• 02/01/11 - 01:00
  • Yazar: Haaretz / Editorial
  • Bu sayfayı yazdır img
    YDH

    YDH- İsrail’de yayımlanan Haaretz gazetesi, editoryal yazısında, Tunus ve Mısır’daki son gelişmeler üzerine son derece gerçekçi analizler yapıyor.




    YDH- İsrail’de yayımlanan Haaretz gazetesi, editoryal yazısında, Tunus ve Mısır’daki son gelişmeler üzerine son derece gerçekçi analizler yapıyor.  

     

    Şimdiye dek, İsrail kendini Batı’nın bir ileri karakolu olarak görmüş ve doğrudan çevresinin diline, kültürüne ve kamuoyuna hiçbir ilgi göstermemiştir.

     

    Başbakan Benjamin Netanyahu, Mısır’da devam eden olaylara “bölgesel istikrar ve güvenliğin” korunmasında ısrar ederek tepki verdi. İsrail, Batılı hükümetlerden Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in rejimini korumak için çalışmalarını bile istedi.

     

    Netanyahu'nun, Mısırlı dost ve müttefikine duyduğu alaka dokunaklı. Mısır’da rejim değişikliği olup Mübarek’in yerine İsrail’le barışın muhalifleri geçerse neler olacağından duyduğu korkuyu da yansıtıyor bu.

     

    Fakat her şeyin ötesinde, Netanyahu'nun tutumu, onun statükoya tutunuşunu ve Ortadoğu’daki her değişime duyduğu içgüdüsel tiksintiyi yansıtıyor. İsrail dış politikası, hüküm süren bölgesel düzeni, yıllardır iktidarda kalan tiranlardan birini, ehvenişer olarak görüyor.

     

    İsrailli liderler daima, “istikrarı koruyacakları” ve bölgede değişim arayan radikal güçleri cebren bastıracakları varsayımı ile Mübarek ve onun gibilerle iş yapmayı tercih etmişlerdir.

     

    Bu görüş, İsrail’i, komşu ülkelerin vatandaşlarını en iyi durumda siyasi nüfuzdan mahrum, en kötü durumdaysa İsrail’den düşmanca nefret edenler olarak görerek, hiçe saymaya götürmüştür. 

     

    İsrail kendini Batı’nın bir ileri karakolu olarak görmüş ve doğrudan çevresinin diline, kültürüne ve kamuoyuna hiçbir ilgi göstermemiştir. Ortadoğu’yla bütünleşmek açıkça söylersek zararlı değilse, bayağı bir fantezi olarak görünmüştür.

     

    Sonuç olarak, İsrail, bu ülkelerin yöneticilerinin aldatıcı maskelerinin arkasında meydana gelmekte olan değişimlere hiçbir zaman hazırlanmamıştır.

     

    Tunus’taki devrim ve Mısır’daki kitlesel hükümet karşıtı protestolar, İsrail’in liderlerinin bölgesel düzenini ve İsrail’in onun içindeki yerini görme biçiminde bir kayma gerektiriyor.

     

    Bilinen ve tanıdık, “ne konuşacak kimse var ne de güvenecek” diyen bıkkın iddialara sığınmaya çalışmak yerine, İsrail’in dış politikası kendini, sadece tiranların ve onların kafadarlarının değil, Arap devletlerinin vatandaşlarının da ülkelerinin gelişiminin yörüngesini etkiledikleri bir gerçekliğe adapte etmelidir.

     

    Yeni bir bölgesel düzene hazırlanmaya başlama vakti geldi. Eski, çökmekte olan düzene tutunacağına, Netanyahu İsrail’i daha hoş karşılanan ve arzulanabilir bir komşu haline getirmek için hem Filistinlilerle, hem Suriye’yle barış uzlaşmaları yapmanın yollarını aramalıdır.

     

    Çeviren: İkbal Zeynep Dursunoğlu