Eylül.

     

    -Mahkemeden önce kefaletle tahliyesi mümkün mü?

     

    -Kısa sürede tutuklama kararının kefaletle tahliyeye dönüştürülmesi uzak bir ihtimal.

     

    -Sizce Sayın Beheşti’nin dosyası neden görüşülmüyor?

     

    -Çünkü dosyayı düzenleyebilecekleri hiçbir kanıtları yok. Bu yüzden de dosyayı ve tutukluluk süresini uzatıp duruyorlar.

     

    -Sayın Beheşti’nin dosyasının görüşülmesi için kimlere müracaat ettiniz?

     

    -Yetkililerden umudu kesince ve sözlerimizin devrim mahkemesinin ve Evin Cezaevinin yetkilileri üzerinde hiçbir etkisinin olmadığını görünce yüce dini mercilerin yanına gittik. Elbette hükümet yetkililerinin onlara saygısı yok. Onlarla görüşmelerimizden sonra güvenlik görevlileri bizi tehdit etti. Burada sorulması gereken şu: Eğer devlet bir şey yapmamışsa bizim mercilerin yanına gitmemizden neden korkuyor? Ve mercilerle görüştükten sonra neden bizi tehdit ediyor?

     

    -Yetkililerden beklentiniz ne?

     

    -Benim 6 yaşında bir kız kardeşim var. Yetkililerin şimdiye kadar küçük çocuklarını 8 ay boyunca görmedikleri olmuş mu? Bütün bu süre boyunca o baba ve o çocuğun neler yaşadığını bir düşünün. Bir an olsun kendilerini o babanın ve o çocuğun yerine koysunlar. Kardeşimin suçu ne? Odaya kapanıp ağlıyor ve sürekli olarak babam seyahatten ne zaman dönecek diyor. Biz hala babamın nerede olduğunu ona söylemedik.

     

    -Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

     

    - Son olarak şunu söylemek istiyorum. Babamın tutukluluk sürecinin bir yargı sürecine değil bir rehin alma olayına benzediğini düşünüyorum. Hiç kimse Beheşti’nin ulusal güvenliğe karşı eylemde bulunduğuna inanmıyor. Yetkililerin bu davranışı, milletimizin tarihinin hafızasında kalacak. Halkın güçlü bir tarih hafızası vardır. Yetkililere yalnızca şunu söyleyeyim ki, şu an kullanmakta olduğunuz bu güç gider, biz çok sabırlıyız ve bu gücün panzehiri de sabırdır.

     

    Ali Rıza Beheşti Şirazi kimdir:

     

    Ali Rıza Beheşti Şirazi, Mir Hüseyin Musevi’nin başbakanlığı döneminde bakanlar kurulu genel sekreterliği görevinde bulundu, Musevi’nin başbakanlığının sona ermesinden sonra o da görevinden ayrılarak kültürel faaliyetlerde bulundu.

     

    Beheşti Şirazi, geçtiğimiz yıl yapılan tartışmalı cumhurbaşkanlığı sırasında Yeşil Kelime adlı yayın organının genel yayın yönetmenliğini yaptı ve Musevi’ye siyasi danışmanlıkta bulundu. Çok sayıda dini ve irfani eseri bulun İranlı büyük ariflerden Muhammed İsmail Dulabi’nin öğrencilerinden olan Ali Rıza Beheşti Şirazi, İslam Devrimi’nden sonra kurulan Cumhuri- İslami Partisi’ne katıldı ve partinin yayın organı olarak kurulan Cumhuri-i İslami gazetesinde yazılar yazdı.

     

    Geçtiğimiz yıl yaşanan Aşura olaylarından sonra hakkında hiçbir suçlamada bulunulmaksızın tutuklanan Ali Rıza Beheşti Şirazi, halen mahkemeye çıkarılmış değil.